1.2- breakfast

70 9 2
                                    


Güneşin doğumuna karşı bir şekilde uyumayı başarmış, birkaç saat sonra dinlenmiş bir şekilde gözlerini açmıştı. Bakışlarını yatak odasının her yerinde gezdirmiş, gözlerini birkaç kez kırparak kendisine gelmeyi denemişti. Yaklaşık bir saatini orada öylece uzanarak geçirdi.

Sonrasında yataktan kalkıp lavaboya gitmiş, elini yüzünü yıkamış ve salona girmişti. Kendisini koltuğa bırakırken televizyonun kumandasını eline alıp film izlemeye karar verdi, kafasını bu şekilde meşgul edecekti.

İki buçuk saatini de film izleyerek geçirdikten sonra belki de artık kahvaltı yapması ve ilaçlarını içmesi gerekiyordu ama ikisini de yapmadı. Cam kenarındaki koltuğa oturmuş olan kötü ikizine başını çevirip gözlerini devirdi.

"Gerçekten mi?" diye sordu dayanamayarak. "Bana trip mi atıyorsun bir de? Senin bu kadar uzun süre susman imkansız."

Yine bir karşılık almadığında "Umarım bu iyi bir şeydir." diye ekledi. "Konuşmayı kestiğine göre bir süre sonra da siktirip gideceğini umuyoru-."

"Hey... Kiminle konuşuyorsun?"

Salonun kapısı açılıp Harry içeri girdiğinde gözleri irice açıldı ve hemen o tarafa döndü Louis. Onu görmeyi beklemediği için ne yapacağını bilemezken, zoraki bir gülümseme yerleştirerek "Hiçkimse" diye ekledi hemen. Yanındaki telefonuna uzanıp aceleyle havaya kaldırdı. "Telefondaydım."

"Anladım, Niall mı?"

"Evet" dedi hemen. "Evet Niall'dı. Ayrıca merhaba, bu kadar erken geleceğini beklemiyordum."

Harry elindeki poşetleri havaya kaldırırken "Merhaba. Kahvaltı için." diyerek gülümsedi. "Dün evde mısır gevreği dışında pek bir şey görememiştim, ben de bugün için bir şeyler aldım. Yemiş miydin?"

"Hayır ama aç değilim."

"Her şekilde kahvaltı yapman gerekiyor, sonra ilaçlarını içeceksin Louis. Bunları bırakıp geliyorum."

Onun inatlaşmasına kalmadan salondan çıkıp mutfağa gittiğinde Louis'nin telefonunun çalması bir oldu. Niall'ın aramasına hiç şaşırmadan çağrıyı cevaplayıp telefonu kulağına götürdü.

"Hey Lou, günaydın, nasılsın?"

"Günaydın Niall. İyiyim, sen nasılsın?"

"İyiyim ben de. Dışarı çıkmıştım, arayıp kontrol edeyim dedim, bir sorun varsa gelebilirim diye."

"İşte değil misin?"

"Hayır Louis..." Derince iç çekti ve konuşmadan önce bir süre bekledi Niall. "Ben işten ayrıldım."

"Ne? Neden?"

"Sana biraz yalan söylemiş olabilirim." diye mırıldandı çekingence. "Kaza yaptığını haberini alınca izin alıp çıkmıştım, birkaç günlük izin verdi hatta ama... Sen uyanmıyordun, onun da bir buçuk aylık izin vermesi mümkün değildi; ben de ayrıldım."

"Lütfen şaka yaptığını söyle."

"Hayır, yapmıyorum."

"Tanrım!"

"Mecburdum Louis, hiç bana kızma."

"Mecbur falan değildin, inanamıyorum sana."

"Komadaydın!"

"Çok da önemli bir şey değil."

"Beni delirmeden kes sesini" diyerek konuyu kapattı Niall. "Şimdi cidden nasıl olduğunu ve ne yaptığını söyle, bir ihtiyacın varsa yanına geleceğim."

Lost His Mind || Larry Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin