50. Bölüm: İki Kardeş

49 6 7
                                    

Hinami "Yardım edecek misin Minako?"
Ne yapmalıyım? İşte bu sorunun cevabını ben de bilmek istiyorum...
Oturduğum yerden kalktım.
"Bana biraz zaman vermelisiniz. Şuan ne doğru ne yanlış ya da ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Sakin kafayla bir süre düşünmem gerek."
Yanlarından ayrılırken Lara-chan yanıma geldi.
Lara "Minako, üzgünüm. Hinami'yi getirip getirmemek konusunda emin değildim. Ama onun o şekilde üzülmesine razı olamadım..."
Lara-chan'a gülümsedim.
"Sorun değil Lara-chan. Sen doğru olanı yaptın."
Bir kez daha yürümeye başladım. Ellerimi önümde bağlayarak bir direğe yaslandım.
"Sanırım Dan ile bir kez daha konuşmalıyım."
Derken telefonum çalmaya başladı.
"Hemen geliyorum Bon. Marketin ordayım."
Bon bir şey demeye kalmadan telefonu kapayıp koşar adımlarla eve yöneldim.
Bon "Hiç gelmeyeceksin sandım."
Anahtarı kapıdan çıkarırken.
"Umm... Annemler nerede?"
Bon "Dışarıya çıktılar. Sanırım eski bir dostları gelmiş. Emin değilim."
"Her neyse yenek yedin mi?"
Bon "Hayır."
"Peki ne istersin?"
Bon "Marketlerde satılan ramen benzeri hazır şeylerden istesem çok mu şey istemiş olurum?"
"Hayır. Ama markete gidip alman gerek."
Bon iki dakika içinde hazırlanmış para bekliyordu. Kendi harçlığımdan gerekli parayı verip üzerimi değiştirmeye gittim. Kulaklığımı ve telefonumu alıp mutfağa geçtim. Dağınıklığı toparladım ve Bon'u bekledim. Kapı çaldığında anahtar almadığı için sövüyordum.
"Geciktin."
Bon elindeki poşeti kaldırarak bana baktı. Hızla poşetleri alıp hazırladım ve yemeye başladık.
"Yemekten sonra odama geçip biraz dizi izleyeceğim. Belki biraz da anime."
Bon "Tamam, tamam seni rahatsız etmeyeceğim."
"Güzel."
Yemeği yiyip el birliği ile mutfağı topladık.
"Sen sınavına çalış. Yapamadığım yer olursa söyle."
Bon kendi odasına ben kendi odama yöneldim ve kendimi yatağa attım.
"Merhaba Pakkun. Seninle de ilgilenemiyorum. Ne yapacağım Pakkun? Dan ve Hinami... Ne yapmam gerek?.."
Pakkun her zaman ki gibi havlayarak bana cevap verdi.
"En iyisi konuşmak. Ahh... Her neyse yatacağım. BOOOONNN!!! BEN YATIYORUM!"
Pakkun'u yataktan indirerek uyuklamaya başladım.
***
Sabah hazırlandığım gibi okula doğru yol aldım. Kahvaltı yapmadan evden çıktığım için annem söylenmişti tabi... Kafamda 'Dan ile konuşma' provası yaparak ilerliyordum. Derken farkında olmadan birisine çarptım.
"B-ben çok özür dilerim!"
Özür dilediğim kişinin ayaklarına bakıyor ve bir cevap bekliyordum.
"Senden özür istemiyorum ki Minako..."
Sesi duyunca sinirle başımı kaldırdım.
"Çarptığım kişinin sen olduğunu bilseydim böyle bir zahmete girmezdim!"
Rin'i arkamda bırakıp ilerlemeye başladım. Ama bilmediğim bir şey vardı. Rin bir psikopattı ve benim hakkımda yine bir şeyler düşünüyordu...
Okula geldiğim gibi Dan'ın yanına yöneldim.
"Pekala! Direk lafa gireceğim. Ve bunu bugün mutlaka konuşmamız gerekiyor. Konu; Hinami..."
Dan pek ilgisi çekmemiş gibi duruyordu. "Ben dün Hinami ile konuştum."
Dan "Ne yaptın?!"
"Önce dinle. Bana dediğine gör-"
Dan "Sana dediğine göre ne?! Yaptıklarının ne gibi bir açıklaması olabilir?! Minako, neler olduğunu senden iyi bilen yok! Anne ve babam biz küçükken boşandı, evet. İlk başlarda bir sorun yoktu. Her gün birbirimizi görüyor ve yine aynı evde kalabiliyorduk. Ama Hinami, annem ile New York'a gitti. Giderken hiçbir şey demedi. Gittiğinde hiç beninle iletişime geçmedi. Bu ne demek sen biliyor musun ha? Çok sevdiğin biri tarafından arkada bırakılmak ve onunla uzun bir süre iletişime geçmemek. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?!"
Bu sözlerden sonra başımı öne eğmiş ve yere bakıyordum. Son derece boğuk bir sesle cevap verdim.
"Biliyorum..."
Biliyordum aynı şeyleri hatta belki daha fazlasını yaşadım.
Dan "Ah... Ben üzgünüm Minako. Öyle demek istemedim."
Yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirdim.
"Sorun değil. Şimdi di-"
Dan "Dinlemek istemiyorum. Hatta konuşmak dahi istemiyorum."
"Ben seni dinledim. Sen konuşmak istemiyorsan dinlemezsin. Ama ben konuşacağım. Bak, Hinami ile konuştum."
Burada durdum. Çünkü Dan bir elini yumruk yapmış diğer eliyle sıkıyordu. Gerçekten Hinami'ye sinirlenmiş olmalı...
"Bana dediğine göre her şey anneniz nedeniyle olmuş. New York'a gitmesi. Haber verememesi, iletişime geçememesi her şey."
Dan her ne kadar dinlemiyormuş gibi yapsa da dinliyordu. Devam ettim.
"Hinami, sana her hafta mektup yollamak istemiş. Ama annen sürekli bu mektupları alıp okumuş. Sana ulaşmaya çalıştığını gördüğünde de mektubu yırtıp çöpe atmış. Hinami'ye telefon vermiş ama verdiği telefon yurt dışına kapalıymış. Başka birinden ulaşmayı denemiş ama sizin numaranızı bilmiyormuş. Hatta sırf size ulaşabilmek için Lara-chan'dan yardım istemiş. Ama sen "Hinami" ismini duyduğun gibi Lara-chan'ı dinlemeden dönüp gitmişsin."
Dan "Lara... Öyle bir şeyler olmuştu. Bir dakika yani Hinami burada mı? Ve Lara ile Hinami ne alaka?"
"Bazen sorular için geç kalıyorsun. Evet Hinami burada ve Lara-chan ile en iyi arkadaşlar. Eğer sen de kabul edersen... Hinami ile bir kere... Sadece bir kere sen kendin konuşsan?"
Dan'dan gelecek cevabı bekliyordum. Daha önce hiç olmadığı kadar heyecanla.
"Umm... Dan?"
Uzunva bir süre cevap gelmedi. Ellerimi dizlerime koydum ve ayağa kalktım.
"Pekala, istemiyorsan zorlamayacağım. Madem tüm uğraşlarım bu şekilde boşa gidecek bir dahakine hatırlat da senin için bir şey yapmayım."
Tam arkamı dönmüş gidecektim ki Dan benim kolumu tutmuştu.
Dan "Peki konuşacağım. Ama sadece sen istediğin için."
Cebimden telefonu çıkarıp Lara-chan'a mesaj attım. O sırada Nalu-chan yanıma geldi.
Nalu "Ne konuştunuz bu kadar uzun? Anlatamayacağın "o" meseleyi mi?"
"Evet. Neyse ki ders boştu da konuştuk. Bu arada hoca neredeymiş?"
Akira "Hocaya ulaşamamışlar."
"Biz şuan kaçıncı dersteyiz?"
Arata saatine baktı ve
"3. Derse gireceğiz."
"Hadi ya o kadar oldu mu?"
Herkes bana 'evet' anlamında başını sallamıştı.
"Aranızda Haru'yu gören oldu mu? Hiç gelmedi de yanıma."
Akira "Ne o yoksa özledin mi. Pufufu."
"Hayır ondan değilde."
Nalu "Yani özledin?"
"H-hayır!"
Anata "Hiç mi?"
"Tamam insan biraz öz- hey! Benimle uğraşmayı bırakın!"
Bizimkilerden ayrılıp Haru'nun sınıfına gittim.
"İlginç Hana da yok... Acaba?"
Adımlarımı Rin ve Rai'nin sınıfına yönlendirdim. Kafamı sınıftan uzattım ve Rin'i aradım. O sırada bir el arkadan dokundu. Refleks olarak eli ittirip geri adım attım.
"Rai?"
Rai "Korkutmak istemedim. Burada ne yapıyorsun?"
"Umm... Size bakmıştım. Daha doğrusu Rin'e"
Rai "Aklından ne geçiyor?"
"Haru'yu bulamadım. Belki yine Rin ile... Anla işte."
Rai "Haru'yu görmedim. Ve Rin... O evde işleri olduğunu söyledi. Minako... Rin'e yaklaşmaman gerek biliyorsun."
"Evet, Biliyorum. Teşekkür ederim."
Sınıfa yöneldim. Rai... Cidden nasıl bu kadar değişti?..
Klo "Minako?"
"*korkar* Korkuttun! Öyle birden çıkma. Bu arada efendim."
Klo "Orada ne yapıyordun?"
"Ne mi? Senin ortağın ve benim sevgilim olacak Haru'yu arıyordum."
Klo "Haru? Sınıfında değil mi?"
"Hayır. Okulda yok. Şimdi arayacağım."
Cebimden telefonu çıkardım ve Haru'nun numarasını tuşladım. Sonuna kadar çalsa da açan olmadı. Bir kez daha aradım. Ve bir kez daha, bir kez daha ve son bir kez daha.
"Açmıyor. Bir de Hana'yı arıyım."
Hana üçüncü çalışta açsa da bir ses gelmiyordu.
"Hey Hana! Sesin gelmiyor? Hana? Hana!"
Telefonu endişe ile cebime koyarken Klo'ya baktım.
"O iyi değil mi?"
Klo "Niye böyle bir şey sordun?"
"Ben... Emin değilim. Sanki bir bağırma sesi duydum. S-sanırım bana öyle geldi. Neyse sınıfa geçelim."
****
"Dan! Hadi geç kalacağız!"
Dan son derece isteksizce ve yavaşça çantasını topluyordu. Gözlerimi devirdim ve Dan'ın yanına giderek hızla onun eşyalarını topladım.
"Acele etmen gerektiğini söyledim tosbağa."
Dan'ı kolundan çekiştirerek okuldan çıkardım ve aynı şekilde sahile götürdüm. Hinami ve Lara-chan henüz gelmemişti.
Dan "Heh. Gelmeyeceği belliydi. Bunca zaman iletişime geçmeyen biri niye gelip de şimdi iletişime geçmeye çalışsın ki?"
"Hey! Birazcık bekleyeceğiz! Bir yere gitmene izin vermem."
Bir süre bekledik. Ve ileride dikilen iki kişi gördüm.
"Dan, sanırım geldiler."
Diyerek o iki kişiyi işaret ettim. Dan o tarafa baktığında bize doğru yaklaşmaya başladılar. O sırada yavaşça Dan'a yaklaştım. Kulağına fısıldar şekilde
"Dinleyeceksin ve düşünmeden cevap vermeyeceksin."
Dedim ve oradaki kafeye yöneldim. Lara-chan'da yanıma gelmişti.
Lara "Umarım artık hal olur."
"Umarım Lara-chan... Umarım."
***
Dan sinirle bizim yanımıza gelirken Hinami gözleri dolmuş bir şekilde arkasından bakıyordu.
Hinami "Sana gerçekleri söylüyorum! Neden bana inanmıyorsun?!"
Dan , Hinami'nin bağırmasıyla durdu.
Dan "Neden mi?! İnanmam için bir neden söyle ben de sana neden inanmadığımı söyleyim!"
Hinami "Neden mi istiyorsun? Bunlar doğrular. İşte sana bir neden!"
Dan "Doğrular... Ulaşmak isteyen birisi her şekilde ulaşır! Sen naptın? Annemin arkasına sığınıyorsun! Annemi suçluyorsun ! Annemi tanıyorum! O bunları yapacak birisi değ-"
Hinami "Hayır tanımıyorsun. Annemi tanımıyorsun... Sen hiç bir gün boyunca annenle kaldın mı? Sonradan doğduğum için beni hep fazlalık gördü. Boşandıklarında istediği sendin ben değil! Ama mahkeme beni ona verdi... Dan... Lütfen..."
Buraya kadar!
"Dan!"
Bağırmamla Dan dikkatini bana verdi.
"Neden inanmak istediğin halde bunlara inanmıyorsun? Neden hala bunların bir yalan olduğunu saçmalığını savunuyorsun?"
İşts tam burada ikinci planım devreye girdi. Arkadan Ake-chan yaklaştı. Dan'ın önünde durdu.
"Ben kardeşine inanıyorum Dan. Ve biliyorum ki sen de inanıyorsun. Ama bu zamana dek olanlar nedeniyle emin olamıyorsun."
Ake-chan, Dan'ın sol elini tuttu ve Dan'ın sol göğsüne bastırdı.
Akemi "Cevap burada. Artık gerçek duygularını bastırma."
Dan hiçbir şey söylemiyordu. Hiçbir şey yapmıyordu. Hinami ise gözlerinden akan yaşlarla Dan'a bakıyordu. Dan bir süre sadece dikildi. Hinami'ye baktı ve Ake-chan'a aldırmadan hışımla yürümeye, uzaklaşmaya başladı. Ake-chan, Dan'ın peşinden giderken ben Hinami'ye bakıyordum. Bir kızın özellikle de acı çeken bir kızın üzerine bu kadar gitmek doğru değil. Hinami bu zamana dek mutlu muydu? Neler hissetti? Neler yaşadı? Nasıl bir hayatı vardı? Dan, bu soruların cevabını hiç düşündü mü?...
Başımı yukarı kaldırıp gökyüzüne baktım. Yağmur geliyordu. Hinami'ye baktım ve yanına yaklaştım.
"Eğer çok dikilirsen yağmura yakalanırsın. Dan'ı tanıyorum. Ve eminim ki gerçekleri bulacaktır..."
Lara-chan , Hinami'ye sarıldığında ben de eve yol almıştım. Yarın tatildi ve Haru bana bir yere gideceğimize söz verdi. Ve tabii Arata ve Nalu ile birlikte. Sanırım dinlenmeliyim. Hızla eve gittim. Yemeğin ardında odama geçtim ve her zaman ki animelerimden 5-6 bölüm izleyip uyumaya başladım.
***
Sabah erkenden kalkmış ve Haru'yu aramıştım. Dün o kadar çok aramama rağmen bana dönmemişti. Bugün de aynıydı. Onu tam 5 kere aramama rağmen açmadı. Altınca aramam da tam kapatıyordum ki telefon açıldı. Tabii ben azara başlamıştım.
"Nerdesin sen? Öldüm meraktan? Arıyorum açmıyorsun! Okula gelmiyorsun! Umarım bugün ki sözünü unutmamışsındır!"
"Endişelenme unutmadım. Ama sanırım gelemeyeceğim."
"Eh? Neden?"
Haru "Önemli bir şey değil. Sadece halsizim."
Haru'nun sesi farklı geliyordu. Sanki acı çekiyormuş gibi.
"Doğruyu söyle! İyi misin?"
Haru "Evet. Neyse kapatmam gerek."
"Haru bek-"
Sözümü tamamlayamadan telefon kapanmıştı.
"Uğraşmayacağım. Bir şey olsa söylerdi."
Bon "Abla?"
"Evet?"
Bon "Sana bir şey soracağım."
"Dinliyorum!"
Dedim yataktan kalkarken. Ve Bon'un sorusunu dinledim. Sorduğu soru animenin birisi ile ilgiliydi.
"7. Bölümü tekrar izle orada her şeyi anlatıyordu."
Bon "Benimle izler misin?"
"Madem istiyorsun. Neden olmasın?"
Bon ile bilgisayarı alıp odama geçtik. Yaklaşık 3 saat anime izledik. Kahvaltı yapmamıştık ve acıkmaya başlamıştık.
"Hadi seninle dışarı çıkıp abla kardeş vakit geçirelim. Ne dersin?"
Bon "Bu soruyu gerçekten sordun mu?"
"Evet."
Bon "O halde bisiklete binelim!"
"Peki. Hadi hazırlanalım."
Hazırlandığımızda Bon, elinde gitarı ipe dikiliyordu.
"Gitarla bisiklete binmek zor olmayacak mı?"
Bon "Alışkınım."
Annem "Siz ikiniz, nereye bakalım?"
"Biraz dışarıda bisiklete bineceğiz. Belki biraz da vir yere gideriz. Gecikebiliriz."
Annem "Peki. Telefonunuz yanında mı?"
Bon ile aynı anda
"Her zaman!"
Diyerek kahkaha atmış ve evden çıkmıştık. Bisikletler ile dolaşıyorduk. Sahil boyunca bisikleti sürdük ve bir parkta durduk.
Bon "Sıra biraz gitarda!"
Bon gitarı çalarken ben de çinlere uzanmış gözlerimi kapamıştım. Bon hem çalıyor hem de söylüyordu. Cidden, güzel bir sese sahip...

_______________
Okulda oldukları halde neden sınavları olmuyor? Derseniz; aslında onlar sınav oluyorlar ama yazmıyorum. Yazmamı isterseniz söylemeniz yeterli. ^^

Minako ve Onun Maceraları!Where stories live. Discover now