Bölüm 49

37.1K 2.5K 1.1K
                                    

Puflayarak önümdeki test kitabına ne ara karalamaya başladığımı anlamadığım çizimime baktım. Sanırım tüm sene boyunca sadece paragraf çözmüş olmakla sınava hazırlanılmıyordu. Şunun şurasında sınava bir hafta kalmışken hala ne meslek olacağıma karar vermemek tuhaftı ama zaten çok bir seçeneğim olduğu söylenemezdi.

Sırf çalışma ortamı olsun diye belediyenin kütüphanesine gelmiştik. Tabii sınava bir hafta kaldığı için her yer tıklım tıklım dolmuştu, bu yüzden bize yer kalmamıştı. Biz de mecburen boş bir çardakta oturmuş ders çalışıyorduk.

Şükrü Antremanlarla Matematik 1 kitabındaki işlem önceliği sorularını çözerken kendini Einstein hissediyor olmalıydı ki her çözdükten sonra 'ulan aslında ne zekiymişim de çalışmıyormuşum' diyerek fosforlu kalemiyle tik işareti atıyordu sorunun üzerine.

Enis ise kulaklıklarını takmış elinde abisinden kalma 2013 senesine ait üniversite sınavı çıkmış soruları çözmeye çalışıyordu.

"Heyt be. Bu da doğru." diyerek böbürlenerek diğer sayfaya geçen Şükrüye gözlerimi devirdim.

"Kanka yalnız o kitap senin gibilerin temel atmak için 1 sene önceden başlaması gereken bir kitap. 1 hafta önceden değil." dedim.

Kafasını kaldırıp bana baktı. "Ben temelime kaçak kat çıkıyorum aga sana ne." deyip beni tınnamadan önüne döndü.

"Babanın senin temeline attığı kaçak kat gibi mi?" diye lafı yapıştırdığımda bana dik dik baktı.

"Sümer ayıp ediyorsun kardeşim. Burada senin sevgilin yüzünden aşk acımı çekerken ders çalışmaya çalışıyorum. İnsana bir saygı ya." desi hayıflanarak.

"Benim sevgilimin ne suçu var ya?" diye korumaya geçtim hemen kemalim yapmaz mesude misali.

"Kuzenini bana ayarlamadı. Daha ne olsun?"

"Oğlum kız istememiş işte. Çetin ne yapsın. Zaten benim zorumla gidip sordu kıza, yoksa gavat mıyım ben amına koyayım diyerek başımın etini yedi kırk saat. Bilmiyormuşsun gibi davranma." dedim.

Şükrü'nün Çetin'in kuzeni olan Lidyaya karşı hissettiği platonik aşkı yüzünden bir ara hepimiz seferber olup kızla arasını yapmaya çalışmıştık ama kız istememişti. İlişki insanı olmadığını ve okul bitince yurt dışına yerleşme gibi bir planı olduğundan hayatına kimseyi almak istemediğini söylediğinde Şükrü belli etmese de çok üzülmüştü. Gizli gizli ağlarken yakalamıştım onu tuvalette. Bu yüzden Çetin'i zorlamıştım aralarını yapması için ama olmamıştı işte.

Üzerinden birkaç hafta geçmişti. Neyse ki bu süreçte biraz da olsa unutmuştu Şükrü. Tabii ara ara aklına geliyordu ama olacaktı o kadar.

"Allahım nedir benim bu mezapotamyalılardan çektiğim? Biri en yakın agam diğeri platoniğim. İkisi de üzüyor beni." diye yakındı Şükrü. Gözlerimi devirdim.

"Lidya mezapotamya uygarlığı değildir." diye araya girdi Anıl. Uzunca süredir kafasını kaldırmadığı telefondan kafasını bunun için kaldırmasına birkaç saniye tip tip baktım. 

Şükrü bu sefer Anıl'a döndü.

"Anıl bu bilgini Kim Milyoner Olmak İster'e katıldığım zaman telefon jokerime saklasaydın keşke." dedi Şükrü iğneleyici bir şekilde. "Ben ne diyorum bu neyin peşinde."

"Yanlış bir bilgiyi düzeltiyorum." dedi Anıl düz bir sesle.

"Ya Anıl bence sen konuşmamalısın dostum. Bence, fikrimce, kanımca, zannımca, şahsimce konuşmamalısın." dedi Şükrü.

OĞLANCI | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin