Bölüm 30

63.4K 4.3K 2.2K
                                    


Zil çaldığında oturduğum koltuktan fırlayıp kapıya koştuğumda annem de açmak için mutfaktan çıkmıştı ki "Ben açarım!" diye bağırdım. Ayağım halının katlanmış tarafına takılınca az kalsın düşecektim ama kendimi zor tuttum. Annem kaşlarını çatarak anlamsız bakışlar atarken hışımla kapıyı açtım. Anıl bir bana bir de arkamdaki anneme baktı.

"Hoş geldin!" diye bağırıp kolundan tuttuğum gibi içeri soktum Anıl'ı.

"Sümer ne oluyor?" diye sordu annem.

Kapıyı kapatıp ona döndüm. "Ders çalışacağız Anılla. Yarın sınav var."

Annem şüpheyle süzdü bizi. "Yanında ne çanta var ne bir şey. Kimi Kandırıyorsun?" Kadın akıllıydı.

Anılla birbirimize baktık. "Yani anne Anıl'ı biliyorsun okulun birincisi. Çocuğun deftere kaleme ihtiyacı mı var aklına yazıyor her şeyi." dedim saçmalayarak. "Öyle değil mi?"

Yanımdaki Anıl'ı dürttüm sertçe.

"Öyle Fatoş abla. Tez çözeceğiz. Sümerde var diye getirmeyeyim dedim." dedi Anıl.

"Sümer en son beşinci sınıfta test kitabı almıştı o da hala sayfaları tertemiz bir şekilde dolabında duruyor." dedi annem.

"Furkana vereceğim onu. Bekletiyorum." dedim ne diyeceğimi bilemez halde.

Annem yememişti ama bir bahaneye ihtiyaç vardı. Yoksa akşamın bu saatinde Anılın apar topar bizde olmasını sorgulayacaktı.

"Müfredat değişti. Sen onu çocuğa versen bir yararın dahi olmaz." dedi annem.

"Furkanın beyni geriden geldiği için onun için sıkıntı olmaz anne merak etme. Of hadi bizi tutma acil derse başlamamız lazım." dedim ve Anıl'ı kolundan tuttuğum gibi odaya çekiştirdim. İçeriye soktuktan sonra kapıyı kapattım.

"Oğlum ne oluyor lan? Ne diye aceleyle çağırdın beni?" diye sordu Anıl kaşlarını çatarak.

Yutkundum. Ayakta öylece dururken avuç içlerimi pantolonumun üst kısmına sürttüm stresle.

Anıl bir süre yüzüme baktı ve sessiz kalmama karşı birkaç adım attı bana doğru."Sümer ne olduğunu söyleyecek misin?"

"Çetin..." dedim bir anda. Tek kaşını kaldırdı devamını duymak istercesine. "Beni öptü."

"Ne?!" Anıl şaşkınlıkla sordu.

Kafamı salladım. "Hem de dudağımdan." dedim.

Çatık kaşları gevşedi Anıl'ın. Birkaç saniye duraksadı. "Sen ne yaptın?"

"Hiçbir şey." dedim.

"Seni öptü ve sen öylece bekledin mi?" diye sordu. Kafamı salladım.

Gözlerini devirdi. "Kanka sen niye böylesin?"

Ofladım. "Sadece bu değil." dedim dudağımı kemirerek.

"Dahası da mı var?"

Kafamı salladım. "Çıkma teklifi etti bana."

"Çıkma teklifi hâlâ kaldı mı lan?"

Tip tip baktım. "Sence şu an konu bu mu?" dedim.

"Tamam pardon." dedi toparlayarak. "Ee sen ne dedin?"

"Bir şey demedim. Düşüneceğimi söyledim. Aslında bugün cevap vermem lazımdı ama ben sana danışmak istedim cevabımı vermeden önce." dedim.

Her zaman her konuda yakın arkadaşa danışmak lazımdı bence. Enis ve Şükrüye açıkçası şimdilik söylemek istemiyordum. Sanki söylesem benimle dalga geçeceklermiş gibi hissediyorum. Ama Anıl öyle değildi. Anlardı beni bence. O yüzde akıl danışacak tek mantıklı arkadaşım oydu.

OĞLANCI | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin