12.BÖLÜM

1.7K 110 18
                                    

12.BÖLÜM

Berna'nın beni tek başıma yaylaya göndermesine, yanımda olmayışına inanamıyordum.

Hamit'in telefonlarını açmamasından yola çıkarak Hamit'in bana değil de kendisine kızgın olduğu kanısına varması büsbütün saçmalıktı. Hamit, Şengül Teyze'yle konuştuktan hemen sonra telefonunu -yüksek ihtimal kasten- kapatmasaydı, benim aramalarımı da açmamış olacaktı neticede. Şengül Teyzegile yemek götürdüğümdeki karşılaşmamızda da Hamit'in bana tek kelime etmemesi onun yaşadıklarının şokundan dolayı konuşmaya mecali olmamasındandı.

Evlilik teklifini Aylin'e söylediği için Hamit ona kızgın olabilirdi, evet, bunda ona katılıyordum. Ama benim sebep olduğum zararı onunkiyle kıyaslayacak olursak onunki benimkinin yanında çok sönük kalıyordu. Hal böyleyken ben Hamit'in karşısına çıkabilme cesareti gösteriyorsam o da göstermeliydi. Sanki birkaç saat önce odamda Hamit'i aramam için beni korkutucu bir gazla yüreklendiren o değildi.

Sıkmalarımızı yiyip karnımızı doyurduktan sonra durağa vardığımızda, babasının yanına uğramak istediğini söyleyerek planımızdan cayıp beni yalnız bırakmamalıydı. Babasını ne kadar özlediğini benim babamı görünce mi fark etmişti? Yarın gitse olmaz mıydı? Olmazdı çünkü yan çizmesinin babasına olan özlemi dışında elle tutulmayan nedenleri vardı.

Berna'ya öfkem, otobüs yolculuğum boyunca aklımı meşgul etmemiş gibi durakta Salih'i beklerken de beni alıkoyuyordu.

Dalıp gidişlerimin kesilmesi için havada soğukluk olmamasına rağmen yazlık ceketime sarındım ve durağın oturağından ayağa kalktım; hareketlenmek düşüncelere hapsolmanın önüne geçerdi.

Ayağımla kaldırıma çizdiğim hayali dairelere bakarken gözüm kombinime ilişti. Gece mavisi ceketimin altına kalın askılı beyaz bir bluz giymiştim. Bacaklarımda beli lastikli salaş beyaz pantolonum, ayaklarımda krem renkli sandaletim, omzumda hasırlı omuz çantam vardı. Güya Berna ile bir ceket alıp evden çıkacaktık ama bordo bluzumu ablam un edince ve karnım da aç olunca acele etmemiştik.

Korna sesiyle kafamı kaldırdım. Az ötede sinyal yakıp söndüren arabanın Salih'in arabası olduğunu seçebilmiştim. Geçen günkü gibi karısıyla beraber gelmişti.

Araba, durağın önünde durduğunda ilk sözüm ''Emrivaki yaptığım için çok özür dilerim.'' oldu.

Çat kapı ziyaretlerin ne bana yapılmasından ne de başkasına yapılmasından hoşlanmazdım ama şu anki durum beni mecbur bırakmıştı. Hamit'ten hak ettiğim sözleri en erkenden duymalıydım. Ertelenmesi bana işkenceydi.

Sedef, arabanın açık camına doğru eğilmiş bana sorun yok dercesine mimik takındı. Salih de elini sallayarak arkaya atlamamı söyledi.

''İkra'yı evde bırakmışsınız.'' dedim arabaya bindiğimde. Konuşarak kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.

Salih arabayı ilerlettiğinde Sedef ''Öğlen uykusunda. Uyanık olsaydı yine gelirdi. Araba ile gezmeyi pek sever.'' diyerek açıklama yaptı bana.

Anladım dercesine başımı salladım. Daha sonra hiçbirimiz konuşmadık ve sessiz sessiz yol aldık. O süreçte camdan yaylanın güzelliğini izliyordum. Fakat bu görsel şölen erken bitti çünkü kısa sürede yayla evlerinin bahçelerinin önüne varmıştık.

Durak ile evleri arasında araba ile gidilirse çok fazla mesafe yoktu ama yürümeye kalkılırsa yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüş isterdi. Aslında Salih'in geçen gün attığı konuma bakıp yürüyerek direkt kapılarına dayanacaktım; bu fikrim otobüsten inene kadar benimleydi çünkü haber edersem Hamit'in gideceğini düşünmüştüm. Fakat sonradan emrivakiliğin de bir adabı olur diyerek Salih'i aradım.

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin