LİSA

208 24 0
                                    

Dünya eşsiz güzellikte ki kalplerle, kirlenmiş zalim kalpleri bir an da nasıl barındırıyordu. Belkide dünyayı zaman zaman yaşanılır kılan güzel kalpli insanlardı. Onların varlığı dünyayı var ediyordu. İnsan bedeninin yurt edindiği bu dünyayı, ruhu gibi  misafir olduğunun bilincinde olsa bu kadar zalim ve umursamaz olabilir miydi? Zaten herşey var oluş nedenimizi unutmakla başlamamış mıydı? Biz değil miyiz ki ölmeyi kendimize haram kılmış gibi yaşayanlar.

Feracemi giyinip alt kata indiğimde sobanın yakılmış olduğunu fark ederken onun gelmiş olduğunu da anlamıştım. Sormak istediğim soru sebebiyle ürkek bakışlarım etrafta gezindi. Sert çehresine hakim olan hafif bir tebessümle mutfaktan çıkmıştı. Beni gördüğünde yukarı kıvrılmış olan dudakları ince bir çizgi halini aldı. Zemheri bakışları her zaman olduğu gibi bedenimin buz misali kaskatı kesilmesine sebep oluyordu.

"Yemek yedin mi?"

Sert sesinin aksine yumuşak bir sesle "Evet "dedim.

Tekli koltuğa oturduğunda hâlâ ayakta bekleyip ona bakmamı anlam verememiş olacak ki dikkatle yüzüme baktı.

"Bir şey mi hatırladın?"

"Hatırlamam mı gerekiyor."

"Evet, zaman kaybetmeyi sevmem."

Bıkkınlıkla nefes alırken dört gündür tekrarladığı sorundan bunalmıştım. Dört gündür aynı diyalogları tekrarlıyorduk.

"Bakın Zeyd bey birini arıyorsunuz, benim olduğumu sanıyorsunuz ama o aradığınız, sandığınız kişi ben değilim. Hafızam gayet yerinde herşeyi net hatırlıyorum. Günlerdir aynı soruyu sormaktan bıkmadınız mı? Ben aynı cevabı vermekten bıktım."

Tek kaşı havalandığında dudaklarını araladı.

"Zeyd bey mi?"dedi. "Aramızda resmiyet yok demiştim."

Diğer söylediklerimi tiye bile almamıştı.

"Ne sormak istiyorsan sor artık!"

Duygularımı ve hissettiklerimi fazla mı belli ediyordum. Umarım kokusunu almamak için nefesimi tuttuğumu anlamazdı.

"Ailem ile görüşebilir miyim? Ahsa'nın evinin orada şebeke yoktu."

Olmasını umuyordum.

"İletişim sağlayan her şeyi yok ettiler."

Kendi kendime defalarca dile getirdiğim sözü tekrar dile getirdim.

"Ne kadar aşağılık insanlar."

"Nasıl biri olduğunu bilmen güzel."

Yerde ki bakışlarım onu bulduğunda yüzümün aldığı ifadenin hiç hoş olmadığının farkındaydım.

"Beni suçladığınız yetmiyormuş gibi birde onlar gibi aşağılık zalim bir insan olduğumu söyleyemez siniz! Bu kadarına da izin vermem!"

Bu çıkışımı beklemiyor gibiydi. Sert yüz hatları sahte bir yumuşaklık ile tekrar eski haline geri döndü.

"O zaman onlardan olmadığını ispatla!"

Öfkeliydi.
Daha önce bu denli öfke saçan gözler ve öfkeli olmasına rağmen sakin duran 
birini görmemiştim.

"Buraya gelme amacın ne?"

FİZÂNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin