ANSIZIN

522 29 9
                                    

12 Temmuz - İki gün önce

Bunaltıcı sıcağa rağmen ılık esen rüzgar biraz olsun ferahlamama sebep olurken birkaç yıl önce inşa edilmiş olan caminin bahçesinden çıkıp tarihi sokağa doğru ilerlemeye başladım.
Gideceğim yer üç sokak ötede olsa da taksiye binmeyi tercih etmememin sebebi her zaman hayalini kurduğum bu sokaklar da yürütebilmekti.
Ve bende yürüyerek gitmek için son derece bunaltıcı olan bu günü bulmuştum.

İki haftadır misafir olduğum bu ülkeye veda etmeme beş gün kalmıştı.
Beş günün her birine ayrı bir plan yapmıştım. Bugün ki planım ise
1700' yıllar arasında yapılmış olan tarihi camiyi ziyaret etmek vardı.

Günün sıcak ve bunaltıcı geçmesi akşamın daha soğuk olacağının habercisiydi.

Sokakta yürürken her ne kadar kendimi yanlız hissedip tarihinin derinliklerinde kaybolsamda benim gibi bir çok yabancı ve yerli turist vardı.
Elimle yüzümü serinletme işlemine son verdiğimde camiye gelmiş olduğumu fark ettim.

Fotoğraflarda gördüğümden daha güzeldi. Bütün ihtişamı ve endamıyla
Hizam şehrinin sahibi benim diyordu.
Yüzümde oluşan huzur dolu tebessümle fotoğraf makinemi çıkarıp kartpostallık bir görüntü aldığım da çekmiş olduğum fotoğrafı odamın hangi köşesine asarsam daha güzel duracağını düşünüyordum.

Sırt çantamdan çıkardığım su şişesinden bir yudum alırken camiden içeri girdim. Dış görünümü gibi içide muhteşemdi ince elişçiliğiyle yapılmış olan çiniler,halılar gerçekten de muhteşem görünüyordu.
Peş peşe çektiğim fotoğrafların nasıl göründüğüne bakıp zaman kaybetmek yerine camiye doyasıya gezdim.

Şimdi sırada herkesin o çok övdüğü zaman tüneli vardı. Kardeşimin ve burada tanışıp ayak üstü sohbet ettiğim turistler kesinlikle gidip görmem gerektiğini söylemişlerdi.

Yorgun argın otelden içeri girdiğimde koşar adımlarla odama ilerledim.
Yürümekten ziyade bunaltıcı hava beni fazlasıyla yormuştu.
Uzun bir duşun ardından hazırladığım kahveyi ağır ağır yudumlarken bedenime vuran ürpermeyle yatağın üzerine koymuş olduğum hırkayı üzerime geçirdim.
Gecenin soğuğu kendini göstermeye başlamıştı.

Üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatına atılmadan önce uzun bir dinlenmeyi hakkettiğimi düşünerek tatil yapmak için burayı seçmiştim.
Tatil için herkesin görmezden geldiği bir yer benim bu ülkeyi görmezden gelmem olanaksızdı.
Çocukluğumdan beri gezip görmek istediğim aynı zamanda da herkesin görmezden geldiği için turistlik bakımından biraz sakindi.
Ülke de bazı iç karışıklıklar meydana gelsede pek bir önemi yoktu.
Çoğu insanın görüp gezdiği yerler değil de insanların görmediği yerler beni daha çok cezbederdi.

Çektiğim fotoğraflara bakarken telefonumun melodisiyle kendime geldim. Sehpanın üzerindeki telefonu elime aldığım da dudaklarıma hakim olan gülümsemeyle telefonu açtım.

"Efendim anneciğim"

Karmaşık seslerin arasından annemin telaşla "iyi misin kızım?"demesiyle ayağa kalktım.

"Ben iyiyim de anne asıl sen iyi misin?"

"Sen uçağa bindiğinde daha iyi olacağım"

"Uçak mı? Beş gün sonra babamın buraya geldiği zamanı mı kastediyorsun"

"Bu geceye bilet aldık"

FİZÂNİWhere stories live. Discover now