49.Bölüm: Terk Edilmenin Verdiği Acı...

39 7 4
                                    

"Günaydın ev ahalisi!!"
Bon yarı uykulu bir halde odasından çıkarak
"Günaydın abla ama niye bağırıyorsun?"
Annem "Hem ayrıca sen hasta değil miydin?"
Suratımı astım. Bıkkın bir şekilde konuşarak
"Böyle mi olayım?..."
Annem "Düne göre iyi görünüyorsun. O halde Bugün okula gidebilirsin."
Suratımı daha çok asarak
"Ne yazık ki..."
Bon "Senin yerinde olsaydım , yataktan çıkmazdım."
"Evet, senin yaşında olup liseye değilde orta okula gidiyor olsaydım dediğini yapardım."
"Tamam... Sustum."
Annem "Siz ikiniz bir an önce kahvaltı masasına gelebilir mi acaba?"
Hemen masaya geçtik ve kahvaltımızı yapmaya başladık. Son lokmamı ağzıma atarken ayaklandım ve
"Ben çıkıyorum!" diyerek lokmamı ağzıma attım. Çantamı sırtlayıp okula yol aldım. Yolda giderken de şarkı mırıldanıyordum. Aklıma geldi de Lara-chan'ı uzun zamandır görmedim. Sanırım kafeden sonra onu görmeye gideceğim. Kendimce kıkırdadım. Sınıfa girerken
"Yosh! Kararımı verdim!"
Nalu "Ne kararı?"
"Eh? Siz ne zaman geldiniz?"
Akira "Aslında başından beri buradaydık."
Arata "Eee , ne kararı?"
"Ah okula gelirken kendi kendime şarkı mırıldanıyordum. O sırada Lara-chan aklıma geldi. Onu ziyarete gitmeye karar verdim."
Nalu , Akira "Bu kararı verirken bizi düşünmedin mi?"
"Ne demek istediğinizi anlamadım."
Akira "Yani bize de sorman gerekiyordu."
"Hala.. Anla..ma...dım."
Nalu gözlerini devirerek
"Kısaca biz de geleceğiz."
"Bu süper bir fikir! Ama biliyorsunuz ki ben okuldan so-"
Hepsi birden sözümü bölerek
"Kafeye gidiyorsun."
"Bingo! Doğru cevap."
Nalu bir an için beni süzdü.
"N-ne oldu?"
Nalu "Sen dün hasta değil miydin?"
"Umm evet. Ve hala hastayım."
Anata "Hiç senin gibi bir hasta görmedim."
"Bakıcım iyiymiş demekki."
Bunu diyip Nalu'ya göz kırptım. Umarım Haru'yu değilde kendisini kast ettiğimi anlamıştır.
Nalu "Her neyse bizim Minako ile konuşmamız gerekenler var. O nedenle Minako sizden bir süreliğine çalmak zorundayım."
Nalu'nun peşine takıldım. Ve bizim peşimizde de Klo ile Akira vardı.
Akira "Dinliyoruz."
"Neyi?"
Nalu "Hadi ama. Hasta olman demek hiçbir şeyi anlamayacaksın demek değil."
"Ama gerçekten anlamadım."
Akira "Dünü anlatmanı bekliyoruz."
"Dün?"
Nalu ve diğerleri bir an için beni dövecek gibi baktıklarında anladım.
"Ah doğru!"
Dedim işaret parmağımı kaldırarak. Ve Haru ile ilgili her şeyi anlattım.
Klo "Sevindim."
Nalu "Eğer küs kalsaydın neler olurdu tahmin et."
"Etmez olur muyum?.."
*zil çalar*
"Hadi sınıfa geçelim."
Hep birlikte sınıfa geçtik. İlk ders edebiyattı ve hoca hemen derse girmişti.
Hoca "Birisi tahtaya gelsin. Sadece yazı yazacak."
Gin "Ben gelirim hocam!"
Gin tahtaya çıktı ve bir kaç cümle yazdı.
Hoca "Cümlelerdeki tamlamaları bulun. İlk olaraaakk"
Hoca gözlerini sınıfta bir süre gezdirdikten sonra Dan'ı kaldırdı. Dan son derece ruhsuz bir biçimde tahtaya kalktı. Ve bir tamlama bulup yerine geçtim bense, şüpheli gözlerle Dan'ı izledim. Derken hoca ismimi söyledi. İçimden "Pekala Minako! Bul bakalım tamlama nerede?..."
Gözüme kestirdiğim bir tamlamayı yazıp yerime oturdum.
••••
Teneffüse girdiğimiz gibi Dan'ın yanına gidecektim ki Maki-sensei sınıfa girmişti.
Maki sensei "Herkes yerine geçsin!"
Zaten hareket etmediğimiz yerlerimizde sabit bir şekilde oturduk.
Maki Sensei "Okulumuz bu sene bir gezi düzenleyecek. Ve bu gezi bir yurt dışı gezisi olacak. Şimdi size bir form dağıtacağım. Bu formlara hangi ülkeye gitmek istediğinizi yazın."
Maki sensei formları dağıttı ve sınıftan ayrıldı.
Matsuda "Bence Japonya'yı yazalım! Hem anime ile ilgili bir çok şey alırız!"
Matsuda'nın bu fikri herkesin aklına yatmıştı. Ama ben emin değildim. İki ülke arasında kalmıştım. Birinci ülke olarak ; Japonya ve ikinci ülke olarak ; Kore yazdım. Doğrusu Japonya ile o kadar ilgilenmiyorum. Genel olarak anime ile ilgileniyorum. Ama Kore ile kesinlike ilgileniyorum. Her neyse... Zaten annemler büyük ihtimal izin vermeyecekler... Derken Dan aklıma geldi. Dan'ın yanına gidip oturdum. Dan yanına oturduğumu fark etse de bir şey demiyordu.
"Neyin var?"
Dan "Seni ilgilendirmez, şimdi gider misin?"
"Hayır."
Dan bu kez sesini yükselterek
"Sana başımdan gitmeni söyledim!"
"Ben de sana hayır dedim."
Dan "Minako!"
Hoşgeldin Dan. Bu şekilde davrandığüna göre ciddi anlamda bir şey var.
"Benden saklamaya çalışma. Unutma seni çok iyi tanıyorum. Eğer bu şekilde bir davranış sergiliyorsan ciddi bir şey vardır. Tamam, anlatmak zorunda değilsin. Ama yalnız kalarak bunu çözemezsin."
Dan bir cevap vermedi. Zaten cevap vermesini de beklemiyordum. Yanında oturmaya devam ettim. Ona yardım etmek istiyordum. Sonuçta sınıfa ilk geldiğim zamanlarda bana farklı biriymişim gibi bakmadı. Hani olur ya; animelerde dışlanan bir karakter vardır. Herkes ona sinirle bakar onu sevmez. O karakteri bir kişi fark eder ve sever. Onun insan olduğunu unutmaz. İşte aynen öyleydik biz Dan'la. En kötü zamanlarımda hep yanımda olmuştu. Haru gittiğinde, Nalu gittiğinde, hepsinde...
Derin bir nefes aldım ve Dan'ın yanından kalktım.
"Anlatmak istediğin zaman yanıma gel tamam mı? İster okulda ister evde olsun. Araman yeterli."
Kızların yanına geçtim.
Akira "Minako, Dan'ın nesi var?"
"Bilmiyorum anlatmıyor, ama öğreneceğim."
Nalu "Belki de bir erkekle konuşması gerekiyordur."
"Olabilir. Her neyse bir süre onu yalnız bırakalım. Elbette ki anlatacaktır."
Hana "Biz sınıfa geçiyoruz zil çalmak üzere."
"Tamam."
Haru ve Hana sınıfına gittiğinde biz de yerlerimize oturduk. Şu sıralar sınav haftalarımız olduğu için herkes ders çalışıyordu. Bense başımı sıraya koymuş uyukluyordum. Sınıfta fısıldaşmalar kesildiğinde başımı kaldırdım. Tam tahmin ettiğim gibi hoca girmişti. Ders tarihti ve hoca direk konuya girdi. Arada bir bazılarına sorular sorarak dersi takip etmediğimize bakıyordu. Derken bir kez daha Dan dikkatimi çekti. Arka sıraya geçmiş ve telefon ile uğraşıyordu. Bu Dan'ın yapacağı bir şey değildi. Yani en azından derste. Dan'ın sinirli olduğunu sadece bacağına bakarak anlayabiliyordum. Çünkü eğer Dan bacağını sallıyorsa sinirlidir. Bacağını sallama hızı da onun ne denli sinirli olduğunun bir göstergesidir. Ben Dan'a bakarken Nalu'nun beni dürttüğünü hissettim. Nalu'ya döndüm.
Nalu "Hoca sürekli Dan'a bakıyor. Bir şey yapmamız gerek yoksa Dan 'derste telefon ile oynamaktan' disipline gidecek."
Ne yazık ki Nalu haklıydı. Tarih hocası bizi disipline yollamak için yer arıyordu zaten. Bir an önce bir şey yapmamız gerekiyordu. Elimi kaldırıp söz istedim. Hoca beni fark ettiğinde bana söz verdi.
"Hocam, az önce anlattıklarınızı maddeleyebilir misiniz? Bu şekilde çok karışık oluyor."
Akira "Evet hocam!"
Nalu "Bence de hocam. Hem aklımızda daha iyi kalır."
Hoca bir iki saniye düşünüp tahtaya yazı yazmaya başladı. O sırada Arata , Dan'ın yanına gitmiş ve onunla konuşuyordu. Sonunda Dan durumu fark edip telefonu bırakmış ve tahtayı yazıyormuş gibi yapmaya başladı. Hoca yazmayı bitirdiğinde tekrar Dan'ın olduğu yere baktı. Gözlüklerini ittirerek
"Arata, sen niye oraya geçtin?"
Arata "Hocam ben zaten hep buradaydım."
Hoca aklı karışınca masasına geçti ve kitaplarını toparladı. Ekip olarak güzel bir iş çıkarmış ve Dan'ı kurtarmıştık.
••••
Sıkıcı bir ders daha bitmişti. Hala Dan'ın anlatmasını beklesem de anlatmıyordu.
Akira "Öğle yemeği için eve mi gideceksiniz?"
"Galiba evet... Neden ki?"
Akira "Hep beraber bir yere gidebiliriz diye düşünmüştüm."
Hana "Güzel fikir. Eğer herkes kabul ederse gidelim."
"Bon'a haber vermem gerek."
Aramak yerine mesaj atmayı tercih etmiştim.
"Tamamdır! Sizin için sorun olmazsa Lara'yı da çağıralım mı?"
Arata "İyi fikir."
Nalu "Katılıyorum."
Akira "Sen de numarası var mıydı Minako?"
"Evet. Hadi gideduralım ben de Lara'yı arayım. Dan! Gelecek misin?"
Sadece başını sağa sola sallamakla yetinmişti. Telefonumu elime alıp 'Lara-chan' ismine bastım ve aramaya başladım. Üç kere dıtladıktan sonra telefon açıldı.
"Lara-chan benim Minako!"
Lara-chan "Biliyorum Minako , numaran var. Seni dinliyorum."
"Bizimkilerle birlikte öğle yemeğini dışarıda yiyeceğiz sen de gelsene. İşin yoksa tabi..."
Lara-chan "Bunu çok isterdim ama ablama ve Gaara abiye sözüm var. İki gün sonra Gaara abi gideceği için onlarla olmamı istediler."
"Ne?! Gaara-san gidecek mi?.. Umarım son bir kez görebilirim. Neyse peki akşama doğru müsait misin?"
Lara-chan "Olabilir. O halde akşam görüşürüz."
"Hımph! Görüşürüz."
Telefonu kapadım.
Hana "Evet?"
"Gaara-san ve Lina-san'a söz vermiş. Gaara-san gidicekmişte."
Arata "Ops, birileri depresyona girmese..."
"Bunun için depresyona girmem. Eğer görebilirsem yarın ya da bugün görmeye çalışırım. Her neyse nereye gidiyoruz?"
Anata "Bu soruyu sorman saçma oldu."
"Eh? Neden?"
Haru hafif eğilerek parmağıyla ileriyi işaret etti. O yöne baktığımda kafe tarzı bir yer gördüm. Ve işin garibi sahildeydik.
"Az önceki soruyu sormadım sayın. Burası yeni mi açılmış?"
Hana "Evet sadece iki gün oldu. Ama çok güzel yiyecekleri var."
Anata "O halde bir kaç masa birleştirip oturalım."
Hep beraber üç masayı birleştirdik ve oturduk. Kutu oyunlarından birini alıp oynamaya başladık. Elinde küçük bir defterle , bizden bir kaç yaş büyük olduğunu düşündüğüm bir oğlan gelmişti. Yakasında "Daniel" yazıyordu.
Daniel "Hoşgeldiniz. Ne istersiniz?"
Tost ve farklı içecekler söyleyip oyunumuza devam ettik. Siparişler geldiğinde yiyeceklerimizi yemeye başladık. Ve hala oyunlardan oynuyorduk.
"Pekala okula geç kalmayalım."
Hepimiz cüzdanlarımızı çıkarıp paraları ödedik. Bir çok filmde erkek kızın hesabını öder falan. Saçma... Neyse ki bizde bu yok. Okula geldiğimizde bahçeye bakınıyordum. Yavaşça ilerlerken birden durdum ve geri geri yürüdüm. Bir kez daha durduğumda Dan'ı yere oturmuş bir şekilde gördüm.
"Bu olaya bir el atmanın zamanı geldi."
Klo "Minako?"
"Siz gidin birazdan geleceğim."
Nalu "Geç kalma sözlü var."
"Ne yazık ki biliyorum. Endişelenmeyin birazdan yanınızda olacağım!"
Dan'ın yanına gitmeye başladım.
"Pekala sanırım dinlemenin vakti geldi ha?"
Dan yan bir bakış attıktan sonra iç geçirdi.
"Senddn kurtuluşum yok değil mi?"
Elimle iki yaparak
"Yok! Evet, dinliyorum. Ake-chan'la kavga falan mı ettiniz yoksa?"
Dan "Hayır hayır. Akemi ile aramız çok iyi. Sadece...."
••••
"Anladım... Bizim sınıfa geleceğini sanmıyorum. Zaten teneffüslerde hep birlilte oluyoruz. Yani o kalabalığın içine geleceğini sanmıyorum. Ayrıca ben varım. Gerekirse devreye girerim."
Gülümsedim.
Dan "Teşekkür ederim Minako."
"Her zaman! Şimdi kalk ders başlamak üzere. Umarım.sözlüye hazırlanmışsındır."
Dan "Sözlü?"
Gözlerimi devirdim.
"Hoca tahtaya çıkarıp soru çözdürecekti. Bu kez ekip olarak seni kurtaramayız koca adam."
Dan "Matematikse yaparım bir şekilde. Ayrıca o "koca adam" da neyin nesi?"
"Bilmem. Nedense birden aklıma geldi."
Dan ayağa kalkıp elini uzattı.
"E hadi. Sınıfa gitmemiz gerekmiyor mu?"
Gülümsedim ve Dan'ın yardımıyla ayağa kalktım. Gülümsüyorduk ve bu şekilde sınıfa girdik.
Akira "Waow! Dan bugün ilk defa gülümsüyor."
Arata "Evet. Bunun için çok uğraşsak da gülümsemedi. Bunu nasıl yaptın?"
"I'm angel!" diyerek güldüm.
Anata "Yani?"
"Sadece eskisi gibi biraz konuştuk. Ve konu biraz özeline giriyor. Yani o istemediği sürece size anlatamam. Üzgünüm..."
Klo "Doğru olan da bu değil mi zaten?"
Konuşmamız sınıf kapısının sertçe açılmasıyla kesilmişti.
Hoca "Hemen yerlerinize!"
Hoca eline bir tahta kalemi alıp soru yaaya başladı.
Hoca "Akira, Gin, Minako, Kokoro tahtaya!"
"Upss , ilk çıkanlardan olmak istemiyordum!"
Gin en soldaki soruya , Kokoro en sağdakine geçmişti. Aki-chan ve ben de o ikisinin yanlarındaki sorulara geçtik. Bir kaç dakika sorularla uğraştık.
Akira "*fısıldar* Oradaki 4 yerine 7 yazmayı dene." dedi ve göz kırptı. Dediğini yaptım.
Hoca "Evet süreniz bitiyor!"
On saniye sonra hocanın sesi duyuldu.
Hoca "Kimler soruyu bitirdi?"
Hepimiz elimizi kaldırdık.
Hoca "Minako? Sende gelişme var."
"Öğretmenim iyi olunca."
Bu sözümle hoca bir havaya girmişti. Halbuki ben onu değil Aki-chan'ı kast etmiştim...
***
Nalu "Direk buluşacak mıyız?"
"Umm... Kafede olacağımdan dolayı bir saat sonra buluşuruz. Lara-chan sahile gelebileceğini söyledi."
Akira "O halde bir saat sonra sahilde buluşuruz."
Çantamı sırtıma takıp kafeye yol aldım. Her zamanki gibi kapının üzerindeki küçük çan çaldı ve yanıma... Bir dakika bu Elie değil...
"Hoşgeldiniz, sizi şöyle alıyım."
"Umm... Buna gerek yok. Ben buranın garsonuyum ama... Umm... Elie nerede?"
"Yoksa sen Minako musun? Elie senden çok bahsetti. Söylediği kadar sevimlisin. Ah afedersin kendimi tanıtmadım. Ben Wadatsumi! Elie'nin abisiyim."
Wadatsumi bana elini uzatmıştı.
"M-merhaba" dedim çekinerek ve elini sıktım.
"Ben de Minako. Gerçi biliyorsun ama. Şey... Elie nerede?"
Wadatsumi "Elie biraz rahatsızlandı bu nedenle onun yerine ben geldim."
"Böyle bir şeye izin veriliyor mu ki?"
Patron "Hayır. Ama hastalığını müsterilere ya da bize bulaştırmasını istemeyiz. Her neyse bir an önce hazırlan. Kafe kalabalık."
"H-hemen!"
Koşar adımlarla arka tarafa geçtim. Kıyafetlerimi değiştirip siyah önlüğü önüme taktım.
"İşte hazırım."
Kafe gerçekten kalabalıktı.
Wadatsumi "Her zaman böyle mi burası?"
"Hayır. Doğum günü partisi var ondan dolayı."
Sürekli sipariş geliyordu ve gerçekten gürültücüydü.
"Wadatsumi-san.... Afedersin ııı..."
Wadatsumi "Bana istediğin gibi seslenebilirsin. Her ne kadar "san" ne demek bilmesemde."
"Peki. "San" kötü bir şey değil. Saygı eki diyelim. Her neyse bir süreliğine sen ilgilenebilir misin? Mutfağa gitmem gerek."
Wadatsumi "Evet, ama fazla oyalanma patronunuz pek hoş karşılamayabilir."
"Hımph!"
Hızla mutfağa yöneldim. Boş bir köşeye geçip küçük top kurabiyeler yapmaya başladım. Ve onları güzel bir pakete koydum.
"Ah! Saat gelmiş çıkmam gerek!"
Hiç üstümü değiştirmeden Wadatsumi'nin yanına gittim.
"Bunu benim için Elie'ye verir misin? Benim vardiyam bitti. Çıkıyorum."
Wadatsumi "Evet."
Kafeden ayrılırken Wadatsumi ,Elie için yazdığım notu yüksek sesle okuyordu.
"Bir an önce iyileşmen için."
***
Nefes nefese kalsam da koşuyordum. Derken telefon çalmaya başladı. Telefonu aldım arayan Haru idi.
"Üzgünüm Haru konuşacak durumda değilim!"
Daha da hızlandım ve beş dakika sonra sahildeydim. Ellerimi dizlerime koydum ve soluklanmaya başladım. Bir elimi kaldırım bir saniye beklemelerini işaret ediyordum.
"Üzgünüm geciktim! Kafe çok kalabalıktı."
Lara "Sorun değil. Sonuçta geldin."
Uzunca bir süre hep birlikte sohbet ettik. Klo-chan ve Nalu-chan kemanlarını getirmişlerdi. Ve bize muhteşem şarkılar çaldılar. Kararımı verdim! Bon'dan gitar dersleri alacağım. Uzun bir süre sonra herkes gitmişti. Geriye sadece Lara-chan ve ben kalmıştık.
Lara "Minako... Hinami'yi biliyorsun değil mi?"
"Hinami? Sen Hinami'yi nereden tanıyorsun?"
Lara "En iyi arkadaşım diyebilirim."
Şaşkınlıktan kocaman açılan gözlerimle Lara-chan'a bakıyordum.
"A-ama Hinami şimsiye dek yurt dışındaydı. Annesi ile birlikte gitmiş ve Dan'ı burada bırakmıştı.
Lara "Onunla Gaara abinin bir konseri için yurt dışına gittiğimde tanıştım. Bana olan biten her şeyi anlattı. Neden gittiğini, neden gelmediğini, Dan'ı, buraları , bazen de seni."
Yüzümde acı bir gülümseme oluştu.
"Doğrusu Hinamiyi çok fazla tanımıyorum. Dan'ın anlattığı kadar."
"O halde tanışmak istiyorum Minako...."
Arkamdan gelen ses ile arkamı döndüm. Ayağa kalkarak
"Dur tahmin ediyim; Hinami. Dan'ı geride bırakıp giden kardeşi?"
Hinami "Bak, bildiğin gibi değil. İzin ver sana her şeyi açıklayım."
***
Kafam karışmıştı. Dan ve Hinami'nin anlattıkları arasında dağlar kadar fark var.
"Umm... Bazı şeyler yerine oturmuyor. Mesela neden haber vermedin?"
Bu konuşma Haru ile yaptığım konuşmayı hatırlatıyordu.
Lara "Hinami bir çok kez mektup yollamayı, haber vermeyi denedi ama yapamadı. Annesi her mektubunu okuyor ve kime gönderildiğine bakıyordu. Bir keresinde benden Dan'a haber yollamamı istedi. Dan'ı buldum. Ancak "Hinami" ismini duyduğu an kaçtı. Onunla ilgili hiçbir şey duymak istemedi."
"Çünkü...canı yanıyordu."
Bunu söylerken gözlerim dolmuştu.
"Çünkü çok sevdiği kardeşi tarafından terk edilmişti. Terk edilmek nasıl bir duygu biliyor musun? Onun verdiği acı..."
Dolan gözlerimden yaşların akmasını engellemek için yukarıya baktım.
Hinami "Bu acıyı bilmiyorum. Ama tahmin edebiliyorum. Sonuçta ben de Dan ile ben her şeyimizi birlikte yapıyorduk. Onu özledim. Bu yüzden Minako.... Yardımın gerek. Dan beni ya da Lara'yı dinlemiyor. Bu konu hakkında yalnızca seni dinleyecektir."
"Peki Dan ile aramızın bu kadar iyi olduğunu nereden biliyorsun?"
Lara "Biraz benden. Sizinle tanıştığımda fark etmiştim ve Hinami'ye söyledim. Kalanıda onun araştırmaları."
Hinami son derece üzgün bakıyordu.
"Garip değil mi?..."
Lara "Eh?"
"Bir şekilde bağlantımız oluyor. Klo-chan ve Nalu-chan gibi ve Haru gibi. Bir şekilde birbirimizi tanıyoruz."
Hinami "Yardım edecek misin Minako?"
Ne yapmalıyım? İşte bu sorunun cevabını ben de bilmek istiyorum...

__________
Diğerlerine göre uzun bir bölüm. Oldu kabul edin. ^^
Bu arada Hinami karakteri ile hikayeye katılan kişi -Ele-chan- hikayeme hoşgeldin. Klo-chan tebrik ederim önceki bölümün yorumunda bilmişsin. :D

Minako ve Onun Maceraları!Where stories live. Discover now