Part 2- Bölüm 2

143 12 2
                                    


Kei ertesi sabah kahvaltıya inmek zorundaydı. Çok acıkmıştı. Ayrıca biraz sonra nasıl olsa sınıfa ve o kalabalığa girecekti. Biri ona dokunacak diye çok korkuyordu, asla katlanamazdı tanımadığı birinin ona dokunmasına.

Sıraya girmek istiyordu ama o kalabalıkta sakin kalması çok zordu. Bir kenara çekildi, belki herkes sıradan çıktıktan sonra alabilirdi bir şeyler.

O sırada biri neşeyle onu selamladı "Günaydın" dünkü çocuktu bu.

Hafifçe gülümsemeye çalıştı ona ama beceremedi "Günaydın." dedi kısık bir sesle.

"Tam bir karmaşa değil mi bu sabah." Dedi eliyle etrafını gösterip. Bokuto çayımı döktü yanlışlıkla, yeni bir tane alacağım. Sen de ister misin?"

"A-ah şey."

"Sen kahvaltı almadın mı daha?" şaşkın halinden ve ellerinde hiçbir şey olmamasından anlamıştı belli ki. Başını iki yana salladı "Bak ne diyeceğim, sen gidip Bokuto'nun yanına otur. Hemen şurada" eliyle gösterdi. El salladı sonra, Kei'yi işaret ederek. "Ben çay alacağım, sana da kahvaltı getiririm tamam mı?"

"Zahmet etme lütfen."

"Hayır saçmalama, hadi otur sen."

Kei utangaç adımlarla masaya yürüdü.

"Gel gel Tsukkiii naber" dedi Bokuto heyecanla selamladı onu.

"Tsukishima"

"Evet pardon. Nasılsın?"

"Sağol. Sen?"

"İyiyim akşam sana baktık ama gelemedik yanına. Yerleşebildin mi?"

"Tam değil."

"Yardım lazım mı?"

"Hayır."

"Bak bu akşam bizim odamıza gelsene." Bir kahkaha attı "Odamıza bir misafir gelecek harika!"

Çok neşeli birine benziyordu. Enerjisinin yüksek olduğu belliydi.

O sırada oda arkadaşı ve dün akşam onu rahatsız eden çocuk yanlarına geldiler "Naber küçük ibne, kendine yeni bir orospu mu buldun yoksa? Küçük Keiji'cik yeterince tatmin edemiyor mu seni?" dedi anadillerinde. Kei kıpkırmızı oldu ama anlamamış gibi yapmaya çalıştı, yüz ifadesini sabit tutmaya çalışıyordu.

"Defol git, iğrenç sözlerini kendine sakla. Bu iftiralarından bıktım." dedi Bokuto. Kızarmıştı yüzü. Hem utanmış hem öfkelenmişti belli ki.

"Oda arkadaşım, arkanı kolla. Bu ibnelerin ne yapacağı belli olmaz." diyip bir kahkaha attı Hiro yürüyüp gitmeden önce. Kei tiksintiyle yüzünü buruşturdu, ne iğrenç çocuklardı bunlar.

"Onlar adına çok özür dilerim Tsukki. Tatsız şakalar yaparlar böyle. Keiji benim en iyi arkadaşım. Pek sevmeyiz birbirimizi, o yüzden böyle şeyler söylerler bazen."

"Neden şikayet etmiyorsunuz?"

"Sıkılacakları günü bekliyoruz. Ayrıca bu okulda en kabul edilmeyen şey ilişkilerdir, sana da o uzun kural listesini okumuşlardır. Bir şekilde yanlış anlamaya meydan verecek bir durumda bırakabilirler bizi. Kuralları çiğneme gibi bir lüksümüz yok." dedi hafifçe güldü. "Onları yok saymak en iyisi."

"Tamam" dedi Kei.

"Oda arkadaşının o olması gerçekten çok kötü dostum."

"Evet."  O ikisi adına üzülmüştü. Kendi geldiği yerde öğrenciler arasındaki ilişkiler çok normaldi. Cinsiyetlere takılmak ise bir önceki yüzyılın problemlerinden biri olarak kalmıştı. Onun ilişkilere yönelik bir ilgisi yoktu neyse ki.

Heaven in Your ArmsWhere stories live. Discover now