Alyanak

4.4K 371 86
                                    

Kokusu,tadı,bakışı ve gülüşü...

Evrim ilk andan itibaren topraya düşen cemre gibi düşüyordu Yiğit'in sayamadığı birden fazla özelliğine. İlk başlarda ağabeylik içgüdüsünden dolayı kollanmak ve yaşadığı onca kötü şeyi sonlandıran kahramanın kollarında olmaya bağlamıştı bu durumu.

Şimdi ise görüyordu,bu asla saygı ve minnet kaynaklı bir duygu değildi. Eğer aşk diye bir olgu varsa bu tamamen onların arasındaki elalardan fırtına grisi bulutlara doğru gidip  gelen bir duygu akımıydı.Yalnızca gözlerinin içine bakarak bile derinlemesine yaşayabilecekleri ve tek nefeste ciğerine soluyup orada bırakmak isteyeceği kadar kuvvetli bir duyguydu.

Yatak başlığına sıkıca tutunan oğlan bembeyaz karbeyaz pamuk ellerini o denli sıkmıştı ki parmak kemikleri belirginleşmişti. 

Yiğit oğlanın deliğini iştahla emiyor,sesli öpücükler bırakıyor ve içindeki dilini durmadan soluksuz bir biçimde gezdiriyordu sıcaklık tavan haline varırken.

"Y-Yiğit..."diye haykırdı Evrim alnı,ensesi,yanakları ve hatta boynu bile kızarık haldeyken. Dayanılması güçtü ve içinde gezinen sıcak dilin, o ıslak ağzın verdiği his başını döndermeye yetiyordu. Gözleri iyiden iyiye kararırken Evrim ufak bir hıçkırıp savurup Yiğit'in kısa kumral tutamlarını okşayarak kendi kalçalarını bastırıyordu usulca.

"Meleğim.."diye fısıldıyordu Yiğit ise durmadan. "Tadın çok güzel..."

Evrim anın büyüsüyle kendini boşlukta süzülürcesine  "Orada olmanı..."hıçkırdı ve devam etti hazla. "O-Orada olmanı çok sevdim Yiğit..."

Titrek bir biçimde çınlattığı isim Yiğit'in kulaklarına dolunca oğlanın kalçalarına kondurduğu sonsuz milyonlukta öpücük sıklığını arttırarak şiddetlenip devam ediyordu. Evrim'in ince belinden kavrayarak kendi yüzüne bastıran Yiğit oğlanın sesli nefesleri,tiz iniltileriyle bile zirvede hissederken oğlanın girişinden boylu boyuna ıslak bir şeritle toplarına ve erkekliğine doğru bir yol çizdi.

Evrim aciz bir biçimde,üşüyor gibi titrese de vücudunun öğlen gübeşinde bile böyle sıcakta ve ısınmış hissettiğini anımsamıyordu daha öncesinde. Hayatının hiç bir anında var olmadığı kadar sıcaklık yüklenmiş hissediyor,sıkıca yatak başlığını kavrayan elleri daha da kördüğüm hale geliyordu tırnakları kumaşa batarken.

Evrim ağzından kalktığı adamın usulca kucağına yerleşirken Yiğit onu biraz kucağında okşamıştı. İnce belini ve dolgunlukarını avuç içinde sıkıca kavrarken oğlanın pembelemiş yanaklarına hayranca bakıp usulca göğüs uçlarını ağzına alıp dilinin ucuyla biraz da oralarında oyalanamıştı. Bunu yaparken dünyanın en keyifli yemeğini yediğinden daha da iştahla acıktığını hissediyordu ve dahası doyum denilen kavramdan bir haber hale geldiğinden haberi dahi yoktu.

Evrim pürüzlenen,tomurcuklu uçların dil ve diş arasında sürtünmesiyle "Y-YİĞİT.."diye derin bir nefesle hıçkırırken Yiğit kontrolünü tamamen yitirmiş halde oğlanı yatakta bir etmişti.

Karbeyaz teninde kızaran yanakları sulanmış nar kızılı dudakları ve fırtına grisi gözlerin bir o kadar kararsa da baygınca yarı açık halde duruşu...

Nefes kesiciydi. En azından Yiğit'e nasıl nefes alınabildiğini unutturacak kadar zihne kazınmalı bir güzelliğe sahipti Evrim. Öyle ki Yiğit'in elaları o denli odaklanmıştı ki bir an olsun çekemediği yanaklardan,kaştan ve gözden nefesini bile tutmuştu istemsizce.

Oğlanın koyu renkte saçları yastığa dağılırken dayanma ve direnme gücü kalmayan Yiğit arzuyla oğlanın ağzının içine yolladığı dille diline doladı ıslaklığı. Küçük dar ağzın içinde kaydığını hayal ederken oğlanın ısı yayan bedenine arzuyla tutunup üstüne yerleşmişti.

Onu yeterince makas hareketleriyle genişletmiş ve diliyle de gevşetmiş olsa da Evrim bacaklarını Yiğit'in omzuna doladığında hala ürkekti. Hatta o denli ürkekti ki genişletmek ve onu rahatlatmak için parmaklarını yollayan Yiğit'in hareketiyle çığlık savurmuş ve aceleyle bacaklarını toplayarak sinmişti acıdan.

"Bebeğim.."diye fısıldadığında yeniden kıvama gelen Evrim Yiğit'in ateşli ve tutkulu öpücüğüne karşılık verip üzerindeki adamın beline dolanan bacaklarını sıkılaştırmıştı.

Evrim,bakirdi.

Daracıktı.

Üstelik o kadar küçüktü ve dardı ki girişi..

Yiğit ise oldukça iri,kalın ve ortalamanın çok çok daha üzerinde tehlikeli bir erkekliğe sahipti. Özellikle genişleme özelliği kısıtlı bir alan olan girişte oldukça can yakıcıydı.

Yiğit baş kısmını oğlanın içine gömerken daha ucu bile içeriye girmeden hem darlıktan kendi geriliyor, hem de acıdan çığlık atan Evrim'in canı çok yanıyordu.

Evrim'in dar girişinde en azından başını alması için uğraşsa da Evrim kıpkırmızı hale çalmış ve acıyla ağlamaya başlamıştı. Her ne kadar canı istiyor olsa da Yiğit o denli iriydi ki Evrim onun için çok fazla ve ekstrem boyutta bir darlığa sahipti,normal bir ebatta olsa bir kaç acıdan sonra kavrayabileceği alet şimdi daha ucundan aldığında bile kıyamet çığlığı gibiydi.

"Y-Y-Y.."

"Kıyamıyorum sana..."diye fısıldadı Yiğit oğlanın terli alnına bir öpücük kondururken. "Meleğim,kıyamıyorum canın acıyor.."

"Yiği.." Evrim hevesle bacaklarını aralarken. "Bir daha deneye..Dayanayım. Güçlü olay..."

Yiğit henüz daha başını alamadan acıyla ağlamaya başlayan daracık oğlanın girişine bir öpücük kondurup usulca oğlanın girişinden çekilirken ıslak ağzıyla oğlanın ufaklığını emip ,dilini gezdirdi. Evrim'i ağzıyla tatmin ederken hoş iniltiler sunan oğlanın can acısı biraz olsun kayboluyordu.

Evrim fazla dayanamadan bir dakikanın sonunda Yiğit'in eline ve yüzüne doğru akarken mahcup bir biçimde allanan yanaklar hüzünle kızarmış,yaşarmıştı.

Yiğit ona bir öpücük kondurup kalksa da yataktan "Meleğim acıyor...Tamam kıyamıyorum sana. Zorlama.."diye yanıtlamıştı. "Duşta olacağım ve.."

Evrim kendi arasına bolca kayganlaştırıcı sürerken Yiğit'i yatağa çekip "Aradan yap beni o zaman.."demişti utançla. "Seni mutlu edemedim..."

"Bir erkeği mutlu bile edemezsin. Elinde tutmayı bile beceremiyorsun."diye yankılanıyordu Oğuz'un sesi kulağında ki haklıydı.

Evrim henüz Yiğit'i tatmin edememişti kendisi gelmiş  ve zevkle inlemiş olsa da...

"Bebeğim,kendini kötü hissetme. Ben fazla iriyim."diye mırıldanmıştı Yiğit. "Kıyamıyorum sana?"

Evrim ise usulca elindeki iriliği kalçaları arasına yerleştirirken girişine sadece sürtünmekle yetinen adama bakıp belini oynatmıştı. Yiğit ona hazla sürtünüp arasında kalçalarına çarpa çarpa sürtünse ve zorlamadan girişe bastırıp çekse de uzun bir vaktin sonunda zar zor boşalabilmişti zevkten homurdanan oğlana.

"Özür dilerim."diye mırıldanmış ve yatağa sinerken hüzünle gözleri yaşarmıştı Evrim'in.

Yiğit elalarını oğlana kaydırıp "Meleğim benim,önemi yok.."diye fısıldamış ve oğlanın ince belini sarmayı sürdürmüştü. Evrim hala kötü hissediyordu kendini.

Niçin durmuştu ki Yiğit. Hem belki biraz zorlasa?

"Kıyamam sana."diye mırıldandı Yiğit. "Bir yolunu buluruz, üzme kendini. Ben her haline tapıyorum senin..."

"İçime alamıyorum."diye fısıldadı Evrim hıçkırıp. "Ya hiç alamazsam? Ya seni mutlu hiç edemezsem..."

"Sen gül."dedi düşmüş dudaklarını yukarı kaldırdığı oğlana Yiğit. "Dünyada benden mutlu adam olmaz, kıyamam sana meleğim. Zamanı var daha alışırsın. Üzme kendini. Çok güzeldi bence."

"Değildi,mahvettim hevesini.."diye fısıldadı Evrim acıyla. "Bir şey yapabilecek gibi seni yatağa çektim ama içime alamadım bile ve..."

"O zaman kollarımda uyu şimdi güzelce de ben sen içime alayım doya doya hapsedeyim kalbime kokunu?"diye fısıldadı Yiğit.

"Olduğun yeter bana meleğim, ömrüm senin ben beklerim."diye fısıldadı Yiğit usulca.



NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin