Bölüm 23

182 10 14
                                    


Koşarak uzaklaştı. Bokuto seslenmişti arkasından ama durmadı. Onun acıdığı biri olmaktan nefret ediyordu. Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Biri sıkıyordu sanki kalbini. Yaşadığı tüm acılar dalgalar halinde üzerini aşıyor, onu boğuyordu. Kaçacak yer bırakmıyordu.

Bir süre sonra kendini küçük plajda buldu. Ayakları onu oraya getirmişti. Kayalıkların arasına oturdu. Durduramıyordu gözyaşlarını. Bokuto'yu çok seviyordu, o kadar çok sevdiği birinin ona acıdığı düşüncesi kalbini parçalıyordu. Bir daha ondan hiçbir şey kabul etmeyecekti. Aldığı herşeyi geri verecekti ve kesin bir dille istemediğini belirtecekti. Hayır projesi değildi o, Bokuto onu öyle görecekse ilişkileri sağlıklı ve normal şekilde devam edemezdi.

Bir süre oturdu kendi kendine, kabuslarını, yalnız kalmaktan ne kadar nefret ettiğini düşündü. Bokuto'yu düşünürken gözyaşları iyice arttı. O sırada sevgilisinin sesini duydu" KEIIJ BURADA MISIN?" aşağı inerken sesleniyordu kayalıklardan. Kenara çekilip küçücük oldu. Bu halini görüp ona daha da acımasını istemiyordu. Ama kaçacak hiçbir yeri yoktu. Onu görmüştü.

"İşte buradasın bebeğim." dedi. Birkaç hızlı adımla gelmişti yanına.

"Bırak beni." dedi Keiji burnunu çekerek.

"Bırakamam bebeğim" çenesini tuttu hafifçe. Cebinden bir paket mendil çıkardı. "Önce yüzünü temizleyelim tatlım."

"Bo bırakır mısın?"

"Hayır mümkün değil." yüzünde anlayışlı bir gülümseme vardı ve Keiji bundan da nefret ediyordu.

"Bana böyle bakıp durma." diye bağırdı.

Bokuto biraz şaşırmıştı "N-nasıl tatlım?"

"Böyle işte, sana kötü davranıyorum. Bana gülümseyip durma" sonra hıçkırıklara boğuldu. Bokuto'nun kafası karışıyor olmalıydı ama katlanamıyordu. "Git yanımdan" bağırdı.

Bokuto'nun kollarını çevresinde hissetti, sıkıca sarılmıştı ona "Gidemem bebeğim. Bir şey sinirlerini bozdu belli ki. Bana kızacaksan kız, istersen bağır. Ben bırakmayacağım seni." Sırtını okşuyor saçlarını öpüyordu "Bitanecik sevgilim, her şey yolunda. Rahatlayacaksan ağla tatlım, ben yanındayım." Keiji kendini bırakmış ağlıyordu. Her şeyden nefret ediyordu, bu acınası halinden nefret ediyordu.


Bokuto ne yapacağını bilemiyordu, şaşkındı gerçekten. Sevgilisinin aklını dağıtmaya çalışıyordu sadece. Yazar ol dediğine mi kızmıştı yoksa anlayamamıştı. Onu bulmak için önce ormana gitmiş, sonra çatılara bakmıştı. En son da plaja inmişti. Son çaresi onu götürmediği kayalıklara bakmaktı ama neyse ki plajdaydı. Ona hiç bağırmazdı, yanımdan git demezdi normalde. Bir şeye kızmıştı çok üzülmüştü ama anlayamıyordu. Şu an sormasının anlamı yoktu ama. Sakinleşene kadar yanında kalacaktı, sonra konuşmaya ikna edecekti onu.

Sevgilisinin böyle ağlaması onu her şeyden çok üzüyordu. Ara ara kendi gözlerini de siliyor, sevgilisinin sırtını okşuyordu.

"Tatlım, ağlama hadi. Anlat bana çözeceğiz beraber. Dayanamıyorum senin böyle ağlamana, bana her şeyi anlatabilirsin. Neye kızdıysan söyle, söz bir daha yapmayacağım." alnındaki saçları çekti, biraz terlemiş saçları alnına yapışmıştı. Yanında getirdiği suyun kapağını açtı, sevgilisinin dudaklarına yaklaştırdı "iç biraz bebeğim, yavaşça" dudaklarını nazikçe sildi. Başka bir peçete çıkardı. Tekrar yüzünü ve burnunu sildi. Biraz geri çekildi. Gözyaşları azalmıştı ama hafifçe hıçkırmaya devam ediyordu.

"Bak bana sevgilim, ne oldu? Hadi konuşalım. Yapma böyle ne olur çok çaresiz hissediyorum."

"Bana acıyorsun" diye fısıldadı sevgilisi. Bokuto bir an ne dediğini bile anlamamıştı. Acıyorsun mu demişti.

Heaven in Your ArmsWhere stories live. Discover now