BEKLENMEDİK

140 15 5
                                    

Yüreğin gördüğünü gözler nasıl görmezden gelebilir ki?

Onunla gerekmedikçe muhatab olmazken bunu neredeyse iki haftadır devam ettirebilmiştim. Bu konuda kendimi takdir ediyordum çünkü onunla yan yana gelip de konuşmamak imkansızdı. Ortak bir konumuz olsa bile olmayan bir insan da onunla konuşurdu. Farklı bir aurası vardı. Kimse de olmayan bir çekiciliğe sahipti. İnsan elinde olmadan ona kapılıyordu. Şeytan tüyüne sahip bir insan diyebilirdim. Odayı kaplayan soğuk rüzgarla çiçek desenli çorabımı incelemeye bir son verip pencereye kapatmak için ayağa kalktım.

"Kimse yok mu?"

Duyduğum telaşlı ve boğuk bir sesle pencereden dışarı baksam da kimseyi görememiştim. Ses tanıdık geliyordu. Büyük ihtimalle Zeyd'in arkadaşlarından biri olmalıydı. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda rüzgar ürpermeme sebep olmuştu. Etrafa bakarken tepeye ulaşan geniş yolun bitiminde iki büklüm duran fark ettiğimde kaşlarım çatıldı.Yaralı olabilir miydi? Belki de tehlikeli biriydi. Ne yapacağımı bilmez halde adama bakmaya devam ettim. Kıyafetleri oldukça kirli duruyordu. Sol eli sağ tarafını sıkıca kavramış gibiydi.

Adam başını kaldırdığında nefesim kesildi. Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Kıyafetini kavrayan parmakları yanına düştüğünde dudakların dan süzülen kana gözyaşım eşlik etti.
Mavi irisleri beni görmeyi beklemiyordu tıpkı benim onu görmeyi beklemediğim gibi.

"Dean."

Sesim fısıltıyla çıktığında yutkundum. Son nefesime kadar minnet duyacağım adam. Çelişkilerle dolu Nur acıyla çırpındı.

Koşar adımlarla yanına ulaştığımda dizleri üzerine çökmüştü. Sırtında ki ceketi dikkatlice çıkarıp yarasına bastırdım. Titreyen bedenimi dizginlemeye çalıştım. Yardım isteyeceğim tek kişi vardı.

"Zeyd."

Tepeyi inleten sesime karşılık hemen cevap beklemiyordum. Umarım her neredeyse beni duymuştum. Zorlukla başını kaldırıp yüzüme baktığında hasret giderir gibiydi. Çelişkilerle dolu Nur bu bakışa karşılık verirken yüreğime ihanet etmekten korkarak bakışlarımı çektim.

"Nur."

Ne diyeceğimi bilmez halde konuştum.

"Yorma kendini."

"Bu bir rüya değ- değil mi?"

Zorla telaffuz ettiği sözler üzerine başımı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır değil."

Dudakları yukarı kıvrılmayı başaramazken gözleri kapandı.

"Dean.... Komutan Dean."

Kesik bir nefes aldım.

"Lütfen ölmeyin. Lütfen ölme."

Sana karşı olan minnet borcumu ödemeden lütfen ölme. Eğer ölürse ona karşı olan borcumu asla ödeyemezdim.
                                           ....

FİZÂNİWhere stories live. Discover now