Part 2- Bölüm 14

139 9 11
                                    




Kasım ayının son günleri yaklaşıyordu. Hava iyice soğumaya başlamıştı. Ara sınavlar henüz bitmişti. Pek çok öğrenci hafta sonu için ailelerinin yanına gitmişti. Kahvaltıdan sonra ders çalışmadan geçirecekleri bu hafta sonunun tadını çıkarmak için biraz dışarı çıktılar. Hava soğuktu ama biraz temiz hava almak istemişlerdi. Bokuto Keiji ile birlikte kayalıkların önündeki parmaklıkların arkasındaki banka oturmuşlardı. Keiji'nin elinde yine defteri vardı. Bağdaş kurmuş defteri dizlerine koymuş bir şeyler yazıyordu. Bokuto ise yanında oturmuş telefonuyla oynuyordu.

Kei biraz yürüyeceğini söylemişti. Parmaklıkları takip ederek yürüyordu, kısa bir mesafeydi zaten.

Başı yerdeydi. Parmaklıklara parmağıyla vurarak yürüyordu. Garip bir zevk veriyordu bu hareket ona. Son haftaları düşünüp duruyordu. Keiji ve Bokuto'ya o kadar çok şey borçluydu ki. Bir daha atak geçirmemişti ama fark etmişti ki ataklardan eskisi kadar korkmuyordu.

İkisi de ona dokunmamak, kişisel alanına girmemek konusunda çok dikkatlilerdi. Ona geçmişini sormamışlardı. Onların yanındayken anormal hissetmiyordu kendini. Hayatında ilk defa kabul edilmiş gibi hissediyordu hatta. Demek ki güven duygusu böyle bir şey dedi kendi kendine.

Geri dönüyordu arkadaşlarının yanında, zaten yağmur yağmaya başlayacak gibiydi. O sırada uzakta Kentaro ve Hiro'yu gördü.

"Keijiii" bağırdı Kentaro "yine karınca gibi ne yazıyorsun bakalım?" Kei sinirlendiğini hissetti. Adımlarını hızlandırdı.

Kentaro defteri kapmıştı elinden, sayfalarını karıştırıp gülüyordu.

"Kentaro bırak!" Keiji ona doğru yürüdü.

"Ooo bak sen neler yazıyor küçük sefil."

"Kentaro ver dedim" Bokuto'nun gürlediğini duydu. Onun yanlış bir şey yapmaması gerekiyordu.

Kentaro ve Hiro çok eğleniyor gibiydi. Defterin sayfalarını yırtıp rüzgara atıp duruyordu. "Bırak!" Bokuto uzandı tekrar.

"Bokuto uzak dur." Keiji seslendi ona. Umudunu kesmiş gibiydi.

Bokuto Kentaro'nun koluna yapışmıştı "Bo lütfen bırak."

"Parçalayacağım seni!"

"Öyle mi tatlı Bokuto'cuk?"

Kei o sırada koşup yanlarına geldi. Bokuto ona saldıracak gibi görünüyordu. Keiji bir koluna yapışmış çekiyordu ama diğer kolu boştaydı. Keiji'nin sesini duymuyor gibiydi. Kentaro defteri Hiro'ya attı. Sonra "Gelsene" dedi Bokuto'ya "Hadi vursana ezik!"

Kei o sırada yanına geldi. Arkadaşını tuttu. "Bokuto yapma." eli elindeydi. Keiji'ye baktı, gözyaşları içindeydi. Bir yandan Bokuto'yu tutmaya çalışıyor bir yandan defterinin uçuşup giden sayfalarına bakıyordu. Onun için çok değerli olmalıydı.

"Bokuto gel." ikisinin arasına girdi zorla. Arkadaşını uzaklaştırdı. Kargaşada Kentaro ona dokunmuştu ama umursayacak durumda değildi. "Ver defteri" diye bağırdı Bokuto.

Hiro bir kahkaha attı "Al bakalım." diye bağırıp kayalıklardan aşağı bıraktı defteri.

İkisi kahkahalar atarak gülerken Keiji gözyaşları içinde, Bokuto kıpkırmızı olmuş bir şekilde izliyordu onları. Kei hala Bokuto'yu tutuyordu. İkisi gülerek uzaklaşırken Keiji banka oturdu, başını ellerine gömüp hıçkırmaya başladı.

Kei ilk defa onu böyle görüyordu. Her şeye rağmen hep güçlü olan arkadaşı o banka çökmüş, küçücük olmuş ağlıyordu. Sıradan bir ders defteri değildi belli ki, onun için değerli bir şeydi. Bokuto kendini onun kollarından kurtarıp yanına koştu sevgilisinin.

Heaven in Your ArmsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin