nineteen; he's not coming home

694 78 71
                                    

bolumleri niye oylamiyosunuz arkadaslar guzel degilsem guzellesirim komik degilsem komiklesirim. lutfen oylayin aglaya aglaya 5k bolum yazdim size.

Hastaneden beklemek dünyanın en stresli şeyleri listesinin yıldızlı elamanıydı. En azından benim için. Jongdae için de öyle duruyordu. İseul'ü beklerken hepimiz stresten tırnaklarımızı yiyorduk. Apar topar girdiği riskli ameliyat bizi daha da endişlendiriyordu. Ancak birden girdiği bu ameliyatın sebebini tam olarak açıklayabilmek için zamanı biraz geriye sarmam gerekiyordu.

Aynı günün sabahında İseul ile klasik sabah konuşmamızı yapıyorduk. Her sabah hepimizi tek tek arıyor ve iyi olduğuna bizi ikna edip telefonu öyle kapatıyordu. Her sabah olduğu gibi bu sabah da onun aramasıyla uyanmıştım. Rutin konuşmamızı yapmış, ikisinin de iyi olduğuna ikna olduktan sonra aramayı sonlandırmıştım. Telefonu komodinin üstüne bırakıp yatakta gerindim. Bu sabah yatakta tektim, bazı sabahlar benden önce uyanmasına rağmen ben uyanana kadar yataktan çıkmıyor, çıkıyorsa bile işini halledip hemen geri dönüyordu. Bugün açıkça o günlerden birinde değildik, on beş dakika önce uyanmama rağmen hala gelmemişti. Ben de boşverip ipek çarşafı çıplak vücuduma sardım. Uyanır uyanmaz yataktan çıkmaya alışık vücudum için böyle boş yatmak ilk başta çok zor gelse de artık alışmıştım. Şimdi de eski düzenime dönmek korkutuyordu beni.

"Günaydın." örtünün ucunu kaldırıp yanımı pat patladım. "Gel de aydır günü." gözlerini devirdi ama yine de kapıyı ardından kapatıp yanıma geldi. "Niye beni tek bıraktın?" başını boynuma koymuş, yatakta yan bir şekilde yatıyordu. "Seungwan ile akşam yarım kalan toplantıyı tamamlıyordum."

"Benle hiç ilgilenmiyorsun." sitem ettiğimde başını boynumdan kaldırdı. "Şunu söylerken utanman lazım Jongin. Gece senin yüzünden toplantıyı yarım bırakıp beş kişiyi evden gönderdim apar topar." dün saatler süren bir toplantısı olmuştu. İlk başta problem yoktu, kedilerle vakit geçirdim, sonra köpeklerle vakit geçirdim, sonra kitap okudum, film izledim, yemek hazırladım bir de üstüne tatlı yedim. Ama sonunda artık dayanamadım ve bir keresinde istediğini söylediği türden bir fotoğraf göndermek zorunda kaldım. Çok değil üç dakika kadar sonra Sehun odadan içeriye girdi ve girdiği gibi de üstündeki gömleği bir kenara fırlatıp yanıma geldi. "Yeterince ilgilenememişsin demek ki." dedim numaracı bir tavırla.

"İçinden çıktığım an uyudun sevgilim."

"Çok sıkıldığım için uyudum." toplantıdan çıktığından beri bariz bir şekilde durgundu. Onu üzen bir şey vardı. Defalarca kez sormama rağmen ne olduğunu söylememişti. Dün burada olan Seungwan, Junmyeon ve Chanyeol'ün de söylemeyeceği kesindi. O yüzden ne olduğunu söylemesini istemek yerine moralini düzeltmeye çalışmak daha mantıklı gelmişti.

"Çok sıkıldığın için uyudun demek!" tüm arsızlığımla karnımda duran elini çarşafın içine soktum. "Bence dün geceyi telafi etmelisin." bunca şaklabanlığıma rağmen hala moralinin düzelmemesi daha çok üzüyordu beni. Parmakları usul usul gezdi kasıklarımda. "Telafisini başka yerde yapacağım kalk hazırlan hadi." birden elini çekip kalktığında boşluğa düşmüş gibi hissettim. "Nereye?"

"Yixing stüdyonun anahtarını getirdi." dedi cebindeki anahtarı çıkarıp göstererek. "Harika!" hızlı bir şekilde doğrulduğumda gece zorlanmış olan belim ve kalçalarıma kalkışımla orantılı bir hızla kramp girdi ve gerisin geriye yatmak zorunda kaldım. "İyi misin?" yanıma gelip hemen elini belime koydu. "Senin yüzünden." dedim tüm mızıkçılığımla. "Günaydın öpücüğü vermediğin için." durgun ifadesi kısa bir süreliğine gitti ve yerine daha neşeli bir Sehun geldi. Boştaki eli siyah saçlarımı yüzümden çekerken diğer eli belim ve kalçamın arasında gezinip duruyordu. "Gerçekten beni çok ihmal ediyorsun Sehun, inanamıyorum yani günaydın öpücüğü vermemek ne demek? Benim bu ilişkiyi gözden geçir..." cümlenin devamı ağzının içinde boğuklaştı. Sabahları paylaştığımız öpücükler genelde daha sakin ve keyifli olurdu ancak bugün daha hırsla öpüyorduk birbirmizi. Dilimi ağzımın içinden kendi ağzına çektiğinde izin verdim ona. İlk başta ona itaat etmemek için çok uğraşmama rağmen bunu yaptığımda daha fazla zevk aldığımızı fark etmiştim. Yine de inatlaşmam da Sehun'un hoşuna gittiği için bazı zamanlar üstünlük yarışı yapıyorduk.

fly me to the moon | sekaiWhere stories live. Discover now