2.5 -can you see him too?

44 10 63
                                    

50 bebislerm
Bir onceki bolumu atlamayin

...

"İşten çıkıp hemen yanına geliyorum." dedi Niall telefondan. Aynı zamanda bir şeylerle uğraştığı gelen hareket seslerinden belliydi. "Bugün cok meşgul olduğum için arayıp haber veremedim, çok üzgünüm Lou."

"Önemli değil, seni merak ettim sadece."

Niall telefonun diğer ucundan gülümserken "Gelince seni öpebilir miyim?" dedi. "Lütfen izin ver, aşırı tatlı geldin şu an gözüme."

Louis kıkırdarken sırtını duvara yaslamıştı. "Öpebilirsin."

"Cidden mi?"

"Evet." dedi sonunu uzatarak. Bu Niall'ı daha çok güldürmüştü.

"İnanamıyorum, niye bu kadar tatlısın?"

"Tatlı değilim. Dün de gelmedin diye endişelendim, beni bozma ve keyfini çıkar bence."

"Şok içindeyim, her kelimende daha tatlı oluyorsun! Yanaklarını sıkayım de gör sen."

"Big Mary'nin arkasına saklanacağım, beni göremeyeceksin."

"Big Mary kim?"

"Buradan birisi. Herif beni görmeye çalışırken yakın gözlüğü kullanıyor."

Niall bu sefer kahkaha attı. Böylece Louis'nin gülmesini sağladığında bunu fark eder etmez duraklasayıp onu dinledi. Bu, yıllar sonra onun gülüşünün sesini duyduğu ilk andi.

"Niye sustun?"

"Keyfin yerinde gibi?" dedi telefona doğru.  Ses tonundan bile tebessümü hissediliyordu.

"Kendi kendimi üzmemeye karar verdim."

"Bak sen... Kendi kendini mi üzüyordun?"

Dudaklarını büzerken "Eh..." diye mırıldandı. "Bu zihin kendi kendisini bozmadı. Ben yaptım sonuçta. Yine düzelten de ben olacağımı umuyorum."

"Louis sanırım sana aşığım." diyerek Louis'nin tekrar gülmesini sağladı Niall. "Gülme! Tamam istedigin kadar gül ama ne yapayım ya... Çok seviyorum seni."

"Niall ciddiye alırım." derken sesinden alay ettiği anlaşılıyordu. "Ciddiye alıp karşılık veririm falan, beni hiç uğraştırma."

"Gelip seni öpeyim de sonra konuş sen."

"Mümkünse Harry'nin önünde yapar mısın?"

Havanın yumuşaklığından dolayı ağzından kaçan kelimeleri fark eder etmez donup kalmıştı Louis. Çok eskiden sadece üçünün şakalaşmak için birbirleriyle uğraşmaları -bu hep Harry olurdu- ve sonucunda sürekli gülmeleri aklına gelip bir anda ağzından kaçmıştı. Ne düşündüğünün, şu an nerede olduğunun farkında bile değildi.

Louis ve Niall'ı tanıştıran kişi Harry olsa bile, sonrasında Niall ve Louis çok iyi anlaşır olmuşlardı. Harry de kıskançlığını ortaya dökmekten hiç çekinmezdi. Onlar da bunu sürekli kullanarak alay malzemesine çevirirlerdi. Louis'nin geçmiş hakkında en çok sevdiği ve özlediği sayılı anlardandı.

"Harry mi?"

"Ne?"

Niall'ın şaşkınca sormasına karşı aynı şekilde cevap verdi Louis. Ona daha bu konuyu açmak istememişti, buna hazır hissetmiyordu, farkında olmadan ağzından kaçmıştı.

"Harry'nin önünde bunu yap, dedin."

"Öyle mi dedim?"

"Evet."

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now