Zihninde

3.7K 401 91
                                    

-VOTE VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYINIZ.

Bir adım,iki adım...

Yiğit kontrol kelimesinin anlamını bazen hiç bilmiyor gibi hissediyordu. Ya da kontrolün ne demek olduğunu bilmiyormuş gibi hissediyordu. Zira kontrolünü tamamen yitiriyordu.

Oğuz bir bok çukuru gibiydi ve kazdıkça altından daha bok türevleri çıkıyordu.

Merkezde ofisinde otururken dosyalara göz gezdiriyor ve sadece işine odaklanmak istiyordu. Her zaman ki gibi kupasından çayını yudumlarken yanındaki komiser yardımcısı Uğur ile birlikte dosyalara gömülü soğuk bir kış gününde "dellenmemeye" çabalıyordu.

Uğur henüz yeni aldığı mertebesi neticesiyle tam Yiğit'in ağzının tadına uygundu aslında. Zira diğerleri gibi boş gözlerle dosyalara bakınmıyordu. Oğlanın gözlerinde adeta radar vardı ve en ufak detayı bile kılı kırk yara yara inceliyor, hevesle ipuçlarını takip ediyordu.

"Başkomiserim!"diye gürledi sarı oğlan heyecandan allanan yanaklarıyla. "Bakın ne buldum!"

"Getir la."dedi Yiğit sırıtıp oğlanın omzuna vururken. "Zehir zehir...Aferin sana."

"Komiserim şimdi."dedi Uğur sandalyesini Yiğit'in masasına çekerken. "Bu adamın işlettiği mekanlara defalarca ihbar yapılmış,uyuşturucu üzerine. Ama her seferinde içeriden bilgi alınmış ve el boş dönülmüş."

"Bukelamun amına koduğumun."dedi Oğuz'un dosyadaki vesikalığına bakınıp sinirle tıslayan Yiğit. "Karısının şirketlerini de paravan yapmış hep.."

"Şu uyuşturucu baronlarından Karaca'lar.."dedi Uğur. "Onlarla mekan ortakmış."diye gürledi Uğur. "Şimdi Oğuz gittiğine göre Karaca'lar kesin çöreklenmiştir o mekana !"

"Alın hepsini."dedi Yiğit gürlerken. "Bir taşla üç orospu çocuğu."

"Ben bir iadeyi ziyaret edeceğim orosğu çocuğunun şahına!"

Ve böylece kontrolünü tamamen yitiren Yiğit sorgu odasına yeni bir delil bulup çekmek için can attığı Oğuz yavşağının başında bitmişti.Masada saç sakal bir halde yılan yeşillerini diken Oğuz'a masa altından bir tekme sallayıp.

 "Konuş sıkarım ümüğünü."diye fısıldadı Yiğit.

"Ne konuşayım aynasız?"diye fısıldadı Oğuz. "Avukatım bitirecek seni."

"Avukatın senin götünü kurtarsın önce sonra beni bitirir."diye yanıtladı Yiğit elalarını dikerken.

"Ne istiyorsun? Yeni bi soruşturma ile açığa alınmak mı?"dedi Oğuz sinirle dişleri arasından.

"Müebbetine müebbet."diye tısladı Yiğit dosyayı savururken. "Karaca'lar..Konuş."

"Karacalar?"dedi Oğuz dosyaya bakınıp. "Hangileri."

"Hangileriyle pazarlama yapıyorsun onlar! Bilmezden gelme oğlum keserim  soluğunu senin!"

"İlker Karaca mı ? Turan Karaca mı?"dedi Oğuz esnercesine. "Onlara bulaşacak kadar güçlü değilsin.."

"Lan siktirme belanı söylesene!"

"Ben yandım madem.."dedi Oğuz omuz silkip. "İlker ,Meksika'dan gelen malın dağıtımını yapar. Kuryelerinden haraç toplar. Babası Turan da finansörü."

"Nisa Karaca."diye mırıldandı Yiğit masaya vurup. "Öt."

"Kadınlarını tanımıyorum."dedi Oğuz sırıtıp. "Ben İlker'le ahbabım. İlker'i tanırım."

"Öncü Karaca!"dedi Yiğit tıslarken. "Bu hangi ticarete bakıyor?"

"O psikopatla tanışmak bile istemezsin."dedi Oğuz yüz ekşitip. "Beyaz işinde yok galiba."

"Ne demek yok ulan Karaca'lar ortak değil mi sana ! Çıldırtma beni. İmzası var mekanda!"

"O da senin gibi manyak ne yaptığını bilmiyo."dedi Oğuz sırıtıp. "Şuan senin yaptığın gibi ha komiser?"

"Ne diyon sikik. Kapattırırım kamerayı dağıtırım dişlerini yine."tısladı Yiğit kanlanan elalarla.

"Diyorum ki.."dedi Oğuz komiseri süzüp dilini dişlerinde gezdirirken. "Benimle davan narkotiği aşalı çok oldu, fark etmedim mi sanıyorsun?"

"Senin davan götüne girecek tel örgülerle."diye yanıtladı Yiğit tükürürcesine. "İte bak la. Seninle ne işim olur benim, savsak bok çukuru."

"Nadide'mi."diye tısladı Oğuz irileşen yeşilleriyle. "Nadide'mi kendine istemen bir dava olabilir aramızda. Ve seni öldürürüm işte o zaman."

"Seni var ya.."diye yakasına yapışan Yiğit yine kiraz ağacı sallar gibi Oğuz'un yakalarını sallarken Oğuz "Şttt."yapıp camdan duvarları gösterdi. 

"Mesleğini mi yakıyorsun yoksa?"

"O oğlandan çekeceksin elini."diye tısladı Yiğit. "Seni içeride de rahat bırakmam."

"Sen dokunasın diye mi?"diye tısladı Oğuz sırıtıp. 

"AĞZINI SİKERİM SENİN YAVŞAK!"

Yiğit yeniden beynine akın eden kanla birlikte Oğuz'a yumruk sallamak üzere elini kaldırsa da kameraları hatırlayıp yutkundu. Burnundan solurken tısladı. "O fotoğrafları her yerden yok edene kadar durmayacağım. Söyle. Bitsin çilen."

"Hangi fotoğraflar.."diye fısıldadı Oğuz hazla gözlerini kapatıp. "Nadide'min her zerresinin..."

"Fotoğraflar. Nerede. Kimlerde!"diye gürledi Yiğit hırsla.

"Evdekiler ve telefondakiler."dedi Oğuz dudak büzüp. "Sen gelmesen videosunu da çekerdik şansına küs..."

"FOTOĞRAFLAR BAŞKA KİMDE DEDİM!"

Oğuz bir kahkaha savurup kızıla çalan yeşillerini dikerken dudak şaplattı. "Nadide'mi kendine dava ettiğini...Bunun da ölüm fermanın olduğunu biliyorsun.."

"Sikerim ağzını !"

"Fotoğraflar burada."dedi Oğuz sırıtıp.

"Ora nere ulan lale!"dedi Yiğit masayı kafasına geçirmemek üzere kendiyle cebelleşirken.

Oğuz kendi başına dokunup sırıttı hazla. "Buradalar...Kafamda. Zihnimin her yerinde.." Derin bir nefes verip iç çekerken dudaklarını ısırdı.

"Ve her gece zihnimde dönüp dönüp duruyorlar.."

Oğuz hazla gözlerini açıp kaparken "Her gece onun küçük belini tutup içine..."

Yiğit kontrolsüzdü.

Yiğit yine meslekten ihraca gidecek denli öfke kontrol sorunu ucundaydı.

Yiğit...Evrim hakkında pis düşüncelerini dillendiren Oğuz'un dokuz dişini masaya vurup dökene kadar durmadı.Ve Yiğit ancak içeriye dalan çalışma arkadaşlarının söküp almasıyla Oğuz'un ağzından ve burnundan akan kanından ayrılabildi.

Yiğit tamamen çığrından çıkmış halde sorgu odasını birbirine katarken aklında sadece Nadide bir çiçek vardı.

Oğuz'un zihninden o sahneleri silmek için gerekirse Oğuz'u yok etme arzusuyla dolup taşıyordu!


NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin