Kaybolan Güzellik

4.7K 309 181
                                    

Zaman kavramını kaybediyoruz, aklımızı yitiriyoruz
Beni eve dönüş yolunda yakaladın
Ellerim, kurtulamıyorlar, bağlandım
Gözlerinin tutsağıyım
Oh, çok yorgunum ama senin tarafındayım
Aşkın gözü kördür, biliyorsun, oh, yardım et bana
Stockholm Sendromuna yakalandım

Aklımızı kaybetmenin eşiğinde olduğumuzu göremiyor musun?
Bütün o ucuz heyecanlarının bizi neredeyse hayatta hissettiriyor
Çok şiddet dolu olabiliyorsun
Bazen çok acımasız olabiliyorsun
Kırık kalpleri bulması asla zor olmadı
Sanki burası cennetmiş gibi mevsimler değişiyor
Bazen çok güzelsin


"Güzelim."diye fısıldadı Oğuz.

Bugün haftasonuydu. Evrim için mutlu bir gündü zira Oğuz ile evde geçireceği vakit çoğaldığı için mutlu hissediyordu. O sabah,zamandan daha fazla çalabilmek ve onunla zaman geçirmek adına daha da erkenden uyanmıştı Evrim. Ve Oğuz uyandığında ilk mırıldandığı şey "Güzelim."olmuştu.

Yatakta,kolları onun belini sararken tebessüm etti Evrim. Güzel olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle nefesini tutup heyecanla gelecek iltifatın devamını beklemek üzere yumdu gözlerini ve hafifçe bacağını onun bacaklarına dolayıp sırtına inen öpücüklere izin verdi.

Boynundan başlayan öpücükler ensesinden sırtına kayarken batan sakallarla hafifçe irkildi Evrim. Teni biraz narindi ve Oğuz öperken sakalları batıyordu biraz. Canı hafif acısa da umursamadan gözlerini yumdu yeniden. Oğuz'un elleri hafifçe karnından aşağıya inerken kasılmasını engelleyemeden seslice yutkundu Evrim. Oğuz aceleyle dudaklarını sırtına bastırıp sakallarını sürterken eli Evrim'in ince belinden aşağı,doğruca dolgunluklarına doldu.

"İstiyorum seni.."diye fısıldadı Oğuz baygın yeşillerle. "Uzan, bırak kendini hadi..."diye mırıldandı.

Dudaklarını ısırıp başını salladı Evrim. Onun üzerine geçebilmesi için hafifçe altına sıyrılırken Oğuz bir an beklemeden yeniden çıktı üzerine ve boynuna gömdü dudaklarını. Evrim'in ince bileklerini avuçlarken Evrim huzursuzca mırıldandı. "Oğuz,sakalın..Batıyor."

"Ha?"dedi Oğuz mırıldanırken hala oğlanın dudaklarına ısırık bırakıp.

"Oğuz,canım acıyor."dedi Evrim yanağına değen sert sakallarla.

"Oynama artık."dedi Oğuz sinirle oğlanın şortunu sıyırırken. Tırnakları karnını biraz çizmişti huzursuzca kıpırdanan Evrim'in.

"Oğuz..."diye mırıldandı lakin Oğuz onu ne duyuyordu ne de duymak için uğraşır bir hali var gibiydi. Evrim alt tarafının çıplak kalıyışla korkuyla bacaklarını birleştirip hafifçe ittirdi Oğuz'u. "Oğuz..."diye inledi acıyla.

"Beni mi beğenmiyorsun?"dedi Oğuz sinirle oğlanı yataktan aşağı yuvarlayıp yerle bir ederken.

"Be.."

"Başkalarını mı hayal ediyorsun yoksa?"dedi Oğuz öfkeden kızaran yüzüyle yerdeki oğlanın üzerine yürürken.

Evrim korkuyla dizleri üzerinde emekleyerek ilerledi halıda. Yüzünü acıyla gömse de suratına inen bir tokatla ,yeniden savruldu.

"Sen beni sevmiyorsun!"diye inledi Oğuz kendi yüzünü tırmıklayıp oğlana tükürerek bağırırken.

Evrim,korkuyordu onun o an olan yüz ifadesinden. Ağzı büyüyordu, burnu irileşiyordu. Gözleri yuvalarından fırlıyordu adeta ve sesi o denli yüksek çıkıyordu ki...

Oğuz yerde duran kemerin tokalı ucuyla bir tane indirdi suratına doğru, metalik soğukluk yerini sızım sızım sızlayan teninin yankısına bırakırken hıçkırarak ağladı Evrim. Karnına inen tekmeyle birlikte inledi.

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin