Ufak Problem

3.8K 372 100
                                    

Evrim korkuyla yatağının içine girip başına kadar çekti yorganı.

Sahi küçükken rüyalarımızda bizi yakalayan canavarlar bir gün kaybolup gider miydi? Yatağımızın altında yaşayan o canavar,hani bileğimizi uzatsak bizi çekip yatak altına çekecek gibi duran o korkunç canavar...Bir anda yok olup gidiyor muydu büyüdüğümüzde öylece?

Yatak altındaki canavarlar gerçekti. Lakin pençeleri yoktu. Korkunç dişleri de yoktu. Daha da fenası vardı. Tatlı sözler,oldukça normal vücutlar ve çoğu zaman güzel bir deriyle kaplanmış karanlık ruhlar. Aynalarda belli olmayan bu çirkinlik dillerinden süzülüp akan kan gibi keskin cümlelerle birlikte dökülüyordu. Ve canavar olduklarını anlamanın ne mühim yolu da dillerindeki zehirden almaktı gereken nasibi.

Siyah camlı jeeplerden inen bir kadın sinirle adımlarını sürdürdü Evrim'in apartmanına yürürken. Siyah bir elbise vardı üzerinde. Gucci ya da Chanel olmalıydı. Dior ruju çekilmiş Prada'nın Candy kokusuyla birlikte rüzgarında yankılatarak geliyordu adımları. Sivri stilettolarının kaldırım taşlarındaki topuk sesi gardiyanlara isyan çıkaran mahkumların demirlere vuruşu kadar ürkütücüydü. Elleri kapı ziline gittiğinde boyalı dudaklarının üzeri kıvrıldı alayla gülüp. Omzunda duran uzun siyah kaban ve ince beline sarılı elbiseyle duraksadı.

Evrim korkuyla kapıyı araladığında yüzünde canavarlarla karşılaşmamak için koridor ışığını kapattıktan sonra hızla yatağa korkan bir çocuğun ifadesini yerleştirdi. Işıklar kapanınca yeterli hızlı koşarsa canavarın onu yakalayamayacağını düşünse de..

Kadının omzundan dökülen kül rengi kumral saçlarının aralarındaki özenli işçilikli balyajlara bakındı. Siyah paltosuna kıvrılan fönlü saçlarıyla duraksadı ve kadın siyah güneş gözlüklerini kaldırıp saçlarına taktı yavaşça.

"Ufak problemim sensin demek."dedi kapıda dikilen kadın alayla kara gözlerini Evrim'in üzerinde gezdirip.

"Sen."dedi Evrim sinirle. "Sen tehditler savuran o kişisin ?"

"Adım Ayşe."diye yineledi kadın alayla oğlanı süzüp. "Ve sen de bana ait olan bir şey var."

"Evimden gider misiniz?"dedi Evrim kapıyı kapatırken.

"Bir metres olmayı göze alıyorsan."dedi Ayşe denilen kadın metres kelimesinin üzerine bastırarak Evrim'i gözleriyle ezdi. "Çok daha yırtıcı ve korkusuz olmak gerekli."

"Ben metres falan değilim."dedi Evrim incelen sesi ve dolan gözleriyle.

"Ucuz bir metressin."dedi kadın alayla dudaklarını kıvırıp. "Epey ucuz."

"Bakın."dedi Evrim yutkunup. "Yemin ederim ki evli olduğunu bilmiyordum. Bana evli olduğunu söylemedi! Evli olduğunu bile bilmiyordum...."

"Otuzlarında,yakışıklı,başarılı ve zengin bir adamı avlarken."dedi Ayşe sırıtıp. "Onun arkasındaki eşini hiç düşünmediğini mi iddia edeceksin yoksa yalnız olup ufak bir sürtüğün aşkına kapıldığı hayaline mi sığınacaksın?"

"Evimden derhal.."

"İstersem evini satın alırım."diye kestirdi kadın. "İstersem seni,avukatlarını,aileni...Hepinizi satın alırım."

"Kocanı satın al da o zaman yeni yetme oğlanların peşinden koşmasın!"diye inledi Evrim sinirden titreyen çenesiyle. "Ben evli olduğunu bilmiyordum ama kendisi evli olduğunu biliyordu,değil mi ?"

"Ufak bir kaçamaksın. Ufak bir problemsin. Ama ufak problem şikayetini geri çekmezse büyük bir problem olacak."dedi Ayşe derin bir nefes verip. "Seni bitiririm."

"Bir tecavüzcü ile evlisin."diye fısıldadı Evrim. "Kendinden yaşça küçük oğlanları kandıran sadakatsiz yalancı ve şiddet eğilimli bir adamla. Bu seni utandırmıyor mu? Sorun ben miyim ?"

"Sorun sensin. Ucuz bir yeni yetme varoş malının kaçamak olması gerekiyordu. Bela değil."diye mırıldandı kadın.

"Seni aldattı."

"Sadece eğlenmesine ve kafa dağıtmasına tolerans gösterdim."diye mırıldandı kadın. "Belalı ufak bir veletin ağlayacağını bilsem baştan izin vermezdim."

"Seni dinler miydi sanıyorsun?"dedi Evrim alayla. "Yüzümü kesmeye ve bana tecavüz etmeye çalıştı. Beni dört ay eve hapse..."

"İlgilenmiyorum."diye mırıldandı kadın omuz silkip. "Şikayetini geri çekmezsen seni bekleyen hikayeyi anlatmaya geldim ama çekmeyeceksin anlaşılan."

"S-Sen onursuz bir kadınsın."diye inledi Evrim. "Belki kardeşin yaşındayım belki ondan da küçüğüm! Ne tarz bir kadın hala kocasını savunur."

"Onun bebeğini taşıyorum."diye mırıldandı Ayşe gülümseyip. "Konumumu sorgulamak yatak eğlencelerine düşmez. Senin gibilerini çok gördüm."

"Sen de diyorsun bir tek ben değilim!"diye inledi Evrim acıyla. "Problem o herifte!"

"Onun bebeğini taşıyorum,seni ilgilendirmez."diye mırıldandı kadın alayla. 

"Bir gün çocuğun büyüdüğünde aynılarını ona yapmayacağını nereden biliyorsun?"dedi Evrim iğrenerek. "Evinize gelen diğer çocuklara yapmayac.."

"Kapa çeneni."diye mırıldandı kadın alayla. "Para peşinde koşan ucuz bir fahişenin aklına ihtiyacım yok."

"Şikayetimi çekmeyeceğim."dedi Evrim sinirle. "Zaten ben çeksem birden fazla davası olacak. Her türlü pislik var siz de."

"Yazık oldu."diye mırıldandı kadın gülerek. "Güzel çocukmuşsun oysa. Korkma sana kaynak sağlardım. Oğuz'a yaklaşamazsın ama arkadaşları da seni seve seve tatmin ederdi."

Evrim kapıyı kadının yüzüne örterken üç kez kilitlediği kapının ardında sığınıp hıçkıra hıçkıra ağladı. Düştüğü konum,konuma düşürülmesine rağmen hala kendini suçlayan bir kadın.Oğuz'un bir bebeği oluşu. Kendini hissetmemesi gerektiği halde suçlu hissetmesine ve yanlış biri olduğuna inanmasına neden oluyordu.

Bir bebeği vardı.

Bir karısı vardı.

Anlattığı kadar düzgün bir hayata da sahip değildi.

Her şey yalandı ve ekranın arkasındaki bir yabancı bütün yalanlarına Evrim'i inandırarak hayatının en berbat skandallarına imza atıyordu.

Kaçırılmış,istismar edilmiş,psikolojisi daha da dibe çekilmişti. Kendisinden azat olsa onun peşindekiler ya da karısı rahat bırakmıyordu.

Evrim anne ve babası gelene kadar içli içli ağlasa da annesini üzmemek için sildi gözyaşlarını bri kaç saatin ardından. Hüzünle gizledi derdini kendine.

Gece yarısına kadar sorun yoktu.

Lakin gece yarısı olduğunda ve ay gökte parladığı vakitte rüyasından üç el ateş sesiyle uyandı. Bu bir uyarı ateşi gibiydi. Uzun sürmeyen,sessiz ve bir anda. Sonra araba lastiklerinin asfaltı sıyıran sesiyle uzaklaştıklarını anladı o vakitte.

Kapıları ve camları kurşunla delinirken Evrim ihtiyaçla tek bir kişinin gelip onu kurtarmasını hayal etti.

Keşke Yiğit başkomiser ve deli deli yanan elaları burada olsaydı da onu yine kara bir gecenin eteğinden kurtarsaydı.

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin