Part 2- Bölüm 11

152 10 8
                                    

Buraya da yaralı bir Tsukki bırakıyorum 


Birkaç hafta geçmiş havalar soğumaya başlamıştı. Dersler hızlı ve yorucu ilerliyordu herkes için. Hafta sonu etüt salonunda üç bir odaya kapanmışlardı. Sınıfta gruplar halinde bir proje yapılıyordu.

Ses yapmamak için cam bölmeli bir odaya geçmişlerdi. Onlar çalışırken Kentaro kapıya bir tekme atmış, el hareketi yapıp gitmişti. Kei de artık umursamamayı öğrenmiş gibiydi.

Keiji'nin gözü ona dalmıştı. Dikkatlice renkli fotokopileri kesiyordu kartona yapıştıracaklardı. İnce siyah çerçeveli gözlüğü, sarıya çalan ela gözleri vardı. Çok güzeldi gerçekten. Bembeyaz bir teni vardı. Açık sarı saçları dalgalıydı alnına dağılıyordu. Hafifçe yutkundu, saçmalama dedi kendi kendine sevgilin yanında başka birine bakıyorsun. Ama elinde değildi gözleri istemsizce Kei'ye kayıyordu. Ara ara gözlüğünü yukarı itiyordu dikkat kesilmişti, makasın sesine katlanamadığını söyleyip kulaklığını takmıştı. O kendini bazen eksik buluyordu ama Keiji öyle düşünmüyordu, o özel biriydi.

"Tatlım?"

"Hmm?"

"Yapıştırıcıyı verir misin?"

"Al canım."

Kei'nin yanında duruyordu yapıştırıcı, eli yanlışlıkla koluna çarptı. Kei ona baktı istemsizce. Keiji'nin gözleri dehşetle açıldı.

"Çok özür dilerim." dedi elini öyle hızlı çekmişti ki "Gerçekten yanlışlıkla çarptım."

"Önemli değil Keiji." rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. "sorun değil."

"Daha dikkatli olacağım." onu rahatsız etmek istemiyordu gerçekten. Zaten her konuda zorlanan arkadaşı için üzülüyordu.

Bokuto dilinin ucunu dışarı çıkarmış özenle yapıştırıyordu kağıtları. Bazen durup bakıyor çok güzel oldu diyip kıkırdıyordu.

Keiji çok dalgındı, neyse ki sevgilisi farkında değil gibiydi durumunun. Kei'ye karşı bir şey mi hissediyorum diye sordu kendine. İtiraf edebilir miydi acaba öyle bir şey olsa gerçekten. Edemezdi, Bokuto'ya ihanet edemezdi. Hem onu öyle çok seviyordu ki. Her şeyden çok seviyordu onu hayatta. Bu küçük bir akıl karışıklığı, zor durumda, belki kimsesizliğini kendime benzettim ondan etkilendim diye geçirdi içinden. Nasıl geçecek peki bu diye düşünüyordu. Onları yalnız bıraktığı anlar dışında sürekli beraberlerdi. Daha rahat davranıyordu artık yanlarında. Az önce ilk defa tenine dokunmuştu, yumuşaktı ve tahmin ettiğinden sıcaktı. Neyse ki tepki vermemişti. Sonra Bokuto'ya baktı. Aklından geçen bu aptal düşünceler yüzünden sevgilisinin kalbini kırarsa kendisini asla affetmezdi. Bir an önce dikkatini dağıtmak zorundaydı. Bu saçmalıklarla kimseyi üzmeye hakkı yoktu.

"Tatlım neyin var senin?" Bokuto sordu.

"Y-yok bir şey Bo." bir an telaşa kapıldı yakalanmış gibi hissetti kendini.

"Yoruldun mu bebeğim?" Kei'nin kulaklıkları takılı olduğu için rahat konuşuyordu belli ki.

"Yoruldum sanırım."

"Tamam bak bitmek üzere, az kaldı."

"Mhm."

Bir saat sonra proje bitmişti. Hem sunumlarını hazırlamışlardı hem de resimli sunumları hazırdı. Herşeyi toplayıp odalarına çıkmaya hazırlanırken bir görevli geldi. Kei'ye baktı "Ziyaretçiniz var. Veli görüşme odasında bekliyor."

"Benim mi?" şaşırmıştı.

Keiji ve Bokuto da merakla bakıyordu ona. "Ee ben birazdan gelirim" diyip elindeki kitapları onlara bıraktı ve görevli ile birlikte gitti.

Heaven in Your ArmsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin