Part 2- Bölüm 13

154 9 9
                                    




Keiji gözlerini araladı, uyuyakalmış olmalıydı. Neyse ki hafta sonuydu ve erken kalkmaları gerekmiyordu. Saat dokuz olmuştu, Bokuto da Kei de hala uyuyordu. Eli hala elinin arasındaydı. Çekmedi, ihtiyacı vardı belli ki. Uykusunda dönmüş bacağına yapışmıştı. Uyandığında utanacaktı, biliyordu ama çekip uyandırmak istemedi.

Bir süre sonra arkadaşının kıpırdandığını sonra da uyandığını hissetti. Hemen elini çekti, bacağına yasladığı başını yastığa çekti. Keiji ona döndü "Günaydın" fısıldadı

"Günaydın" dedi yüzüne bakamıyordu. Kızarmıştı yanakları. "Ben" dedi eliyle şakaklarını ovuşturdu başı ağrıyordu belli ki.

"Al biraz su iç" bir şişe uzattı. Kei birkaç yudum alıp teşekkür etti.

"Çok özür dilerim" dedi "yani gece olanlar için."

"Sorun değil Kei. Bak biliyorum, şu an hissettiklerini anlıyorum ama ikimiz için de çok olağanüstü bir durum değil bu. Geçmişimizde kötü şeyler var biliyorsun. İkimiz de sık sık kabus falan görüyoruz. Bu da öyle bir şey. İyisin şimdi, değil mi?"

"Evet" yüzünü ovuşturdu. "Bokuto da yanımdaydı değil mi?"

"Evet."

"Rezil ettim kendimi."

"Saçmalama" gözlerini devirdi "Gerçekten Kei, lütfen böyle şeyler düşünme"

Başı önündeydi. Cevap vermedi ona "Şimdi iyi misin?"

"Evet."

"Başın ağrıyor değil mi?"

Başını salladı.

"Birşeyler yedikten sonra ağrı kesici alırsın geçmezse"

"Tamam."

"Kahvaltıya inmek istemezsen sana bir şeyler getiririm"

"İnebilirim sağol."

Bokuto da uyanmış onlara günaydın diyip banyoya gitmişti. Bir şey olmamış gibi davranacaktı belli ki. Keiji iyi bir fikir olduğunu düşündü, işlerini kolaylaştırırdı bu.

Hep birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Kei ağrı kesici alıp yattı tekrar. Baykuşuna sarılmış onlara arkasını dönüp gözlerini bir noktaya dikip dalıp gitmişti.

Ona biraz alan vermek için haber verip çıktılar. Kütüphaneye gidip ders çalışarak geçirdiler öğleden sonrayı. Yüzme antrenmanına gitmek için hazırlanmaya geldiklerinde uyuduğunu gördüler. Üzülüyorlardı gerçekten onu böyle görmeye. Sessizce çıktılar odadan.

"Niye böyle oldu ki?" dedi Bokuto salona yürürken.

"Biraz zamana ihtiyacı var"

"Çok ağladı."

"Elinde değildi tatlım hem kendini tutmaya çalışması daha kötü olurdu."

"Evet haklısın. Daha kötü olur mu?"

"Sanmıyorum tatlım, sadece biraz zaman verelim. Konuşuruz gerekirse tamam mı?"

"Tamam Keij"

Takip eden günlerde Kei çok içine kapanmıştı. İkisi de çaresiz hissediyorlardı. Onun özel durumunu içeren tüm yazıları okuyorlardı. Yapabilecekleri şeyleri araştırıyorlardı. Mecbur kalmazsa konuşmuyor, çok az yemek yiyordu.

"Keij ne yapacağız" dedi Bokuto sıkıntıyla

"Konuşmuyor Bo, kendini toplaması beklememiz gerekiyor."

O sırada duştan çıkmıştı Kei. Bokuto ona kahve getirdi "Tsukki'cim sana kahve yaptım"

"Gerek yoktu."

Heaven in Your ArmsOnde as histórias ganham vida. Descobre agora