KIŞ ÇİÇEĞİ

137 7 29
                                    





Dua'nın evinde ki son yerleştirmeleri yapıp Kalender amcanın evine gitmiştik. Ahsa ise Şems'in hasta olmasıyla Zarah'a gitmek zorunda kalmıştı. Hafif bir yorgunlukla sedire oturduğum da Dua hazırlamış olduğu bitki çayı ile yanımda yerini almıştı.

"Çok teşekkür ederim Nur. Sende olmasaydın bu kadar çabuk bitiremezdim. Aslında Ubeyd ile yerleştirecektik ama nasip olmadı."

Sabahtan beri bu kaçıncı teşekkürüydü sayamamıştım. Kendini mahcup hissediyordu fakat o teşekkür ettikçe ben kendimi mahcup hissediyordum.

"Teşekküre bile gerek yok Dua. Her zaman olduğu gibi mutluluğa adım atarken de birbirimize destek olacağız."

"Ben sana destek olamamıştım bunun suçluluğunu hâlâ hissediyorum. Biliyorsun..."

"Dua tüm bunlar geride kaldı. Alya'nın suçlu olduğunu bilseydin o şekilde düşünmezdin. O zamanlar nasıl davranmam gerekiyorsa öyle davrandın."

Buruk bir gülümseme yüzüne yayıldığın da çayımdan bir yudum aldım. Çayın tadında ki aroma ve koku gittiği günden beri aklımın bir köşesinde daima var olan adamı hatırlatmıştı. Üç gün demişti fakat o gideli neredeyse iki hafta olacaktı. Ona bir şey olacağı gerçeği daha dördüncü günde başlamıştı. Onu çok özlemidiğimi her aklıma düştüğünde yüreğime işleyen hüzünle anlayabiliyordum. Artık duygularımın gerçekliğini inkar etmek beni yoruyordu ve ben inkar etmeyi bırakalı çok olmuştu.

"Ubeyd'den haber alabildin mi?"

Ubeyd gideli daha üç gün olmuştu.

"Gittiği günün akşamı İlbars ile iyi olduğuna dair haber göndermişti sonra hiç haber alamadım..... Sen Zeyd'den hiç haber alamadın değil mi?"

Başımla onu onayladım. Elini elimin üzerine koyup takdir edici bir gülümseme ile konuştu.

"Biliyorsun onun sorumluluğu diğerlerinden daha fazla. Sen hepimizden daha çok sabredip daha çok sevap kazanıyorsun."

Hüzünle tebessüm ettim. Beni yok sayan, görmezden gelen, varlığımı kabullenmek istemeyen bir adam için tüm bunlar değer miydi? Değerdi. Onun bir bakışı için her şey değerdi.

...

Çizim yaptığı oda hariç bütün odaları temizlemiş olduğuma hâlâ inanamıyordum. İki gün peş peşe Dua'ya yardım edip sonra hemen peşinden bir günde kendi evimi temizlemem hiç normal değildi. Yorgunluktan bitap düşmeme az kalmıştı. Geceleri uyumakta zorlandığım için gün içinde kendimi fazlasıyla yormaktan başka çarem yokmuş gibi hissediyordum. Koltuğa doğru uzanıp gözlerimi kapadım. Taziyenin bu kadar uzun sürmesinin bir sebebi olmalıydı. Koca iki hafta sürecek de değildi.

Hızla çalınan kapıyla nasıl uyandığımı bile hatırlayamıyordum. O gelmiş olabilir miydi? Genellikle kapıyı çalmadan eve girerdi. Çaldığında ise nazik çalardı. Yine de içimi kaplayan heyecanla tebessüm ederek kapıyı açtım. Ahsa'yı görmeyi beklemiyordum ve hemen arkasından da Dua'yı. İkisininde yüzünde ki endişe tebessümüme son vermişti. Bakışlarım birkaç kez görmüş olduğum Zeyd'in arabasını buldu.
Endişeyle yutkundum. Ona bir şey olmuş olacağı fikri bile beni kahrediyordu. İkisininde konuşmaya niyetleri yoktu.

"Ahsa ne oldu?"

Ahsa sonunda dudaklarını aralamayı başarırken Behnan ve Ferzah'ın kendi imkanlarıyla yapmış oldukları sedyeyi gördüğümde kalbime işleyen acıyla nefes alamadım. İsmi dudaklarımdan acı bir haykırışla döküldü.

FİZÂNİWhere stories live. Discover now