Part 2 - Bölüm 20

134 8 4
                                    


Güneşli güzel bir öğleden sonraydı. Dersler bir saat erken bitmişti. Biraz hava almak ve okulun sıkıcı havasından uzaklaşmak için ormana gittiler. Bokuto Keiji'yle önden gidiyor Kei de arkalarından geliyordu. Son zamanlarda iyi hissediyordu kendini. Annesinin yarattığı stresi çabuk atlatmıştı.

"Tsukkii hadi gel" dedi Bokuto ona seslenip. Geride kalmıştı.

"Geliyorum Bokuto."

Onlara yetişti. Gerçekten artık rahattı onların yanında. Eskisi kadar rahatsız ediyormuş gibi hissetmiyordu, ikisi de doğal davranıyorlardı.

Bokuto çantasından çıkardığı bir paket krakeri onlarla paylaşıyordu. Keiji sırtını bir kayaya yaslamış güneşin tadını çıkarıyordu. Işık teninde dalgalanıyor sanki onu daha parlak yapıyordu.

"Kei, şu İngilizce ödevine yardım edeceksin değil mi?"

"Hmm?"

"İngilizce ödevini diyorum"

"Tamam yaparız beraber."

"Sağol" kıkırdadı.

"Bana da." seslendi Bokuto.

"Tamam" güldü. "yardıma ihtiyacınız yok ama."

"Senin anadilin sonuçta."

"Tamam yaparız istediğinizde."

Bokuto fotoğraf makinesini çıkarmıştı. "Tsukki şu kravatını çıkarır mısın?"

"Neden?"

"Daha hoş olacak."

"Fotoğrafımı çekmeyi kessen?"

"Lütfen, paylaşmayacağım. Işık çok güzel."

"İyi" kravatını çıkarıp çantasına attı. Hayır demek mümkün değildi.

Bokuto dikkatini fotoğraf çekmeye vermişti. Kei ise Keiji'yi izliyordu hala. Rüzgar hafifçe dalgalı saçlarının arasında geziniyordu. O sırada Bokuto'nun fotoğrafını çektiğini fark etti.

"Tsukkii harika görünüyorsun."

Kei hafifçe pembeleşti. İltifat kabul edemezdi kolay kolay.

"İkiniz de" diye ekledi Bokuto dikkatle fotoğrafa bakarken.

"Bakayım."

"Akşam gösteririm, ziyan edemem şimdi ışığı. Doğal davran." kıkırdadı. Sonra bir fotoğraf daha çekti.


Bokuto çektiği fotoğraflara bakarken Kei de ileride oturan arkadaşını izlemeye devam etti. Elinde değildi zaten gözlerini ayırmak için çaba sarf etmesi gerekiyordu. İkisini özellikle Keiji'yi bir kurtarıcı olarak görüyordu. Artık daha güçlüydü. Biri onu ya da arkadaşlarını rahatsız ederse birkaç kötü yorumla katkıda bulunuyor, Kentaro ve Hiro'dan, onlara cevap vermekten çekinmiyordu. Keiji'nin sırasına çizim yaptıklarında ya da Bokuto yanından geçerken ailesi hakkında bir şey söylediklerinde onun da ekleyecekleri vardı. Özgüveni biraz kendine gelmişti. Eski haline daha yakındı. Evde yaşadıklarını kimse bilmezken çok daha farklı biriydi. İçini çekti burada yeni bir başlangıç yapabilirdi.

"Kei?"

"Hmm?"

"Her şey yolunda mı?"

"Evet. Hadi şu ödeve bakalım." dedi aceleyle. Başka bir şey sormasını istemiyordu.


Akşam yemeğine kadar orada kaldılar. Yemeğe gittiklerinde kalabalıktı. Kei hala kalabalığa girme konusunda rahat değildi. Bokuto onun için de yemek alacağını söyledi ve ona bir masa bulup gittiler. Onlar olmasa açlıktan ölürdüm diye düşünüp telefonuna bakmaya başladı.

Heaven in Your ArmsΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα