30.BÖLÜM

2.9K 109 97
                                    

30.BÖLÜM

''Zehra... ne yaptın, sen de mi sınava girmedin Berna gibi?'' dedi Hamit dili tutulurcasına. Ağlama krizim yüzünden güç bela öğrendiği puanımdan sonra ağzından çıkanlar bunlar olmuştu ve hüngür şakır ağlamaya geri koyuldum. Daha sonra ''Hay dilimi eşek arısı-'' diye mırıldandığını işittim. ''Kanka affedersin, öyle demek istemedim. Sadece, ım, şaşırdım. Berna'yla hep kütüphaneye giderdiniz. Kötü geçti de dememiştin. Anlayamıyorum.'' Barmenin masaya bıraktığı peçetelikten peçete koparıp elime tutuşturdu.

Taburemde hıçkırık tutmuş gibi sarsılırken ''Anlamayacak bir şey yok. Kütüphaneye gidip kitap başında oturarak ders çalıştığımı sanmışım.'' dedim zorlukla. Nefesim kesik kesikti. Çenem temiz peçeteye uzanan elim kadar titriyordu. Yaşlı gözlerim acı tebessümümün etkisiyle kısılıp gözyaşlarımı yanağıma süzdürdüğünde ''Ama iyi ki de olmadı ya.'' dedim buğulu gördüğüm Hamit'e. Bana acıyarak bakıyordu. ''Sahiden söylüyorum, iyi ki de olmadı. Ben yapamazdım ki.'' diye devam ettim tek omzumu yanağıma kaldırıp. ''Emekliliğe kadar sabredemezdim. Ben maymun iştahlıyım, sıkılırdım işten. E bizimkiler de memurluk diye hayatta müsaade etmezdi istifa etmeme. O yüzden iyi oldu böyle olması ya.'' Peçeteyle önce yanaklarımı sonra fış fış çekip durduğum burnumu sildim. ''İyi oldu, iyi.'' Boynumu geriye atıp tavandaki aydınlatmalara bakarken hohladım yüreğimdeki yükü dışarı atıp hafiflemeye çalışmanın umuduyla. Verdiğim nefesin kavurucu sıcaklığı sanki içimi yakan yangının etkisinden kaynaklıydı.

Hamit sessizdi. Beni artık kendi halime bırakmıştı. Ayna tavan da kendimle yüzleşmeme yardımcı oluyordu.

Kafamı düzeltmeden önce tepemdeki yansımama ''Eline telefon alıp video kaydırmaktan başka ne bilirsin ki sen?'' dedim. Hüznümü paylaştığı gözlerinden okunan Hamit'e de tıpkı bir ayna karşısındaymış gibi dürüstçe konuştum. ''Ders çalışmak dışındaki şeylerle nasıl mücadele edilir, bilmiyorum. Geçmişe gitmek istiyorum; tam olarak lise zamanıma. Benim tek bildiğim şey öğrencilik. Hoş, bunu da beceremiyorum. Büyük hayallerim için miskinim. Ben sadece onları istemeyi bilirim. Sorumluluktan kaçmakta bir numarayım.''

Hayallerime karşı hep izleyiciydim. Alkış tutan ellerim onlara verebileceğim tek emeğimdi. Bu yüzden çaba sarf etmeye korkan bir kızın gölgesinde yaşıyorlardı.

Ağzımdan bir hıçkırık kaçınca Hamit dudağını dümdüz etti ve boynunu yana eğip ''Ağlama artık.'' dedi başparmağıyla yanağımı silerken. ''Dünyanın sonu değil ya?'' Benim sonumdu. ''Tekrar denersin. Senin için bu kadar önemliyse kazanana kadar denersin. Başarının sırrı çok kaybetmektir.''

''Bilemiyorum Hamit. Yaş aldıkça motivasyon sözlerinin kandırmaca olduğu kanısına varıyorum.''

Dudağımın bir kenarı keyiften yoksun kıvrılırken bakışlarım dalmıştı. Utku gelmişti aklıma. Dans ettiğimiz sırada ona başarının sırrını sormuştum. Keşke yanımda olsaydı. Muhtaçlık derecesinde ona ihtiyaç duyuyordum. Ama o pek kıymetli çocukluk arkadaşının yanından ayrılıp gelir miydi; muammaydı. Berna bana Utku'nun benim için hastanedeki babasının yanına gitmeyişini öne sürerek onun en çok değer verdiği kişinin ben olduğunu ispat etmeye çalışmıştı. Bu mantıkla düşünecek olursak beyefendinin Filiz için de babasının yanına gitmeyişine ne denilmeliydi peki?

Ben Utku'nun bana değer vermeyişinden hiçbir zaman yakınmamıştım. Onun bana değer verdiğini zaten biliyordum; bunu anlamak için barışma fırsatımızı kaçırmamak için babasının yanına gitmeyişi gibi fedakarlıklara ve geçmişteki örneklere lüzum yoktu. Sorun, onun ilk sırasının çok kişilikli olmasıydı. O koltukta bir başıma değildim: yanımda uçakları vardı, Beşiktaş'ı vardı, hayalleri vardı, hedefleri vardı, osu vardı, busu vardı... Bir de Filiz varmış. Onun yüzüne Filiz'i benden önde tuttuğunu ne kadar haykırsam da kır bahçesinde onları görene kadar Filiz'i hep bir sıra altımda görmüştüm. Eğer o an çimli tel örgüye tutunmasaydım Filiz'in burnumun dibinde olduğu gerçeğine karşı dizlerimin üzerine devriliverirdim. Benim dünyamda o kişi biricikti. Bana sürekli bencil olduğumu söylerdi -ki bunu içimden olmak şartıyla asla inkar etmem- ama bir bilse onun canı benimkinden kıymetliydi. Çünkü hiçbir zaman kendisini diğerleri kefesinde tutmamıştım. Keşke inansay-

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin