Acı Tatlı

3.8K 369 78
                                    

"Çocukluğundan devam etmek ister misin?"diye mırıldandı yumuşak sesli kadın gözlüklerini düzeltirken. Burnuna kayan gözlüğü kafasını kağıtlardan kaldırmadan itmeyi sürdürdü.

"Babanla ilişkin nasıldı Evrim?"

Harika biridir babam. En azından çocukken öyle gelirdi. Şimdi baktığımda ise henüz yeni reşit olmuş biri olarak ben ne kadar babalık vazifesi gerçekleştirebileceksem o kadar bir babaydı. Şayet şimdilerde olduğu adam gibi değildi.Daha sinirli ve daha çabuk köpüren biriydi.Henüz daha hayata yeni adım attığında aceleyle evlenmeleri yüzünden olabilir. Bilmiyorum belki çok erken evliliklerin yüzükleri "genç" çiftlerin parmaklarında görünmez bir prangadır ve bu pranganın çözülmeme nedeni kundakta bir bebektir.Annemi aldattı mı bilmiyorum. Annemin öfke nöbetleri ve sinir krizleri ile her dişiyi kıskandığını anımsıyorum yalnızca. Kendi gençliklerini yaşamadan erkenden aşık olduklarını düşünerek yaptıkları evlilikleri bir miktar kıskançlık sebebiydi.

Lunaparkta gişeci kıza tebessüm etmişti benim için. Çünkü jeton almıştık. Annem bağıra bağıra kavga çıkarmıştı neden gülümsediğine dair. Şimdi olsa kendisi de gülümserdi. Ama o zaman dönme dolapları ve gondolları bile gözüm görmeyecek denli yeşeren bir korkuya sebep olmuşlardı içimde.

Belki de ben olmasaydım ve lunaparka gitmeseydik kavga etmezlerdi değil mi ? Yoksa gişeci kadın da olmazdı?

Ama bankada çalışan babanın etrafında her daim güzel ve çalışkan kadınlar varken annenin evde küçük ve şımarık bir çocukla çalışmaya engel hayatına dönmesi demek akşam babanın en ufak bir hareketinin bile yemek masasının ters dönmesine nedendi.

Eh, annemden yeterince bıkan babamın da ilgiyi ve sevgiyi dışarıdaki kadınlarda araması....Fiziksel bir ilişki aramasa da flörtlere açık olmasıyla birlikte....


"Babamla aram iyidir."dedi Evrim yutkunup.

"Peki annenizle bağlarınız nasıldır?"

Her şeye rağmen beni hep sevse de...

Aslında bakarsak kötü bir tecrübesi gibiydim. Yani kalemi kitabı bıraktığı elleri diplomadan sonra hemen para yerine bebek tutunca. Dikiş tutturamadığı başarısız kariyerinin sebebi. Durmaksızın ağlayan ve bir şeylerden homurdanan çocuğuna sinirlenerek daha da bağıran...

Ya da fiziksel bir aldatma olmadığı için eline verilen parayla her şeyi affeden ve çocuğuna sürekli bir şeylerin sebebi olduğunu hatırlatan.Ama yine de tek istediği yeni doğum yapmış ve çok genç anne olmuş her kadın gibi destekti. Ne annesi ne de kayınvalidesi yardım etmemiş,eşi işte saatler harcamış...Ne yapacağını bilmediği bir bebekle olmayan hayatı da bitmiş her genç kadın gibi.

"Anneme düşkünümdür."diye yanıtladı Evrim.

Ne anlatırsa anlatsın depresyon tanısı koyacak ve antidepresan dayayacak olan kadın başını sallayıp ilaç isimleri karaladı reçeteye.

"Terapileri aksatmıyoruz."diye mırıldandı gülümseyerek. "İlaçlar uyumana yardım edecek. İştah konusunda da iyi geleceklerine eminim."

Muhtemelen ilaçları da yemek ve suyla birlikte geri kusacaktı Evrim. Lakin yüzünde sırıtmayla baş salladı.

Anne ve babası sayısız mesaj atmıştı biricik oğullarının terapisinin nasıl geçtiğine ve çıkışta alabileceklerine dair. Evrim taksiyle döneceğini yanıtlarken elleri cebinde çıktı klinikten ve bir sigara yaktı kapı girişinde.

"Ee?"diye mırıldandı tanıdık ses alayla. "Napıyorlar kırk altı rapor çıkardılar mı la sana?"

"K-Komiserim!"dedi Evrim irileşen fırtına rengi gözlerini hangi ara geldiğini bilmediği elalara dikerken başını kaldırdı biraz. Zira adam epeyce uzundu ve...Evrim görebilmek için parmak ucunda yükselmeliydi ki ancak öyle göz teması kurabiliyorlardı!

"Kırk altı raporu bana kesin çıkar."dedi Yiğit dudak büküp sigarasını üflerken. "Bizim müdür sürekli diyor, amirim git. Amirim git.."diye mırıldandı ama Yiğit daha sesli bir kahkaha savurdu. "Ulan kesin deli raporu verirler meslekten emekli edilirim. Gider miyim hiç ?"

"S-Siz.."dedi Evrim yutkunup. "Benim için mi geldiniz?"

"Vallahi gelmişken bir seans dert anlatsam iyidir."diye mırıldandı Yiğit. "Ama onu bizim stajyerlere yapıyorum kafalarını davul ediyorum şubede."

"Ama onlar polis. Psikolog değil ki."

"İyi ya işte."diye sırıttı Yiğit kumral saçlarını eliyle itip. "Psikolog ilacı verir kovalar,bunların dinlemekten başka çareleri kalmıyor!"

"Anladım."diye mırıldandı Evrim çekingen bir edayla.

"Seninle bir tur yürürüz Eminönü Köprü'de."dedi Yiğit burun kıvırıp. "Havadan sudan bide sapık ayyaş pezodan haberler var."

"Tamam."dedi Evrim. "Şubeye gelmem gerekmez mi?"

"Aslında."dedi Yiğit dudak ısırıp. "Soruşturmadan ziyade abi kardeş gibi dertleşiriz diyordum."

"Biz mi?"

"He başka eleman var mı muhabbet eden deli kliniğinin önünde?"diye mırıldandı Yiğit göz devirip.

"Dertleşecek miyiz yani ?"diye fısıldadı Evrim merakla.

"En kötü balık tutan dayıların boş yere olta sallayışını izler alay ederiz."diye mırıldandı Yiğit. "Ya da balık falan tutarız?"

"Tutar mıyız ki bu havada?"

"Tutsak da.."dedi Yiğit. "Bir kovaya esir etmeyiz,yeniden döküp denize kavuştururuz?"




NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin