special; all i want from Christmas 🎄

387 37 30
                                    

supriz. adet yerini bulsun yılbaşında birlikte olalım.

İki canavar doğurmuştum. Bu konuda emindim. Ancak emin olduğum bir diğer şeyse ikisine de aşık olduğumdu. Her ne kadar o ikisi, işim ve babaları arasında mahvoluyor olsam bile hayatımdan memnundum. Olabilecek en iyi hayata sahip olduğumun da farkındaydım. Sehun'un her işimi kolaylaştıran bir partner olmasının yanı sıra bana olan aşkı ve bağımlılığı kendimi özel hissetmem için müthiş bir sebepti. Sevgilim bana olan bu düşkünlüğünü çocuklarımıza da aktarmış olmalıydı, evde bana aşık olan üç kişi ile yaşıyordum. Hei beni hem babasından hem de kardeşinden kıskanma işine Haein doğduğundan beri iki üç kat artırarak devam etmişti.

Hei'nin büyüyüşü bana inanılmaz geliyordu. Hem büyümesini hem de hep böyle kalmasını istiyordum. Tam yirmi aylıktı, artık yürüyor evin altını üstüne getiriyordu. Hemen hemen konuşuyor bile sayılırdı. En azından kardeşine bakıp onu sevmediğini söyleyebiliyordu. Bulduğu her fırsatta da canını yakıyordu. Bana olan düşkünlüğü sebebiyle kıskançlığını diş izlerini babası ve kardeşine bırakarak gösteriyordu. Haein'i kucağımdan çekip 'Anne menim!' diye bağırıyordu. Kıskançlık krizleri her zaman tatlı olmuyordu, bazen oturup ağlayasım geliyordu ve hatta ağlıyordum bile. Sehun olmasa asla ama asla üstesinden gelemezdim. Büyüdükçe Sehun'a daha fazla sevdalanıyordu, yine de ben birkaç tık daha yukarıdaydım.

Oğlum karnımdaki tombulluğuna dışarıda da devam ediyordu. Ablasından yediği tüm dayaklara rağmen çok pozitif bir bebekti. Şimdilerde tam altı aylıktı, destek ile oturabiliyor ve kendisine yanaşan ablasını şişko elleriyle seviyordu. Onun hakkındaki en şaşırtıcı şey ise halasına olan aşkıydı. Jisoo ile birbirlerine öyle bir düşkünlerdiki bir işimiz olduğunda ikisini de sadece ona bırakıyordum genelde. Haein Jisoo'yu gördüğü gibi kendinden geçiyor, kimin kucağında olursa olsun ona gitmek için çırpınıyordu.

Sehun... Bana olan aşkı her geçen gün daha da büyüyordu sanki. Beni bulutların üstünde yaşatıyordu. Öyle özel ve güzel hissediyordum ki kendimi, bazen sevgisinden ellerim titriyordu. Her ne işi, kiminle konuşuyor olursa olsun sesimi duyduğu an ışıldayan gözleri gözlerimi bulurdu. Sözünü tutmuştu, hem kendimle, hem onunla, hem bebeklerimizle, hem de işimle ilgilenebiliyor ve hayatımdaki hiçbir şeyden pişmanlık duymuyordum. Elleri ellerimde olup bana güç verdiği sürece her şeyin üstesinden gelirdim. Hayatımda o olunca her şey olur giderdi, olabilecek en iyi eş ve çocuklarıma en iyi babayı seçmiştim.

Birlikte gireceğimiz dördüncü yıl başıydı, zaman hızlıca geçiyor, bize daha da güzel günler veriyordu. Ağaç süsleme işi artık çok daha zevkliydi. Normalde yıl başlarını toplanıp kutluyor olsak bile Haein, Eunji ve Hei'nin çıkmaya uğraşıp bize geceleri zehir eden dişleri yüzünden bu sene herkes kendi kutlamaya karar vermişti. Evimizde dördümüz olarak kutlayacaktık. Aslında bunun için heyecanlıydım çünkü bebeklerle Carpe Diem'e gidip eğlenmek bizim için zor olacaktı. Hepimiz hayatımızın belli yerlerine gelmiş insanlardık ve doğrusu insan biraz kafa dinlemek istiyordu. Zaten çocukları normalde bile bakıcılarla bırakmak çok zorken yılbaşı gecesi hiç yapamazdım bunu.

Sehun ile Haein ilk doğduğunda yaptığımız bakıcılarla yarım gün kalma düzenini bozmak zorunda kalmıştık. Artık ne o ne de ben yetişebiliyordum işlere. Dadılarımıza da belli bir seviyede inanmıştık ve bizim için bir aile üyesi kadar yakın olan Bayan Kim hep evde onlarlaydı. O yüzden yılbaşını bari birlikte geçirelim demiştik. Ben işten bugün izin almıştım ama Sehun'un gelmesine on dakika kadar vardı daha. Sabah o gitmeden konuşmuştuk ve dört gibi geleceğini söylemişti. Bu sırada ben Hei ile oynuyor, anakucağına yatıp sağa sola laf atan Haein'in üstünden de gözümü ayırmıyordum.

"Hei neredeymiş?" dedim, kahve masasının yanına eğilip kendini gizlediğini sanan kızıma bakmamaya çalışırken. "Haein, ablanı gördün mü bebeğim?" aynı anda ikisiyle de ilgilenmeye çalışıyordum. Bugün benim için düşündüğümden daha az yorucu geçmişti. Tüm çalışanlarımıza yılbaşı izni verdiğimiz için her şey bana kalmıştı bugün, yemeği de Sehun gelince o hazırlayacaktı. "Görmedin mi?" verdiği bebekçe karşılığa gülüp yeniden sordum ve aynı cevabı tekrar aldım. "Benim kızım nerede ya?" diye sordum tekrardan, minik kıkırtıları kulağıma doluyordu ve o da sesini duyurmamak için minik ellerini ağzına kapatmıştı. "Budaaa!" masanın yanından çıkıp kucağıma atladığında ufak bir şaşırma numarası yaptım. "Amanın buradaymış benim güzel bebeğim." boynumu saran ufak bedenin beline kollarımı sardım.

fly me to the moon | sekaiWhere stories live. Discover now