3.0- Final

58 8 6
                                    

3 ay geçmişti.

Her şey bitmişti, artık o hiç bitmeyen kabusundan uyanmıştı, gerçek dünyaya yeni adımlarla ilerlemeye hazırdı. Aylardır içinde olduğu bu hastane, yeri gelmiş ona hapishane gibi gelmişti, yeri gelmiş tek kurtuluş yolu gibi gözükmüştü. Çoğu zaman başaracağına da buradan çıkacağına da inanmamıştı ama şimdi, çıkış kapısına temelli olarak yürürken hissettiği tek şey kendisine olan haklı gururuydu.

Uzun bir süredir buradaydı ve hem aldığı psikolojik destekle hem de ilaçlarla, sonunda karısından kendisinin kötü versiyonunu görmeyi bırakmıştı. Kendisini öldürmesini söyleyen sesler, sürekli göz önündeki pişmanlıkları, kendi kendini küçümsemesi... Artık hiçbiri yoktu.

Kendisini görmeyi bırakması, birkaç ay önce Harry ile yaptıkları tartışma sonrası olmuştu. Her şeyin başladığı, kendisini en yalnız hissettiği o ilk an gibi yine her şeyin son bulduğu an da aslında yalnız olmadığını anladığı, onunla konuşup yüzleştiği an olmuştu. Farkında olmadan kendisiyle de yüzleşmiş, aklındaki sorulara ve şüphelere farkında olmadan yanıt bulmuştu. Nefret ettiği ve pişman olduğu ne varsa ister istemez o konuşmayla kaybolup anlaşılır hale geldiğinde kendisinin en nefret ettiği hali de gözler önünden yavaşca kaybolmuştu.

Harry ile görüşmemekte de bu süreç içinde kararlı kalmıştı, şimdilik sadece düşünmeye devam etmek istemişti.

Şimdi ise Louis uzun süre sonra kavuştuğu kulaklıklarını hemen kulağına geçirirken bir yandan gerekli yerlere imza atmakla uğraşıyordu. Kimsenin ne dediğini duymuyordu, doğru yerlere atıp atmadığını bilmiyordu, onların dudak hareketlerini görse bile görmezden gelmiş ve kağıtları bu şekilde tamamlamıştı.

Kalemi de üstüste koyulmuş sayfaların üzerine bıraktıktan sonra "Gidebilir miyim?" diye konuştu. Müzik yüzünden kendi dediğini bile duymasa da onların kafa sallamasını onay kabul ederek yerinden kalktı, teşekkür amaçlı hepsinin tek tek ellini sıktı. Sırt çantasını iyice kavrayıp yan taraftaki koltukta oturup kendisini bekleyen çocuğa doğru yürüdü, şarkı biterken sesi azaltıp onun kendisini görmesini beklemişti. Luke ayağa kalktığında kollarını ona sardı, ellerini sırtında gezdirdi, buraya geldiğinden beri yaptığı her şey için genel ve içten bir "Teşekkür ederim," mırıldandı. "Sonra görüşür müyüz?"

"Tabii ki görüşeceğiz." derken gülüyordu Luke. Sahte bir şekilde dudaklarını büzerek geri çekilip Louis'yi gözleriyle süzmüştü. "Büyüdün de yuvadan uçuyorsun resmen, şuna bak."

Louis kısa bir kahkaha atarken hâlâ arkadaşının omzunda olan elini birkaç kez vurdu ve tamamen geri çekildi. "Aynen kardeşim, birazdan uçuyorum, iyi izle."

"Kendine iyi bak."

Luke'un tebessüm içinde söylediği şeylere aynı şekilde karşılık verdi. "Bakacağımdan emin olabilirsin."

"Seni ararım."

"Ben de seni ararım." Louis biraz daha beklerse onun gözlerinin doğacağını fark ettiğinde gülümsemesini iyice genişletip "Ben gidiyorum artık." diye ekledi. Luke kafasını sallayarak onu onayladığında kulaklığını tekrar taktı, müziğini son sese yeniden getirdi ve oradan uzaklaştı.

Kapıdan çıktığı anda hemen yanında bekleyen Niall'ın koluna girdi ve onu çekiştirdi. Niall gülerek durmaya çalışsa da onu arabaya kadar sürüklemiş ve sürücü koltuğuna yerleşmişti. Kulağındaki şarkıyı arabaya aktardığında yan koltuktaki Niall'ın iyice sırıtmasını sağlamıştı.

Son ses çalan Without Me şarkısına eşlik ederken sonra arabayı çalıştırdı, yapabildiği kadar hızlı bir şekilde hastaneden uzaklaştı. Şarkıyı söylerken bir yandan dans ediyordu. Sözlerine göre mimiklerini ve hareketlerini değiştirdiği için Niall gülerek onu izlemeyi seçse de arada sırada da ona katılmayı seçmeden edememişti.

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now