Part 2 - Bölüm 28

165 9 19
                                    

Kei pencerenin önünde oturmuş aydınlanmaya başlayan havayı izliyordu. Gece doğru düzgün uyuyamamıştı stresten. Keiji'yi de uyandırmamak için kalkmıştı. Şimdi en azından sevgilisi yanındaydı. O yokken nasıl dayanacağını bilmiyordu.

Birkaç saat sonra hazırdı gitmeye. "Hadi bebeğim" dedi Keiji elini sıkıp hafifçe. Otoparkta onun için bekleyen arabayı görebiliyordu. Başını sallayıp kalktı, sıkıca sarıldı sevgilisine.

"Her şey iyi olacak tamam mı tatlım?" Keiji mırıldandı. "Çok kısa bir süre, birkaç gün sonra yanımdasın."

"Tamam."

"İlaçların çantanda, ön gözünde."

"Tamam."

"Beni ne zaman istersen ara sevgilim." Biraz çekilip yanaklarını elleri arasına aldı gözlerine baktı. O da gözlerinin içini bakınca rahatlayıp gülümsedi. "Seni çok seviyorum." fısıldadı.

"Ben de seni çok seviyorum."

Uzanıp dudaklarını buluşturdu. "Hadi inelim."

Beraber aşağı indiler. Kimse yoktu kapıdaki güvenlik dışında. Kei sevgilisine bir kez daha sarıldı. "Kendine dikkat et tamam mı?"

"Sen de."

Arabaya bindi sırt çantasını alıp. Sevgilisine el salladı. O gülümseyince hafifçe gülümsedi o da. Sonra araba hareket etti.

Kulaklıklarını takıp dışarıyı izlemeye başladı. Bir yıl önce gelmişti buraya ve hiç ayrılmamıştı. Aslında merak ediyordu. Sevgilileriyle görmek istiyordu her yeri. Geçen seneye kadar hayatı berbattı, yaşamadığı çok fazla duygu ve deneyim vardı. İlk defa istekli ve cesaretliydi. Hatta o anda bile korktuğu kadar gergin olmadığını hissetti. Bokuto'nun söylediklerini düşündü. Bir görevdi bu yapması gerekiyordu, birkaç gün sonra tekrar Keiji'nin yanında olacaktı.

Birkaç saatlik yolculuktan sonra varmışlardı. Bir çalışan karşıladı onu sırt çantasını alıp ona hazırladıkları odaya kadar eşlik etti. "Anneniz dinleniyor, teyzeniz akşam gelecek. Bir ihtiyacınız var mı?"

"Hayır teşekkür ederim."

Yalnız kalınca yatağına uzandı. Sevgililerine mesaj yazdıktan sonra gözlüklerini çıkarıp gözlerine bastırdı. Bulunduğu ortamın değişmesinden hoşlanmazdı. Geçen yazı düşünmeye başladı. Annesinin yanına gittiği günü, ona boş gözlerle bakmıştı. Teyzesi kim olduğunu anlatırken tepkisizce dinlemişti onları. Kei bundan şikayetçi değildi. Teyzesi, adı Sarah'tı, büyükanne ve babasının hayatta olduğunu ama onunla görüşmek istemediklerini söylemişti. Bu da umrunda değildi. Büyük ihtimalle kızlarının bu durumundan onu sorumlu tutuyorlardı. Doğmayı ben seçmedim diye geçirdi aklından. Öfkelendiğini hissetti, buna fırsat vermemesi gerekiyordu. Bokuto açamazdı ama Keiji'yi aradı hemen. Sesini duymak sakinleştirirdi onu.


Akşam bilgisayarıyla uğraşırken Sarah geldi yanına. "Hoş geldin." dedi Kei'ye alışıldık gelen soğuk ifadesiyle.

"Teşekkür ederim."

"Annen akşam yemeğinde seni görmek istiyor."

"Tamam."

"Geçen yazı hatırlamıyor pek, sen de bir şey söyleme. Seni yıllardır görmediğini sanıyor."

"Tamam."

Yemeğe indikten sonra masada oturan annesini gördü. Yorgun görünüyordu. "Kei" dedi onu görünce ayağa kalktı. "Ne kadar büyümüşsün inanamıyorum." Yanına yaklaştı. Kei istemsizce bir adım geri gitti. "Kei" elini yüzünde gezdirince irkildi. "Neden beni ziyarete gelmedin?"

Heaven in Your ArmsWhere stories live. Discover now