thirty seven; you'll never walk alone

666 48 53
                                    

ilk başta bi bölüm yazmıştım ama hoşuma gitmedi silip baştan yazdım ama bu da sıkıcı olmuş malsf :( yapcak bi şey yok sil yaz yapamam bi daha sıkıcı bölüm okumak zorundasınız iyi okumalarrrr 💝💓



Anne ve babasız büyümek her saniyesinde çok zordu elbette. Hastalandığında tek olmak, doğum gününü bile tek geçirmek üzücüydü. Beni en çok üzen ve yanımda olmalarını istediğim an ise mezuniyetimdi. Birincilikle mezun olmuştum ve bana gururla bakan gözlerini görmeyi çok isterdim. Ancak benim anne babam yerine Minseok'un ailesi gelmişti beni desteklemeye, ellerinde buket buket çiçekle hem beni hem Baekhyun'u desteklemişlerdi. Jongdae'nin ise yalandan da olsa orada dikilen bir ailesi vardı. Şimdi düşününce mezuniyetten daha çok kızımın doğumunda ve iki hafta önce Kore'de olan düğünümüzde yanımızda olsunlar isterdim.

O düğün... Tam bir felaketti benim için. İstediğim hiçbir şey olmadığı için en son yemek yemeye çalışan Sehun ile kavgaya tutuşmuştum. Yemeklerden tatlılara, müzikten mekan süslemelerine... Hiçbir şey benim düşündüğüm gibi değildi ve mihraba yürüyene kadar sinirimin bozukluğundan ağlamıştım. Otel Sehun'un oteliydi ama biz oranın sahibi olmamıza rağmen bu kadar aksaklık yaşadıysak orada düğün yapabilmek için eşek yüküyle para ödeyen insanlar da bunları yaşıyor ve ödenen tüm paraya rağmen eğer aldıkları muamele buysa sıkıntı büyüktü. O yüzden ben her ağlamaya başlayışımda Sehun biraz daha sinirlenmişti. Yine de yıllarca konuşulacak ve örnek gösterilecek bir düğündü ama benim istediğim düğün değildi. O yüzden Sehun moralimi biraz da olsun toparlayabilmek için Fransa'daki düğüne gelecek olan arkadaşlarımızın bir kısmını toparlayıp iki hafta önceden tatil için Nice'e gitmemiz fikrini sunmuştu. Reddedilecek bir teklif değildi.

Nice'deki evimiz üç katlı, kendine ait bir sahili, büyük bir havuzu ve daha birçok imkanı olan bir taş evdi. Bu eve aşıktım. Gerçekten aşıktım, içi bembeyaz döşenmişti ve sabah aldığı rüzgar sayesinde tül perdeler uçuşuyor, insanın içini ferahlatıyordu. Sehun'a defalarca kez buraya taşınmamız gerektiğini söylesem bile bu pek realist bir hayal değildi. Anca emekli olduktan sonra, yani Hei şirketin başına geçebilecek kadar büyüdüğünde gerçekleşebilirdi ve ben kızımı bırakıp da bambaşka bir ülkeye taşınabileceğimi hiç düşünmüyordum. Yine de şu an burada hep birlikte tatil yapabilmek çok hoştu. İki haftadır buradaydık ve gerçekten delicesine eğlenip dinlenmiştik.

İlk tatilim yıllar önce, üniversite üçüncü sınıftayken Baekhyun'un zoruyla gittiğimiz Jeju tatiliydi. Sadece dört gün kalabilmiştik hatta dört günün parasını bile zor ayarlamıştık. Yine de o kadar çok eğlenmiştik ki ileride yapacağımız daha lüks tatilleri konuşup durmuştuk. Şimdi hayalini kurduğumuz her şeyi fazlasıyla yaşıyorduk. Dün gece Sehun Hei'yi İseul'de Jieun'u alıp odalara çıktıklarında üçümüz tek kalmış ve o tatili anmıştık.

Tatilimiz benim için öbürleri kadar huzurlu geçmiyordu. Tamam, kesinlikle bir sıkıntı vardı ve ben bunu yarın ikindin güneşinde kocam olacak adamdan bile gizliyordum. Sıkıntı olduğunu düşündüğüm şey gerçekten sıkıntı mıydı emin değildim. Düğünün olduğu gün sinirlerimin olması gerekenden çok daha üst seviyede olduğunu ve duygularımı kontrol edemediğimi fark etmiştim ama bu normaldi. Ortada bir düğün vardı, benim için bok gibi bir düğündü, ve ben bu düğünün başrolüydüm. O yüzden takmamak için uğraştım. Takmamam gerekiyordu. Sonra Nice'e tatil için geldiğimizde vücudumda birkaç şişlik fark ettim, alyansımı bile zoru zoruna takıyordum, suçu yolculuğa attım. Hafiften mide bulantıları hissettiğimde bile olumlu düşünmeye çalıştım, hava değişimi suçlu olabilirdi. Sonra tıpkı Hei'de olduğu gibi damağımda hissettiğim o demirsi tat beni korkutsa bile onu da savuşturdum kafamdan. Ancak beni ağlatan o karın ağrılarımı hissettiğimde tamam dedim, olmuştu. Yine de olmamasını umarak sabah güneşi odamızı yeni yeni aydınlatıp uyuyan sevgilim ve dünyalar güzeli kızımın yüzünü daha net görmemi sağladığında gece boyu uyumamış olmama rağmen sessizce hazırlanıp çıktım odadan.

fly me to the moon | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin