17.BÖLÜM

2K 122 27
                                    

17.BÖLÜM

''İlerler misiniz?''

Arkamda bulunan adamın dürtmesiyle daldığım geçmişten ana döndüm. Boynumu çevirip mimiklerimle onay ifadesi takındığımda omzuma dokunmasından rahatsızdım. Sanırım sorusunu birkaç kez tekrarlamıştı çünkü önümdeki adam 5-6 adım ilerimdeydi. Bayağı daldığım anlaşılıyordu ve arkamdaki adam da bu yüzden omzumu parmakla dürtmek zorunda kalmıştı. Fakat dikkatimi başka şekilde de çekebilirdi; elindeki pasaportla veya tam karşıma geçip yüzümde el sallayarak. Kötü niyeti olmasa da -gerçi nereden bilebilirsin ki- erkeklerin bana ten temasında bulunmasını istemiyordum. Buna benzer durumu en çok bayramlarda tokalaşmak için el uzatan erkek akrabalarımda yaşardım ve hiç hoşlanmıyordum. Erkekler ince düşünmeliydi.

Bavulum artık çekçeksiz olduğu için tutacağı tuttum ve eğmeden sürdüm. Zemin, pürüzsüz bir fayans olduğundan üç tekerle bile yağ gibi akarak sürülüyordu ama kapıdan çıktıktan sonra zorlanacaktım; asfaltta az da olsa pütürtülük vardır.

Berlin ve Madrid sıraları aynı andan alıma başlamıştı ve çok hızlı ilerliyordu. Kapının ağzındaki memurlar son denetimleri seri bir şekilde işliyordu. Birazcık yavaş olmalarını isterdim çünkü bu el çabukluğu bana kendimi yatıştırmam için gereken zamanı tam vermiyordu. Stresin, korkunun, paniğin doğurduğu içimdeki alev derime baskı yapıyordu. Bavulu yeniden sürüp durduktan sonra üst dudağımın üzerinde ne zaman boncuk boncuk birikmeye başladığının farkında olmadığım teri sildim. Parmaklarımı kütlettim ve bavuluma baktım, bir an gerçekten sıradan kaçacaktım.

Sıra hız kesmeden tekrar ilerledi. Parmak ucumda hafif hafif zıpladım sonra bunu kestim. Piste çıkan her yolcudan sonra vazgeçmek ile vazgeçmemek arasında gidip geliyordum. Tutacağı bırakıp saçlarımla terleyen ensemi yelledim. Memura doğru her adım attığımda yapamayacağımı yoğun bir şekilde hissediyordum.

Elimi saçlarımın tepesinden geçirdiğimde başımı eğmiştim ve o esnada çantam gözüme çarptı; içindeki uyku hapımı hatırladım. Nasıl unuturdum, sıraya girdiğim an neden içmemiştim?

Bavulla tekrar ilerledikten sonra elimdeki pasaportu, harç pulunu ve bileti bavulun tepesine koydum. Ardından hızlıca çantamdan su şişemi ve hap kutusunu çıkardım. Dilime hapı yerleştirdikten sonra suyu yudumladım. Bu esnada sıra ilerliyordu ve insanları tekrar bekletişimin paniğinden olsa gerek hapı yutmayı beceremedim; normalde hapı ilk yudumda mideye indirenlerdendim. Sudan ikinci yudumu aldığımda hapı yutmayı başardım. Su şişemin kapağını kapattım ve hap paketiyle beraber çantama geri koydum.

Bavulun üzerindeki evrakları yeniden elime aldığımda şimdiden sakinlik beni sarmalıyordu. Elbette bu psikolojik olaraktı, midemde hap daha çözülmemişti.

Sıra ilerlemeye devam ettikçe ben de içimden dua etmeye dönmüştüm.

Memurun yanına varmaya önümde 7 kişi kalmışken bana ufak ufak ağırlık çöküyordu. Tez vakitte uçağa binip koltuğuma yerleşmek istiyordum ama sıra tıkandı, beklemeye başladık. Yanağımı şişirip ofladım. Sıranın duraksamasına hapı içmeden önce sevinirdim, şu an bir işime yaramazdı, aksine zararımaydı. Yere devrilip fosur fosur uyuyacak değildim ama sersemleşmiştim. Sanki uyku ilacı değil de sakinleştirici içmiştim. Eczacının satmak için satmaması sevindirdi.

5 dakika olduğunu düşündüğüm kısa bekleyişten sonra sıra işlemeye başladı. Ama bende durumlar çok değişmişti. Muhabbet kuşu gibi sallana sallana ayakta uyukluyordum. Gözlerimi irice açıp kapattım ve başımı iki yana titreşimdeymiş gibi salladım. Kimseye çaktırmadan da yanağıma tokat yapıştırdım. Su içsem biraz ayılır mıydım?

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora