Vote ve Yorum Bırakmayı Unutmayın.❤
Evrim o akşam üstü hamamdan hamur gibi ayrılmıştı.
Yiğit günahlarından arındırır gibi oğlanı öyle bir çitilemişti ki Evrim kendini oyum hamuru gibi hissediyordu.
Sıcak sudan kızaran fırtına grisi gözleriyle yorgunca bakarak yalvarmıştı onu keseleyen oğlana."Ya-Ya-Ya-yalvarırım!"
Yiğit ise inatla sıcak suyun altında oğlanı uykusu gelene kadar yıkamıştı bıkmadan.
Ve sıra Yiğit'e gelince Evrim...Kendinden nefret ediyordu Evrim.
Onu o lanet bataktan kollarında kurtaran bir süper kahramandı.
Bununla da kalmamış hassas kalbiyle birlikte kendi davası gibi ayrıca ilgilenmişti başkomiser olarak tüm diğer işlerini bırakıp.
Hepsinden de öte bir ağabey olarak kollarını açmıştı Yiğit.
Ve her şeyden de öte kendi ailesi bile saldım çayıra mevla kayıra demesine rağmen.Sinesinde uyutuyordu.
Ve Evrim sanki bu adam bütün bu iyilikleri karşılıksız yapmamış gibi ona maraz besliyordu.
Tenine dokunmak içini titretiyordu.
Kumral tene dokunurken onun sırtının ne denli kaslı olduğuna dair dudaklarını dişliyordu.
Boynunun kalın ve güçlü oluşu bile etkiliyordu.
Kollarının sertliği...
Ve hafiften belirgin görünen kaslar...Evrim kendinden gerçekten nefret ediyordu çünkü ağabey dediği adamın vücuduna dokunurken nefesini tutarak dokunuyordu.
Onun ıslak kumral kısa saçlarından su yolu gibi damlayarak süzülen köpükler yutkunmasına sebep oluyordu."Meleğim hiç ekmek yemedin mi çök lan çök..."demişti saçını şampuanla köpürten Yiğit alayla elâlarını devirip.
"La oğlum çöksene...Kedi gibi okşar gibi o ne..Patilerin yetmiyor mu?""Tüm gücümle basıyorum!"dedi Evrim iki eliyle keseyi kavrayıp sürterken.
"Tüy siklet seni..."diye sırıttı Yiğit.
"Yiyen dikilir yemeyen yıkılır tabi...""Ayyy!"dedi Evrim sabun kokusuyla uyuklamak üzereyken.
"Bak şu dayı güzel keseliyor o keseler seni...""Oğlum çolak kalırız."diye fısıldadı Yiğit.
"Herif bin ton basıyor..."Evrim kıkırdayıp kolunu Yiğit'in çıplak boynuna dolarken "Yetmez mi ! Uykum geldi..."
Gözlerini yumup dalgınca.
"Yeter."diye mırıldandı Yiğit.
"Acıma ölüyorum..."Ve onlar durulanıp çıkmak sonra güzelce bir yemek yemek üzere dışarı adımlarken mesaj dolu telefonla bir küfür savurmuştu Yiğit.
"Kim ?"dedi Evrim merakla.
Flört ettiği kadın mı?
Gerçi bugün haftasonuydu.
O da izindeydi.
Görüşme talep etmesi de pekala doğaldı !"Yok be meleğim anam gelmiş."diye mırıldandı Yiğit.
"Seni görmeye...""Beni mi?"dedi Evrim panikle.
"Yeni ev arkadaşım."dedi Yiğit yüz ekşitip.
"Şimdiden bir mide hapı bir de ağrı kesici atalım birlikte..."Sanırım Yiğit'in ne demek istediğini eve girince anlamıştı lakin annesi kısmı haricinde..kalan detayları atlamıştı..
Evde curcuna vardı.
Oradan oraya koşturan çocuklar.
Koltukta oturan yaklaşık altı adam.
Mutfakta telgraf tellerine konar gibi dikilen dört kadın."Oooooo!"diye seslendi annesi olduğunu düşündüğü genç görünümlü kumral kadın Evrim'i kucaklarken.
"Ayyy pek küçük ! Okuyo musun canım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nadide
RomanceEvrim aşk sandığı bir yabancının ellerinde tutsak edildiğinde henüz ufacıktı. Mevsimler gözleri önünde kaybolup giderken değişen tek şey takvim yaprakları değil,sevginin ne anlama geldiği hususundaki algılarıydı. Ve gerçek aşk onu en ihtiyaç duyduğu...