final; everything i want in life is right here,in my arms

560 55 46
                                    

süpriz

Sehun'dan ayrı geçen ve birlikte olduğum iki hamilelik sebebiyle artık rahatça söyleyebilirim ki, onun yanında olmak bambaşka bir konfor. Ve çocukları ona daha karnımdayken bile bayılıyorlar. Hei evimize, babasının yanına döndüğümüzde bana eziyet etmeyi bırakmıştı ve bu bebek ise baştan beri oldukça sakindi, ben bunu Sehun'un hemen yanı başında olmamıza bağlıyordum. İlk trimester bitişi mide bulantım ve karın ağrılarım son bulmuş, iştahım açılmıştı. Hareketleri ablasınınki gibi ağlatan cinsten değil, beni mutluluktan ağlatacak yumuşaklıktaydı. İlk üç ay sadece Sehun'un pişirdiklerini yiyebildim, başka hiçbir şeyi almıyordu midem. Bu yüzden balayımız zehir olmuştu. Eve döndüğümüzde ise Sehun işte yemem için bir şeyler hazırlamıştı. Evlenmek için mükemmel olan o adamla evlenmiştim resmen, hem benimle, hem karnımdaki bebekle hem de kızımızla ilgileniyor, bu sırada işleri aksatmıyordu.

Yardımları sayesinde bu süreç daha çok pürüzsüz geçiyordu. Hei'nin sorumluluğunu üstlenmişti, kolay bir hamilelik değildi sadece Hei ile karşılaştırınca kolay geliyordu. O yüzden Hei'nin uykularını devralınca hayır diyemedim buna. Eve iki tane dadı almıştık. Birisi Hei ile ilgileniyor, öbürü şimdilik bana yardım ediyordu. Birkaç hafta sonra bebeğimizi kucağımıza aldığımızda onun bakımında yardımcı olacaktı. Sehun ile aylar önce, henüz iki numaralı bebeği yapmadan konuştuğumuz gibi öğlene kadar dadılarla evde o kalıyordu ve öğleden sonra, işten geldiğimde de ben. Sehun eve gelmeden bir saat kadar önce de gidiyorlardı. Henüz tam anlamıyla güvendiğim söylenemezdi, o yüzden ben tamamen güvenene kadar bu düzenle ilerleyecektik. 

Dönemin son dersinden çıkıp odama gittim, eşyalarımı toplayıp kızıma ve bugün kendine izin veren sevgilime kavuşmak istiyordum bir an önce. Bu hamileliğimde karnım öncekine göre çok daha hızlı büyümüştü. İki hamilelik arasındaki süre kısa olduğu için demişti Jaebum. O yüzden dördüncü aydan itibaren herkes anlamıştı hamile olduğumu. Şimdilerde otuz dokuz haftalık ve devasa olan karnıma koydum elimi. Baştaki gibi değildim. Hareketlerini hissetmek, kalp seslerini duymak her sorunumu eritmişti. Olanla ölene çare yoktu, kabullenmiştim ve günün çoğunda onunla sohbet ediyordum. 

"Hadi babayla ablaya gidelim." dedim ince ceketimi giyerken. Hei henüz ne olduğunu anlayamayacak kadar küçüktü ama sanki içten içe olacakları biliyormuş gibi şiş karnıma kötü kötü bakıyor, bazen minik elleriyle canımı acıtmadan vuruyordu. Sehun bu hallerine gülüyor ve hissediyor diyordu. Kızım tam on üç aylıktı, artık emekliyor, koca evin içinde kayboluyor ve bana krizler geçirtiyordu. Hala bana düşkünlüğü hat safhadaydı. Ben hem yoğun tempo hem de vücudumun iki kişilik çalışması sebebiyle geceleri yorgunluktan bayıldığım için onu uyutamıyordum. Bazı geceler sorun çıkarmasa bile çoğu zaman yanıma gelmeden uyumuyordu. Uykudan bayılacak gibi olsa bile Sehun'un kucağında kıyametleri kopararak ağlıyor, Carl'ın kendisine kötü kötü bakmasını sağlıyordu. Ne zaman babası yanıma getirir ve göğsüme sokulursa o zaman uyuyordu işte. 

Bebeğim cevap verir gibi kımıldadığında gülümseyerek karnımı okşadım ve çıktım odadamdan. Ben otoparka yürürken beni gören yüzler selam veriyor, benden de aynı karşılığı alıyorlardı.  Bazıları gülümseyerek göbeğime bakıyorlardı. Herkesle selamlaşarak dışarıya çıkıp arabaya bakındım. Sehun araba sürmemden korktuğu için beni işe şoförle gönderiyor ve eve de aynı şekilde gelmemi sağlıyordu. Ancak bugün beni almaya gelen şoför değil sevgilim ve kucağında emziğini emip etrafa şaşkınca bakan bebeğimdi. Havalara uçacakmış gibi hissettim o an. Koşar adımlarla onlara yürürken Sehun hızlı yürüdüğüm için kızgınca bakıyordu bana.

"Aşklarım!" diyerek attım kendimi kollarına. Kızımızı tutmayan kolu belime sarıldı, ilk Hei'yi öptüm. Beni gördüğü için oldukça mutluydu. Sonra da sevgilimin boynuna sardım kolumu, dudaklarımızı etkileyici bir öpüş ile birleştirdi. Sadece birkaç saatte özlemiştim bu sıcaklığı. "Neden koşuyorsun?" dedi geri çekildiğinde, kızıyordu bana ama gerçekten katlanamıyordum böyle yapmasına. "Bir şeycik olmaz." dedim yine de sakinliğimi korumaya çalışarak. 

fly me to the moon | sekaiWhere stories live. Discover now