5.BÖLÜM

2.2K 130 37
                                    

5.BÖLÜM

''Hayatım, ne oluyor?'' dedi Emine.

''Utku hakikaten ne oluyor, kardeşim?'' Kenan ne karısını cevaplamış ne de benimle konuşmuştu. Yere düşürdüğü yelpazesini alıp doğrulurken ''Lan sen tekrar...'' dedi sonra.

O sırada ben de yerime geçmiştim çünkü Kenan benimle muhatap olmayacak gibiydi. Anlaşılan o beni gördüğüne sevinmemişti. Kendisi bilirdi ama darılmadan edemedim.

''Araba kullanıyorum.'' dedi Utku yine, Kenan'ın cümlesini tamamlamasına izin vermedi. ''Konuşuruz. Kapatıyorum.'' Dediğini anında gerçekleştirdi.

Utku görüntülü aramayı kapatınca Işıl da debelenmeyi bıraktı ve yerine oturdu. Işıl'ın kemerini bağlarken ''Kendimi bilerek göstermedim.'' dedim. ''Kusura bakma.''

''Sıkıntı yok.'' dedi dikiz aynasından bana bakıp. ''Dert etme böyle şeyleri.''

Araba kavisin üstünden geçerken nerede olduğumuzu merak ettim ve camdan dışarı baktım. Hastanenin kapalı otoparkına giriş yapıyorduk. Ne zaman gelmiştik ve Utku neden otoparka giriş yapıyordu? Bizi indirip yoluna devam edecekti zaten.

Otopark dolu değildi. Utku yine de biraz dolandı. Ardından gözüne kestirdiği bir park yerine arabayı sürdü. Erkekler boş yerler varken neden içeride tur atıyordu anlamıyordum; babam, abim, tanıdığım tüm erkekler öyleydi.

''Annem.'' dedi Işıl cama elini yaslayıp.

''Evet, anneye geldik.'' dedim onun kemerini çözüp; ardından kendiminkini çözdüm.

''Babam.'' Cama vurmaya başladı.

''Cama vurma. Baban yok. Baban iştedir.'' dedim Işıl'a ve arabanın kapısını açtım. Utku da omzunun üstünden bize bakıyordu.

Kemerini çıkarmamıştı. Tahmin ettiğim gibi bizimle gelmeyecekti. O halde neden arabasını park etmişti? Aklım karışmıştı.

Arabadan indiğimde açık havaya çıkmış gibi rahatlamıştım. ''Hadi gel.'' dedim Işıl'a elimi uzatıp.

''Güle güle amca.'' dedi koltuk başlıklarına tutunup yan yan çıkarak.

''Güle güle fıstığım.'' dedi Utku gülümseyip.

Işıl'ın elini tuttuktan sonra arabanın arka kapısını kapattım. Işıl elimi bırakıp gitmeye çalışıyordu. ''Sabırlı ol, Işıl.'' Ön kapının önüne birkaç adım atıp birazcık camına eğildim. ''Utku, bizi getirdiğin için teşekkür ederim. Zahmet oldu.''

''Ne zahmeti, rica ederim.'' Gülümseyip gidecekken ''Zehra.'' diye seslendi bana. ''Aslında ben seninle biraz konuşmak istiyorum.''

Kalbim hızlı atmaya başladı. Benimle ne konuşacaktı ki?

''Olur.'' dedim ona ama Işıl rahat durmuyordu. Keşke arkamda atlı varmış gibi arabadan inmeseydim.

''Teyze, babam gidecek.'' Parmağıyla bir yeri işaret etti.

''Işıl ne babası? Sen bugün beni çok yor- Hih!''

Ağzım ve gözlerim açık halde birkaç metre ötemizdeki tanıdık arabaya baktım. Ablamgilin arabasıydı bu. Utku'nun arabasıyla paralel haldeydi; ablam önde oturuyordu, Fırat Abi ise bagajının önündeydi.

''Ne oldu?'' dedi Utku ve baktığım yere baktı ama arabasının yanındaki arabadan dolayı göremezdi. Aracından inmesi lazımdı.

''Abin ablamı almaya gelmiş!'' diyerek durumu açıkladım.

''Öyle mi?'' deyip kornaya bastı Utku. Anında yere çöktüm. ''Abi!'' Camdan seslendi.

''Ne yaptın? Bizi görsünler mi?'' dedim kafamı yavaş yavaş cama doğru yani yukarı doğru çıkartırken. Gözlerime gelince durdum; bu bana suda sadece gözlerini çıkartarak yüzen bir timsah gibi hissettirdi.

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin