Part 2- Bölüm 16

140 8 3
                                    

Mini spoiler! Herkes duygularıyla yüzleştiğine göre yavaştan bir sonuca bağlayacağız az kaldı:)


Kış tatili başlamak üzereydi. Kei okulda kalacaktı. Onlara ailesinden bahsetmese de gidecek bir yeri olmadığını söylemişti. Keiji de oradaydı zaten yalnız kalmayacaktı. Bokuto da eve gitmeyi planlamıyordu. Onlarla harika tatil planları yapıp duruyordu.

Ama tatil başlamadan birkaç gün önce akşam otururken Bokuto'nun telefonu çaldı. Keiji sevgilisinin renginin solduğunu ve kalp atışlarının bir anda hızlandığını fark etti.

"Babam" diye mırıldandı.

"A-alo? Efendim baba, iyiyim sen... evet, ee-evet haftaya başlıyor.... Hayır hayır kalacağım gönderme şoförü... a-ama gelmek istemiyorum eve biliyorum gelmesem daha iyi sen de öyle istiyorsun biliyorum... tamam."

Elini uzatıp Keiji'nin elini yakaladı. Keiji sevgilisinin buz gibi olmuş elini hafifçe sıktı. "mecbur bırakıyorsun ne diyebilirim ki?" sesi çok öfkeliydi. Bekledi babası bir şeyler söylüyordu "istemiyorum gelmek, karın da evde görmek istemiyor beni anlıyorum sorun değil, kalayım işte... sen zaten her şeyi düşünmüşsün bana söyleyecek hiçbir şey bırakmıyorsun ki. Hoşça kal" telefonu kapatıp Keiji'nin kollarına bıraktı kendini. Kei şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Gel mi dedi bebeğim?" Keiji sordu kısık sesle. Başını salladı Bokuto belli belirsiz.

"İstemiyorum nefret ediyorum."

"Tatlım biliyorum. Mecbur bıraktı değil mi?"

"Karısı gidiyormuş bir yere. Yazın da gitmedim ya. Abim gelecekmiş, benimle konuşacakmış. Aile işlerimiz dedi. Benim o alçakların işleriyle hiçbir işim olmaz. Reşit olduğum gün kurtulacağım onlardan."

"Tamam bebeğim, kurtulacaksın merak etme. Biraz daha sabretmen gerekiyor."

"Keij gitmek istemiyorum."

"Biliyorum tatlım, biliyorum. Kısa süre ama değil mi?"

"Bir gün bile gitmek istemiyorum."

"Bebeğim yapma böyle. Ben de çok üzülüyorum."

"Neden bu kadar üzüldün Bokuto?" Kei küçük bir sesle sordu.

"Eve gitmekten nefret ediyorum. Babam benden nefret ediyor. Ben de ondan. Annem kendini onun yüzünden öldürdü."

"Gitmemeni sağlayacak bir şey yapabilir miyim acaba?"

"N-nasıl?"

"Bilmem dikkatini başka yönlere çekebilirim babanın."

"Fark etmez ki evde olsam da yok gibi davranıyor. Başka şeylerle meşgul olsam da beni eve getirtmek görevi falan zannediyor." Hala Keiji'nin kollarındaydı.

"Anladım" başını yere eğdi. O da Bokuto'nun üzülmesine dayanamamıştı belli ki. "Yine de yapabileceğim bir şey olursa söyle bana."

"Teşekkür ederim Tsukki."

"Hemen geçecek bebeğim, bak biz burada senin gelmeni bekleyeceğiz. Değil mi Kei?"

"Evet, evet sadece iki hafta hem. Çok çabuk geçecek."

"Ama harika şeyler yapacaktık."

"Tatlım hava çok kötü bu aralar. Muhtemelen bütün gün odada oturacaktık. Söz veriyorum sen gelince yapacağız hepsini."

İkisi de çaresiz hissetmişlerdi. Bokuto'nun üzüntüsünü anlıyorlardı, ama en azından kısa sürecekti. Bokuto o gece çok zor uyudu. Keiji dönüp durduğunu fark edince yanına girip yatmıştı.  Onun bu haline üzülmüştü. Kei'nin de çok üzüldüğü görebiliyordu.

Heaven in Your ArmsWhere stories live. Discover now