MÂZİ

150 11 12
                                    

                       İtalya/Verona
                          10 yıl önce

"Dün fazlasıyla içtik bugün bu kadar yeter."

Omuz silkerek başını hafifçe çevirip arkadaşına bakmıştı. Boşvermişlik duygusu içine öyle bir işlemişti ki ne yaparsa yapsın sanki hiç geçmeyecekti. Artık hiç bir şeyin de önemi yoktu. Şimdiye kadar ölmeyi bu denli istememişti. Bakışlarını arkadaşından çekip rengarenk desenli duvara çevirdi.

Biricik anne babasının boşanmasını daha hazmedememişken annesinin söylemiş olduğu gerçeklerle yıkılmıştı.

"Biz senin gerçek ailen değiliz, üzgünüm Andrea. Seni çok sevdiğimi ve her ne olursa olsun seveceğimi bilmeni isterim. En doğru olan babanın sana gerçekleri anlatması."

Tüm bu sözlerinden sonra kaskatı kesilmiş vücuduna sıkıca sarılmış sonra onu öylece bırakıp yeni ailesine gitmişti. Peki babası ne demişti.

"Tek istediğim kardeşimin emanetine sahip çıkmaktı. Bunu sana zamanı geldiğinde söyleyecektik. Seni kardeşinden ayırmak istemedim o zaman bu şekilde olması gerekiyordu."

Amcası yine konuşmaya devam etmiş sonrasında ne kadar çok soru sormuştu ama amcası sorularını cevaplamamak da kararlı gibiydi. Hiçbiri yetmezmiş gibi bir İtalyan değilde Akadistanlı olduğunu öğrenmişti.

"Andrea."

Ona hitap eden arkadaşını duymamıştı.
Orası iç karışıklığı olan bir ülkeydi üstelik müslümanlardı. Gerçekler şuan ki sahte hayatından o kadar uzaktı ki gerçeklerine adım atmak istese de ne kadar yok kat etmesi gerekiyordu? Gerçekleri yok olan bir insan nasıl hissediyorsa öyle hissediyordu.

"Lanet olsun! Lanet olsun!"

Elinde ki dolu bardağı yere fırlattığını yeni fark ederken ona engel olmak için harekete geçen arkadaşı geç kalmıştı. Barmenin tedirgin bakışları eşliğinde içeri giren korumalara kısa bir bakış atan Andrea cüzdanından çıkarmış olduğu yüklü miktarda ki parayı tezgaha koyup sert bir sesle konuştu.

"Şöyle onlara işlerine baksınlar!"

Tezgahta ki paralardan bakışları çeken barmen korumalara gitmeleri için eliyle işaret verdi.

Kalabalık olmayan daha sakin ve huzur verici yerlere ihtiyacı vardı. Omuzunda ki parmakların sahibine baktığında tedirgin bir o kadar da acır gözlerle kendine bakan arkadaşına hitaben konuştu.

"Gidelim mi?"
"Hiç söylemeyeceksin sandım."

Arkadaşının sözleriyle gülümsedi. İki gençte ayağa kalkıp çıkışa doğru ilerledi. Soğuk hava alevli bedenine iyi gelmişti. Neredeyse üç haftadır görmediği amcasını merak etmiyor değildi fakat öfkesi ve kırgınlığı bütün sâfi duygularına ağır basıyordu.

"Geçen gün gittiğimiz o sokaktan gitmeye ne dersin?"

Michelle neşeli sesiyle kendine gelirken başıyla onayladı.

"Çok iyi olur."

İhtiyacı olan şeydi kalabalıktan, insanların sorgulayıcı bakışlarından uzak bir sokakta yürümek. Herşeyden kaçmak istese bile kaçacağını çok iyi biliyordu kaçmış olduğu şey içindeyken ne kadar kalabilirdi ki?

Michelle, Andrea kaçamak bir bakış attığında söyleyip söylememek arasındaydı.

"Allessia sana ulaşamayınca beni aradı. Seni çok merak etmiş."

FİZÂNİWhere stories live. Discover now