Travmalar

3.9K 433 139
                                    

-Vote ve yorumu unutmayınız.!!!!!!!!!!!!

Korkuyla adımlıyordu Evrim ve her adımında aylarca hapsolduğu dört duvara geri adımlar gibi hissediyordu.

İlgi görmek,sevilmek,sürekli göz önünde bulunmak ve birine aidiyet hissi beslemek tatlı bir serap gibiydi. Lakin bunun çöldeki kaktüslerden su içmeye ve onlardan şelale arzusu beklemeye benzediğini bilmeden isteyecek kadar körpeydi.

Sanmıştı ki sevmek,ilgi göstermek ve aidiyet beslemek Oğuz ile birlikte harcadığı o işkence saatlerinin tamamıydı.

Zannediyordu ki birinin avuçları arasında olmak böyle bir şeydi. Avucunun sıcağında değil de avucu arasında ezilecek aciziyette. Okulun önündeki inşaata geldiğinde konumun ona getirdiği yolla yutkundu.

Konum onu pek de tekin olmayan mecralara doğru sürüklemiş ve o kişinin tam da gelmesini istediği saate oraya varmasını sağlamıştı.

Issız inşaatın kum birikmiş önünde,eski demirlerinde ve beton çuvalları arasında gezinirken korkuyla yutkundu ve "Hayır.."diye fısıldadı acıyla. "Yiğit'i dinlememeliydim. Buraya hiç gelmemeliydim.."Sanırım Yiğit ufak bir çocuğun travmatik iç dünyası ile uğraşamayacak kadar meşguldü ve aklına gelen ilk fikirle "Git."diye akıl vermişti kimliği belirsiz kişiden gelen konuma. Evrim pişmanlıkla etrafa bakınırken yutkundu.

Kurumuş kan lekeleri inşaatın tuğlalarında ıslak dururken korkuyla çığlık atarak inledi yerinde.

Yaklaşık beş dakika korkudan kanı çekilmiş halde adeta bir biblo,bir put misali dikildi. Resimlerinin yayılmasını istemiyordu zira Oğuz mevzusu yüzünden okula bile uğramak istemiyor,ebeveynlerine izin yazdırtıyordu.

Bu dönem sadece sınavları vererek,giremediği sınavlar için ödevler yaparak mezun olmak istiyordu. Zira insan içine çıkabilecek potansiyeldeki gücü kendinde görmüyordu.

En az Oğuz kadar vicdan azabından yoksun zorba ergenlerin içerisinde bulunmak gücünü kendi içinde dahi bulamıyordu Evrim.

Asfaltı yalayıp geçen lastik sesiyle yerinden sıçradı.

Oğuz içerideydi.

Oğuz'un karısı dışarıdaydı.

Oğuz'un adamları da dışarıdaydı.

Oğuzdaki fotoğrafları eline geçiren okul arkadaşı anonim de dışarıdaydı.

Lakin yılanın başı ve büyüğü içeride olsa da zehri kanda hızla akıp çözünmek üzere kendine fırsat kolluyordu. Ve araba sesiyle,bu sesin o garip kadına ait olduğuna emindi Evrim. Kendisini bir metres gibi hissettirecek olan korkunç bir siluet. Kendi eşinin sapkın fantezilerini "oyun ve kaçamaklar" olarak adlandırırken körpe bir genci ise "metres ve para düşkünü" olarak anlamlandırmaya kadar götürecek bir şuur kaybı!

Evrim korkuyla sesin geldiği yere kafasını çevirdiğinde onu gördü.

Yiğit.

Arabanın içerisinden tembelce el sallıyordu.

"Günaaaaydın...."diye mırıldandı Yiğit oğlana sırıtıp.

"G-Günaydın Komis.."

"Komiserini eşşek kovalamış."diye yanıtladı Yiğit ela gözlerini devirip kumral kısa saçlarını itelerken.

"Abi."diye düzeltti Evrim tebessümle.

"Abin canını yesin."diye sırıttı Yiğit göz kırpıp. "Eee? Ekmişler seni."

"B-ben de anlamadım geç de gelmedim ki."diye fısıldadı Evrim.

"Zamane piçleri."dedi Yiğit dudak büküp. "Aman zaman gençleri yani... Şaka yapacak başka yer bulamadıysa demek."

"Şaka mıydı sence Yiğit Abi."dedi Evrim telaşla Yiğit'e koşarken. "Çok korktum çünkü..Ama nerden biliyor ki.."

Evrim kollarını Yiğit'in boynuna dolarken onu öyle sıkı sarmalamıştı ki Yiğit'i hafifçe arabaya yaslarken kendi de direkt olarak adamın üzerine ağırlığını vermişti. "Bir şey...Yapacak diye.."

"Korktun mu sen?"diye fısıldadı Yiğit kesik bir nefesle oğlanın omzunu okşarken.

"Ç-Çok!"

"Korkma.."diye fısıldadı Yiğit elalarını yumup koyu renk saçlara burnunu gömerken. "Korkma hiç.Hiç bir şey olmayacak çünkü."

"Kim..Kim neden böyle bir şaka.."

"Yapıyorlar meleğim."diye fısıldadı Yiğit kestirip atarken. "Boşver sen onları.."

"Eve dönsem."dedi Evrim yutkunup başını onun omzuna yaslarken. "İyi olacak iyi hissetmiyorum."

"Yedin mi bir şeyler ?"dedi Yiğit merakla.

"Yok..Daha erken...Zaten ben ..."

"Hadi şurada çok güzel bir.."dedi Yiğit oğlanı kolunun altında yürütüp zorla çekiştirirken. "Offff be şurada ne börekçi var. Hadi.."

"Ben börek asla yemem ki."dedi fırtına grisi gözleri irileşen oğlan. "Un,şeker,tuz,yağ...Hamur ve yağ...Kim börek yer ki?"

"Anasını bile satarım ki?"dedi Yiğit şaşkınca.

"B-ben.."

Mekandan içeri adımlarken Yiğit baş selamı verip sırıttı "Beş porsiyon börek!"

"Beş?"dedi Evrim şaşkınca. "Ben.."

"Hepsi bana."dedi Yiğit sinirle. "Sanane oğlum ben yicem sen aç aç otur Allah Allah."

"T-Tamam."dedi Evrim sırıtırken.

"Ispanaklı kaşarlı,kıymalı."dedi Yiğit sıralarken. "Patetesli bide peynirli. Diğeri de kavurmalı olsun. Keselim abicim."dedi Yiğit eliyle makas yaparak.

Oturdukları pencere dibinde okula gidenlerin gelip gidişini izlerken Evrim korkuyla yerinden sıçradı.

Zira çocuğun biri kaldırımın başında baygın bir biçimde oturup sigara içerken yanındaki arkadaşları etrafına çember yapmış oğlanın kırık dişlerine acıyla bakınmaktaydı. Ve kırık burnu... Evrim korkuyla "Hiii!"diye inlerken Yiğit esnedi.

"Zamane piçleri..Aman gençleri.."dedi çay getiren garsona baş selamı verip  çatala uzanırken. "Bunlar böyle dalaşıyor sonra polis amca şikayetimmmm varrrr."diye sesini inceltip tizleştirdi Yiğit sırıtıp deli deli.

"Cuma çıkışı da değil ki sabah sabah kim bu hale.."dedi Evrim korkuyla.

"Bir çocuğu sıkıştırmıştır abisi de sen misin lan diye gelip yarrağı yedirmiştir canısı."dedi Yiğit omuz silkip. "Ya da babası ?"

"Ama.."dedi Evrim korkuyla. "Abisi ve babası gelse bu kadar neden dövsün."

"Belki sevgilisine yazılmıştır birinin."dedi Yiğit dudak büzüp ağzına börek atarken. "Belki de..Belki de tavuğuna kışt demiştir ?"

"Tavuk ?"

"Yiğit komiserin bir çiftliği var.."diye mırıldandı Yiğit. "Çiftliğinde dallamaları var..."

Evrim kikirderken Yiğit "Abi vurma! Abi vurma!...Diye bağırır. Çiftliğinde Yiğit Baba'nın!"diye yankılattı onun kulaklarını.

"S-Sen çok komiksin!"dedi Evrim kocaman açılmış ağzıyla.

"Bide tokum sabah ayıptır söylemesi bizimkilerle merkezde bi kilo börek gömmüşüz. Ziyan olmasın."diye mırıldanırken sokuşturdu iki iri dilimi Evrim'in ağzından içeri.

"Bak bak biraz.."dedi Yiğit oğlanın yağdan ışıldayan dudaklarına bakınıp. "Oh..Yarasın koçum löpür löpür. Çay da yolla."

Evrim irileşen fırtına rengi gözleriyle yutkunmaya çabalarken Yiğit eğilip okşadı oğlanın çenesini. "Maşallah veledi ek gıdaya geçmiş babalar gibiyim bugün. Ha gayret. Götürrrr."


NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin