23.BÖLÜM

2.7K 145 42
                                    

Bölümün geleceği saati panomda duyurmuştum. Pusuda yatanlar oldu mu😄 Bundan sonra panoyu biraz kullanayım diyorum, ne dersiniz🤔

Attığınız her oy, yazarken tutulan boynuma masaj ve kuruyan gözlerime göz damlasıdır...

Keyifli okumalarrr☁️

~

~

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

23

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

23.BÖLÜM

Gecenin bir vakti Bulut Havayolları firmasının bünyesinde bulunan bir uçağın özel sınıf bölümünün cam kenarı koltuklarından birinde, uçağa yapılan kargo yüklemesini seyrediyordum. Bagajların uçaklara nasıl bindirildiğini hep merak etmiştim ama canlı canlı görebileceğime ihtimal vermezdim. Gerçi bugün sadece bununla da kalmayıp, bir uçak seferinde yolcu gözünün şahit olamayacağı pek çok şeyi görmüş ve yalnızca havacıların bulunabileceği mekanlarda bulunmuştum. Ve bu kural dışılığım tam olarak beş yıldızlı otelin önüne gelen siyah servis aracının beni ve mürettebatı almasıyla başlamıştı.

Utku'nun bavulumu bagaja koymasına izin versem de araca bindiğimde yanına oturmamış, tekli bir koltuğa geçmiştim. Fakat yan hizamdaki üçlü koltuğun koridor tarafına oturması pek de ayrı gayrı oturmuş gibi hissettirmemişti. Utku'nun yanına Sarp ile Serkay Bey, karşılarındaki üçlü ters koltuklarda ise Nergis, Feride Hanım ve Abuzer Bey yerini almıştı. Ve havaalanı yolculuğumuz, uçuş hakkında yüzeysel 1-2 kelamı saymayacak olursak sessiz sedasız geçmişti. Fakat gözlerin çıt çıkarmadan durduğunu söylemek yanlış olurdu. Tahmin ettiğim gibi Nergis, kabin ekibindekilere Utku ile benim geçmişimizin olduğunu söylemişti. Feride Hanım'ın bana ve Utku'ya kaçamak bakışları, Abuzer Bey'in imayla belli belirsiz yukarı kıvrılan dudak kenarlarını tırnakla kaşıyarak doğal bir görüntü verme çabası ayan beyan ortaya koymuştu bunu. Onlara çaktırmadan bakarken gözlerimiz kesişmişti ve sanırım ikisi de görüş alanımın dışında kalan Serkay Bey'in cam kenarı koltuğuna oturmadıkları için pişman olmuşlardı.

Ter basa basa bir şekilde Madrid Barajas Uluslararası Havaalanına vardığımızda, servis aracının korkuluk demirini tutarak dışarı çıkarken ürkekçe bakışlarımı havaalanında gezdirmiştim çünkü Utku'yla konuşmuyordum ve neyin nasıl yapılacağına dair danışacak biri lazımdı. En makul kaçan Feride Hanım'dı ama ben bir yandan hiç kimseye ihtiyaç duymadan başımın çaresine bakabildiğimi göstermek istiyordum. Bavullarımızı x-ray cihazına bırakıp el tipi ve kapı tipi metal dedektörlerden geçerken onların yaptıkları şeylerin aynısını yapsam yeterli diye düşünüyordum. X-Ray cihazından çıkan bavulumu almaya gittiğim sırada ise içimde yaşadığım sıkıntı son bulmuştu. Çünkü Utku kendi bavuluyla beraber benim bavulumu da indirip "Hadi." diyerek baş işaretiyle peşine takılmamı istemişti. Önce bir şaşırmıştım ve alnımı kırıştırmıştım. O ise tartışma yaşamamışız gibi bir elinde kendi bavulu bir elinde benim bavulumla, havaalanında ilerleyen mürettebatın ardında yürümeye koyulmuştu. Sonra yanında beni göremediğinden olsa gerek başını arkasına çevirmişti. Olduğum yerde kaldığımı görünce de bavulları bırakıp kendini yanıma getirmişti. Elimi tutup "Hadi." diye yinelediğinde ise şoka girmiş sayılırdım; bavulların yanına varasıya kadar açılmış gözlerle tutuştuğumuz ellerimize bakmıştım. Buna benim kadar şok olan diğer isimler ise havaalanını inceliyormuş gibi yapıp arkasına bakan Feride Hanım ve arkadaşının neler oldu sorusunu yanıtlamak için ara sıra başını hızla arkaya çevirip önüne dönen Nergis'ti.

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKWhere stories live. Discover now