Beni Al Kucağına

4.6K 401 115
                                    

----------VOTE VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN----

Beni al kucağına, elini belime sar


Beni almadığın an üşürüm sabaha kadar


Beni al kucağına, elimi beline sar


Beni almadığın an ölürüm beni al

-

Aslında epey keyifli başlamış bir gündü hem Evrim hem de Yiğit adına. Evrim kahvaltısını seksen saat oyalanarak yapmış olsa da Yiğit'in elalarının göz hapsinde başarıyla bitirmişti tabağını.

Yiğit memnun bir gülüşle onun bitirdiği tabağa baktığında kendisini bir bebeğin tüm mamayı yemiş olduğu sevinci yaşayan ebeveyn gibi hissediyordu. Aslında bu geri dönülemez bir histi değil mi ? Neticede Yiğit abisi sayılırdı ve yaşta kat ve kat daha büyüktü...

Evrim o gün heyecanlıydı çünkü hamam denen olguyu sadece "O kurnadan bu kurnaya çirkef sıçramışşş."diye bağıran Adile Naşit'in Türk filmlerinden bilmekteydi. Yani geleneksek kültür bir yana duysun hamam kültürüne aşina değildi. Pek gerek duymamıştı da öğrenmeye.

Ama yine de merak ediyordu gerçekten oradaki herkes zil takıp oynuyor ve yemek mi yiyordu banyoda?

Nihayetinde Yiğit ile birlikte gelmişti. Daha ziyade Yiğit'in adımlarını pıtı pıtı takip ederek peşinden yürümüştü. Sonra Yiğit onu kolunun altına çekmiş ve onun hızına ayak uydurarak havadan sudan muhabbet ederek oğlanla lak lak yaparak adımlamıştı yolu.

Aslında Yiğit biraz da ağzından laf çalmaya çabalıyordu küçüğün. Evrim bunu fark edebiliyordu çünkü normalde ölümüne esprilerle dolu olan Yiğit gergindi. Yani genel anlamda gergin değildi her zaman ki öfke kontrolü sıkıntıları yaşayan asabi komiser olmanın çok ötesinde bir gerginlikti bu.

Biraz özel hayata dair detaylara iniyordu Yiğit. Ve onun ciddi konuşmasından en az kendisi kadar gergin olduğunu anlayabiliyordu Evrim fırtına grisi gözlerini kaçırırken.

Endişe ediyordu.

Yiğit durmaksızın arkadaşlarının yiğenleri ve kızlarından bahsediyordu. Sürekli ama sürekli Evrim'e arkadaşlık vurgusu yapıyordu.

"Benim kuzenler de yazın yazlığa geliyor..Seninle yaşıtlar. Yazın planın yoksa çok eğleniriz."diye giriyordu Yiğit lafa. Öve öve kuzenlerini yüceltiyordu.

Evrim gülmemek için kendini zor tutuyordu zira Yiğit biraz onu arkadaş çevresi edinmeye itiyordu. Aslında Evrim her kırgın hem de sevinçli hissediyordu zira.. Acaba Yiğit onun gibi çocuk -ergen arası kalmış ruh haline bürünmekten sıkıldığı için sosyalleşmeye mi teşvik ediyordu.

Onu sıkıyor muyum diye düşünüyordu Evrim. Sürekli benim ilgilenmesini asla isteyemem ama onunla vakit geçirdiğimde benden sıkılıyor olmalı. Çok mu daraltıyorum ?

Ama bir yandan da hak veriyordu Yiğit'e. Sonuçta o gecesi gündüzü "kötü adamları" kovalamakla geçen düzensiz bir hayata sahip bir komiserdi. Evdeki masada suç dosyalarını görmüştü Evrim. Yiğit suçlular dünyasında kaybolabiliyordu. Ya da Yiğit daha yetişkin tarzı aktiviteler edinebiliyordu Evrim'i sıkacak.

Haklı olarak Evrim çevre edinsin istiyordu.

Yani on sekizindeki bir ergene eğlence makara malzemesi olamayacak kadar yoğundu Yiğit. Ve evine alarak ,onu sarmalayarak çok fazlasını yapmıştı.

Evrim hayranca bakmaktan alıkoyamıyordu kendini kısa kumral saçlara,uzun selvi boya,geniş iri omuzlara ve elaların uzun kirpiklerle sarmalanışına. Güneşte yeşil. Gölgede kahve.

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin