1.1- you can stay

67 12 1
                                    

medyaya çevirileriyle eklediğim şarkılara bakamayı unutmayın 🙇‍♀️


___



Yaklaşık iki saatin ardından Harry ondan sonra yatmasına rağmen yine ondan erken uyanmıştı. Louis, sırtı üstü bir şekilde yatarken bir kolunu yataktan aşağı sarkıtmış ve suratını tamamen yastığa yapıştırmıştı. Bu yüzden dudakları da balık şeklini almıştı ama Harry bütün bunları göremiyor, arkadan yatağa saçılan saçlarını izlemekle yetiniyordu.

Dakikalar sonra Louis yerinde kıpırdandığında uyanacağını anlayarak Harry hızlıca yerinde doğrulup sanki hiç yatağa yatmamışcasına ayağa kalktı. O gözlerini aralamadan, odada yapacak bir şeyler aradı. Saliseler içinde gözüne çarpan, üzeri örtülü aynayı fark ettiğinde birkaç adım daha atarak onun önüne geldi ve örtüyü köşesinden çekip katlayarak kendisine bakmaya yetecek alan yarattı. Böylece odasında olmasının gayet mantıklı bir sebebi olabilirdi; aynada kendime bakıyorum.

Yine de elini yüzünde gezdirerek tamamen uyanmaya çalışan Louis için pek bir aynada kendime bakıyorum imajı serememişti çünkü tam olarak hiçbir şey yapmadan gözlerini aynaya dikmişti. Kaşları çatılmış, sabit noktalara bakınıyordu.

Bu yüzden Louis uykulu sesini umursamadan "Kırık işte" diye açıkladı kendisini. "Neye bu kadar sinirlendin, hiç kırık ayna görmedin mi?"

Harry onun uyanacağını bilse de bir anda aynaya daldığı için irkilerek arkasını döndü. "Ben..." diye mırıldandı onu görmesiyle çatılmış kaşları tekrar eski halini alırken. "Neden kırıldı?"

"Batıl inançlarım olduğunu söylediğimi hatırlıyorum, söylemedim mi?"

"Söyledin ama-"

"Tamam işte, kırdım ve üzerini örttüm."

"Bu çok saçma, hiç böyle bir şey duymadım."

"Bu tür şeyleri herkesin duyması gerekmiyor zaten."

"Sen nereden duydun? Ayrıca ne inancıymış bu, yani kırıp üzerini örtmenin amacı ne?"

Louis bir anlığına ne diyeceğini bilemediği için yalanında tökezlese de "Seni ilgilendirmeyen bir yerden duydum." diyerek tekrar paçasını kurtarmaya çalıştı. "Ayrıca, amacı da seni ilgilendirmiyor. Bırak batıl inançlarım bana kalsın."

"Sadece merakımdan sormuştum, senden almaya niyetim yok zaten." dedi Harry hemen. "Yani saçma bir şeyse ve sana zarar veriyorsa alırım tabii, orası ayrı."

Louis kendisine bakan gözlere odaklandı bir süre. Aklından ne geçtiğini merak ediyor ama bir o kadar da öğrense bile umursayacağını sanmıyordu. Yine de, her şeye rağmen, kendisini önemsiyor gibi konuşmasından nefret ediyordu. Çok saçma ve gereksizdi. Vicdan yapıp buraya kadar gelmişti ve bu yeterliydi, bunu sürdürmesine gerek yoktu.

Ona cevap vermeden tekrar sırtını dönüp karşısındaki krem duvarı ve beyaz dolapları inceledi. Harry'nin yaklaşan adım seslerini duysa da umursamadı, bir süre sonra yanıt alamayıp gideceğini umdu.

Ama düşüncelerinin susmasına bile izin vermeden "Hey?" diye konuştu Harry. Yatağın kenarına oturdu. Ellerini saçlarına götürüp güven vermeye çalışarak okşamak ve kendisine bakmasını sağlamak istemişti fakat hiçbirini yapamadı, sakinleştirici olduğunu umduğu bir tonda "Sorun ne?" diye mırıldandı. Bir anda sessizleşip sırtını çevirmesi nedense bir sorun olduğu hissine ulaştırmıştı onu.

Günlerdir kendisiyle konuşmamasına rağmen Harry'nin böyle düşünmesi de ironikti aslında; belki de garip olan hiçbir şey yoktu, sadece onunla konuşmanın gereksiz olduğunun farkına varmıştı. Tabii buna konuşma denilebilirse.

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now