Şans

4K 401 177
                                    

Evrim sanki herkesin ona baktığını hissediyordu.

Oysa yolda elleri cebinde yürüyen adam sadece elleri cebinde yürüyordu.
Köpek gezdiren kadın sadece köpeğini eğlendirmeyi amaçlıyordu.
Ya  da flörtleşen kalabalık üniversiteli grup o an sadece hava almak istiyordu.

Lakin aylarını kapalı bir evde her gün dayak yiyerek,psikolojik ve  cinsel istismara maruz kalarak geçiren biri için bu denli kalabalığa çıkmak büyük bir adımdı.

Herkes her an ve her saniye ona bakıyormuş gibi hissetmekten geri duramıyordu.
Sanki herkes Evrim'e bakacak ve Evrim'e her an zarar verebilecekmiş gibi geliyordu ona.

Evrim sosyal olarak yitiklerde ve bitmiş halde olduğunu anımsarken seslice yutkundu ve Delfin isimli kızın  neşeyle şakımasını dinledi.

Asosyal denilse de oldukça içten ve biraz da kafadan kırık bir kızdı.
Ama iyi niyetli olandan.
Meraklıydı.
Okumayı seviyordu.
Çizgi-roman zaafı vardı ve iflah olmaz bir koleksiyonerdi...
Karikatür dergileri biriktirmeyi de çok seviyordu.

Oldukça da güzeldi ve ela gözlüydü Yiğit gibi.
Evrim'in  koyu  gece rengi kumrallarına  tezat olarak o da güneş gibi sapsarı bir biçimde yanında adımlıyordu.

Birlikte mağaza dolaşmışlardı.

Ve Yiğit'in bahsettiği ilham perileri sadece sinema ve yemek için para bırakmamıştı.
Dükkan dükkan gezip istediğini alabilecek kadar çok para vardı o periler tarafından bırakılmış (!)

Lakin Evrim sadece bir kaç kitap ,boyama ,akrilik set ,tuval vb gibi ekipmanlar için harcamıştı para.
Bir de kendine mevsim gecişi bir yağmurluk almıştı spor ...

Ve dayanamamış kimin parasıyla kime hediye alıyordu gibi olsa da Yiğit'e çok yakışacağını düşündüğü gümüş bir bileklik görmüştü standlarda ve onun için almıştı.
Onun kumral tenli bileklerine emindi ki pekala zarif ve hoş bir biçimde oturacak,kalitesi ve işçiliğini en güzel onun teninde gösterecekti.

Delfin'in bahsettiği arkadaşları ile yemek katına çıkmadan önce Evrim dudak ısırmış ve telaşla avuç içleri terlerken gelen mesaja göz gezdirmişti.

"Sevgilim,güzelce yemeğini yemeyi unutma. Sadece içecek içip  beni üzme...."

Evrim kıkırdarken Yiğit bir mesaj daha atmıştı.

"Şimdi eve geliyorum ben mercimek köftesi deneyeceğim beceremezsem çorbaya çeviririm...yani iyice doyur karnını yoksa açlıktan beni yersin !"

Seve seve yiyeceğini belirtti utanıp nefesini tutan Evrim.
Sanki Yiğit yanında gibi allanıyor,kızarıyordu midesi karıncalanırken...

Böylece Delfin ve arkadaşları ile birlikte masaya oturup bir bir siparişlerini de alarak sohbete başlamışlardı.
Kırmızı et ağır geleceği için tavuk menü almıştı Evrim.
Epey minikti menüsü.

Yiğit ona güveniyordu.
Ellerini yakıyordu.
Bazen su sıçrıyordu üzerine.
Çabalıyordu,durmadan bir şeyi sevmeyen Evrim'e onu yedirebilmek için uğraşıyordu.

Kızartma sevmiyordu.
Haşlıyordu.
Haşlama sevmiyorsa ,salata deniyordu.
Onu da yemiyorsa en olmayacak yemeklerin tatlı tariflerini deniyordu.

Sevmediği meyvelerin reçelini alıyordu.

Sebzeleri ise turşu alıp yediriyordu.

Elleriyle besliyordu ve...

Evrim kokusunun bile yağ ve kilo olarak geri döneceği,kendini kusturarak zayıflamak istediği burgere dişlerini geçirdi.

Yiğit için...

Kusmak..
Geri çıkarmak...

Çalkalanan midesiyle yineledi kendine.

Sevgilin için....

Evrim muhabbete katılıp uzun uzun kendini tanıtıp ona can ciğer davrananlara biraz da olsa mesafe bıraksa da tatlı bir sohbete dahil olmuştu.

Patatesten bi tane...
Biraz...
Birazcık kola...

Sevgilin için...

Evrim yankılanan midesiyle birlikte.
Direndi.

Sevgilin için...

Sohbetteki oğlanlardan biri de eşcinseldi ve dakika başı mekan bildirimi ve fotoğraf atarak somurtuyordu.
Evrim hala yemeklerle ilgili savaş veriyor olsa da duyabiliyordu.

"Beni geç cevaplıyor. Umursamıyor çok... ne zaman kavga etsek... hep başkaları ile yazışmaya başlıyor."

"Göndermeli şarkı ve tweet atmış...."

"Başka bir oğlanı takip etti... hem de kızı... kafam çok karışık...."

Yani Evrim uç boyuttaydı.
Daha önce sürekli her anını baskılayan bir adama rapor veriyordu.
Tacizler ,imalar...
Elbette herkes sevgilisi tarafından kapatılıp taciz edilmiyor,dövülmüyordu.

Dört ay esir edilmiyordu.

Lakin illa dört duvara hapsolmaya gerek yoktu.
Bazen tek bir söz bile hapisti.
Umursamazlık.
Ya da fazla umursamak.
Kısıtlamak ya da tamamen ellerini bırakmak.

Evrim "Yiğit için..."diyerek onun için bir yudum daha aldı içecekten ve ısırdı patatesi....

Onun için...

O gün yaşıtı herkesin de benzer problemleri yaşadığını duymak bencilce de olsa biraz iyi gelmişti.
Dünyada bir hatalı kendi yoktu.
Kendi çok çok daha acı tecrübelere gebeydi lakin...

O gün Evrim güzel bir gün için Delfin'e teşekkür edip yeni kankası ilan ettikten hemen sonra eve adımlamıştı.

Ve kapıyı mutfak önlüğü ile birlikte açan ela gözlü dev adama sarılıp uzun bir bakış yollamıştı.

"Çok mu özledinnnnn...ağzını yerim.."diye fısıldadı Yiğit apartman kapısını kapatıp oğlanı mutfağa taşırken.

Evrim dudak ısırıp iç geçirdi.
"İyi ki hayatımdasın...."

"Bir şey mi oldu sevgilim?"dedi Yiğit korkuyla.
"Moralin  mi bozuk?"

Evrim utançtan kızarsa da boş bir bakış attı fırtına grisi gözlerini elâlara dikerek.

"Meleğim  benim?"dedi Yiğit yutkunup.
"Kim ne dedi sana..."

Evrim sertçe Yiğit'in yakalarından tutup kendine çekerken neye uğradığını şaşıran iri elalar şokla aralanmıştı fal taşı misali!

Evrim Yiğit'i kendine çekip öperken tırmandı kucağına.

"Yiğit,sana aşık oldum kızma..."diye fısıldadı Evrim heyecanla.
Dudaklarını daha da sertçe bastırıp uzun bir buse kondurdu.
"Yiğit...Sev beni böyle hep..."

Karşılık olarak kendini kucakta sertçe öpüşürken bulmuştu Evrim...

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin