29.BÖLÜM

2.8K 152 160
                                    

29.BÖLÜM

Gece kulübünün girişindeki kablolu kulaklıklı izbandut herifleri arkamda el pençe divan bir şekilde bırakıp, ayna duvar kaplamalı holün kırmızı halısında tedirgin adımlarla mekanın kapısına ilerlerken kulağımı içeriden gelen müzik sesinden dolayı tıkama isteğiyle doluydum. Bir de çekip gitme isteğiyle. Koridorun ortasında tam bir sudan çıkmış balığı andırıyordum ama baklava modelli aynadaki parçalı yansımama baktığımda saten buz mavisi elbisemin beni ortama nasıl uydurduğunu görmüştüm. Uyuşuk adımlarıma sabrı tükenip beni sollayan insanlar da tıpkı girişteki iri kıyım takım elbiseli adamlar gibi buna aldanıp aslı görememişlerdi.

Çok düşünmenin bana hiçbir kapıyı açtırmayacağı kadar barın kapısını da açtırmayacağını fark edince topuklu ayakkabılarımla atabileceğim en büyük adımları attım ve kapıyı itekleyip kendimi içeriye daldırdım.

Yarı karanlık barın içerisi insandan ziyade dumanımsı sisle ve hareketli yeşil lazer ışınlarıyla doluydu. Tavandan sarkan kristal disko topu rengarenk sahne ışıklarını dört bir duvara paylaştırıyordu. Tek ayaklı yüksek yuvarlak masaların çevresinde dikilen insanlar, kokteyllerini yudumlarken oldukları yerde müziğe minik danslarla eşlik ediyordu. Diğer bir kısmı D.J.'in etrafına toplanmış, kendilerini kaybetmiş gibi zıplamaktaydı.

Şaşkın ördek misali kimsenin terli vücuduna çarpmadan aralarından sıvışıp bar köşesine ilerledim. Taksi buraya gelesiye kadar bilmem kaçıncı rüyasına geçmiş olan Hamit'in oralarda sızmış olacağını tahmin ediyordum ve kısmen tutturmuştum. Taburelerde oturan erkeklerden biri Hamit'ti lakin masaya devrik değildi; arkası bana döndük sırtı dikti.

Yanına vardığımda beni hemen fark etmedi; kadehin kenarında parmağını dalgın dalgın gezdiriyordu. Yanındaki taburelerden birini çektiğimde beni ancak görebildi.

Bar masasındaki boş bardaklardan birini elime alıp Hamit'in yarı dolu bardağına tokuşturdum. Çınlayan tiz sese eşlik edip ''Beyefendi, kaç kadeh sonra elitiz?'' dedim günümüzdeki modernlik anlayışına atıfta bulunarak.

Çağımızda eğer içki içiyor, geceleri barda takılıyor, kadınsanız derin dekolteli giyiniyor, erkekseniz her gün başka kadınlarla takılıyor ve tüm bunları sosyal medyada paylaşarak yüksek takipçili bir hesapla taçlandırıyor iseniz tebrikler; tanınmışlığın sözde itibar kapsülündeydiniz.

''Övünmüyorum.'' dedi Hamit yarı açık gözleriyle. Çakırkeyifti. Yürüyebilecek kadar ayık oluşuna sevinmiştim. Yolda gelirken onu uyandırmaya çok fazla uğraşacağımı sanıyordum fakat önümüzdeki boş kahve fincanı gösteriyordu ki Hamit'e ayılması için barmen tarafından kahve ikram edilmiş.

Bezle kadeh kurulayan ve sipariş almakta olan barmenlerden hangisinin beni büyük bir dertten kurtaran barmen olduğunu merak ettim. Onlarda gözlerimi gezdirirken bakışlarım ansızın arkalarındaki duvarı tamamen işgal etmiş raflara kaydı. Üsten dört raf küçüklü büyüklü içki şişelerine, alttan üç raf modeli ilgi çekici bardaklara ayrılmıştı.

Çantamı masa üzerine koyup bakışlarımı Hamit'e yönelttiğimde ''Bu tarz yerlerde takıldığını bilmiyordum.'' dedim. Salihlerin yayla evinde alkol içtiğini öğrendiğimde de en az şimdiki kadar şaşırmış, durumlar gereği orada ona tek laf edememiştim. Biz barıştıktan sonra da sesimi çıkaramamıştım çünkü seni ne ilgilendirir demesinden çekinmiştim. Öyle bir zamandaydık ki sevdiklerimizi haramdan uyaramaz olmuştuk. Fakat ben artık geçmişte Kenan'a yaptığım suskunluğu Hamit'te tekrar etmeyip lafımı esirgemeyecektim. Varsın ben kötü olayım, yeter ki arkadaşımın ahireti iyi olsun. Oynadığı kadehi avucundan alırken ''Taburede jöle gibi sallanıyorsun Hamit. Bırak şunu, bırak.'' diye kızdım. Sonra kendi kendime söylendim. ''Hayır yani, adamların sana kahvenin ardından tekrar alkol vererek ne yapmaya çalıştıklarını anlamadım. Telefonda kusmuk temizlemeye meraklı değillerdi.''

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें