sixteen ; jealousy jealousy

733 88 60
                                    

önceki bölümdeki uyarı aynı şekilde geçerli bunu unutmadan küçük yıldıza basıverin. şimdiden iyi okumalar sizi seviom

uyarı yapmayı unutmusum o yuzden bolumu kaldirip bastan aticam. bu ficte anne kelimesi sadece doguran kadina değil dogurma islevi olan erkege de kullanılıyor. o yüzden erkeklere anne demelerine sasirmayin. saygılar opuorm bye.

Şimdiye kadar delirmek üzere olduğum çok an olmuştu. Mesela Jongdae ve Baekhyun yan yana gelince gerçekten insanı çıldırtırlardı. Sarhoş Baekhyun daha da dayanılmaz olurdu. Minseok çok titizdi ve evime geldiği gibi evini bok götürüyor demeye başlardı, dayanılmazdı. İseul hiç susmadan saatlerce konuşabilirdi ve yemin ederim canınızdan can giderdi. Chaeyoung istediği olana kadar her şeyi yapardı. Kyungsoo dünyanın en efendi adamı gibi gözükse de içinde bir uyuz yatardı. Yine de yıllardır bunlardan hiçbiri beni delirtememişti. Oh Sehun yıllardır koskoca Byun Baekhyun ve Kim Jongdae'nin yapamadığını tek başına yapmıştı.

"Seni gebertirim." dedim elimdeki şarap kadehini fırlatıp paramparça olmasını sağlarken. "Sehun yemin ederim mahvederim seni." öyle bağırıyordum ki boğazım sızlamaya başlamıştı. "Bu evi başına yıkarım duydun mu?" fırlatacak yeni bir şey ararken yeniden bağırdım. "Yemin ederim neye kızdığını bilmiyorum ki." bunu dediği an daha da delirdim ve elime geçen ilk şeyi henüz dış kapıdan girmiş olan Sehun'a fırlattım. "Daha ne bok yediğini bilmiyor." biraz daha durursam bir dahaki bulduğum şeyi kafasında parçalayacaktım. Arkamdan seslenirken bir haftadır kaldığım odaya, yani Sehun'un odasına, girip kapıyı çarptım.

Birkaç gün öncesine kadar her şey gayet iyiydi. Hei ve annesini hastaneye bıraktıktan sonra Sehun'un evine geçmiştik. Evine ikinci gelişimdi ve bu kez kesinlikle daha ait hissetmiştim. Sehun adamlarına kıyafetlerimi getirtmiş Do San'ı halledene kadar bana evinde rahat günler yaşatıyordu. Her şey seminerin olduğu gün başladı. Gündüz birlikte güzel bir kahvaltı yapmış, neşeli bir yolculukla okula gitmiştik. Okul evine uzaktı. Okula girdiğimiz gibi şakasız tüm akademik kadro kapıda bizi karşılamıştı. Ayak üstü yapılan bir konuşmadan sonra Sehun sahne arkasında misafirler için olan bekleme odasına geçmişti, ben ise aylardır görmediğim iş arkadaşlarımla kısaca sohbet etmiştim. Kısaca çünkü Sehun hemen yanıma gelmezsen sahneye çıkmam diye mesaj atmış, odaya girdiğim gibi de kıtlıktan çıkmış gibi üstüme çullanmıştı. On dakika kalana kadar da bırakmamıştı. Sahnedeyken sürekli benle göz göze gelmiş, Kyungsoo ve Jongdae'nin tüm tehditlerine rağmen iddialı bir şekilde ikimiz hakkında soru soran öğrenciye ağzının payını vermişti. Yine de Jongdae ve Kyungsoo delirmiş konferans sonu öğrenciyle fazlasıyla hararetli bir yarım saat geçirmişlerdi.

Sehun sahnedeyken sürekli komik ve havalı cevapları yüzünden gülen salona eşlik ederken cebimde titreyen telefon ile çok kısa bir süreliğine dikkatimi çekmişti. Çok yakınımdan, silahın namlusunun da gözüktüğü bir fotoğraf ve mutlu günler yakında sona erecek gibi gözüküyor yazan bilinmeyen numaradan gelen bir mesaj takdir edilir ki tüm vücudumu titretip başımdan kaynar sular dökülmüşe döndürdü. Zaten sürekli bana bakan Sehun bunu elbette fark etti ve Seungwan'a işaret verdi ve seminer apar topar bitiverdi. Mesajı görmesini istemesem de göstermek zorundaydım çünkü bu kısımdan sonrası beni aşardı. Ve bu kısım tam olarak Sehun'un delirdiği kısım oldu.

fly me to the moon | sekaiWhere stories live. Discover now