Zarar Ziyan

3.9K 356 94
                                    

Tabağınızdaki yemeği çatalın sivri ucuyla  binlerce parçaya didikleyin ve konuşun.

Muhtemelen kimse lokmalarınızı saymayacaktır. Çünkü Evrim yıllardır böyle yapıyordu ve kimse bomboş midesini sorgulamıyordu. Anne ve babası dahi.

"Kuş kadar yeme!"diye mırıldandı annesi sinirle. "Biraz daha ye oğlum."

Aslında hiç yemiyordu Evrim. Sadece çatal bıçakla bin parçaya ayırdığı yiyeceği çatal ucuna takıp ağzına yaklaştırıyordu ve kimsecikler anlamıyordu aslında yememiş olduğunu. Herkes sanıyordu ki oğlan az yiyordu,tabağı bırakıyordu. Hayır aslında ağzına lokma atmadan kalkıyordu sofradan. Evrim başını sallarken babası aceleyle çayından bir yudum daha aldı ve peçeteyle sildi dudak kenarlarını.

"Geç kalacağız hadi canım."diye mırıldandı eşine. "Evrim..Okula gitmek zorunda değilsin ama..Gelecek hafta en azıdan."

"Tamam."dedi Evrim yutkunup. "Bu haftalık da evde kalmak istiyorum."

"Tamam canım."dedi annesi oğluna biraz daha meyve suyu doldururken. "Kapıyı kimseye açma. Biri seni arars.."

"Üstüne gidiyorsun."diye çıkıştı eşi. "Gitme."diye tamamladı zarifçe.

"Akşama."dedi annesi tebessümle. "İşten dönünce birlikte sinema gecesi yapalım mı üçümüz?"

"Dört."dedi imayla gülümseyen Evrim ufak bezelye kardeşine atıfta bulunurken.

"Tabi."dedi annesi kıkırdayıp. "O da var elbette."

"Olur."diye yanıtladı Evrim annesini.

Onlar evden çıkarken Evrim sıkıca kilitledi kapıyı üç tur. Midesine ağırlık yapan meyvesuyunun kalorili ve şekerli hissi damağına yapışırken o his yeniden dolmuştu midesine.

Neredeyse bir lokma yememişti lakin karnı şişik hissediyordu sanki tüm vücudu dolmuş gibi. Tüm bedeni yağlar bağlamıştı. Eti domuz gibi vıcık vıcık hissediyordu. Sarkık,tombul ve...Midesindeki kımıldanma ile klozete eğilip kendini kustururken aklına gelen cümlelerle birlikte kendi yumruklarını sıktı acılı öğürmeler arasında.

Evli bir adamla öpüştün.

Evli bir adamın sana dokunmasına izin verdin.

Evli bir adama aşık oldun.

Bir psikopatın bedenine dokunmasına izin verdin.

Kaynar su altında defalarca sabunlansa da keseyle her yerini kanatana dek cildini soysa da nefret ediyordu Evrim bu histen. Uzun ve gür saçlarını kazımak istiyordu. Oğuz'un dokunduğu tüm tutamları yolup atmak ve dudaklarını kesip atmak. Ona bakan gözlerini çıkarmak ve oymak.

Bulanan midesiyle yeniden öğürdü ta ki zavallı midesinden sarı renkte ekşi safra suyu gelene kadar ve bir damla sıvı bile kalmayana dek öğürdü zorlanan boğazlarıyla. Tükürüğüne kan karışırken yaşlar damlayan yanaklarıyla hıçkırıp ağzını suyla çalkaladı ve soğuk su vurdu yüzüne doğru.

Sinirden yüzünü kanatmış,tırmalamış ve etini soymuştu yine. Tüm gece uyumamıştı dün kapısına dayananların geceleyin korku saçmasından sebeple. Kendisinin günahının bedelini ödeyecek olan ailesine korkuyordu. Onlar adına endişe duyuyordu. Midesini tutup bir küfür daha savurdu Evrim.

Bayılacak gibiydi kapı zili ısrarla çalarken.

Korkudan dizleri titrerken aşkı nasıl anlamlandırdığına dair iç dünyasına yeniden bir bakış attı.

Oysa ısrarcı ve kaba saba davranışlar demek güçlü bir erkek demekti. İstediğini alan adam demekti.

Evrim aksak adımlarla ısrarla çalan zile adımlarken korkuyla baktı delikten. Lakin gördüğü yüz ürkmesinden ziyade merak duygularını aktif hale getirmişti. Sanırım kapıda görmeyi beklediği son insan zile basmakta hala ısrarcıydı.

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin