11.BÖLÜM

2K 117 28
                                    

11.BÖLÜM

Bugün kütüphanede vaktimi deneme sınavında yanlış yaptığım soruların konularını tekrar ederek ve sıcağı sıcağına o konularla alakalı sorular çözerek geçirmiştim. Hiçbiri çalışmayı es geçtiğim konular değildi ama maalesef ki zamanla insanın aklından uçup gidiyordu o yüzden deneme sınavında fena batırmıştım. Bundan nefret ediyordum; konuyu bilip de yapamamaktan.

Lisedeyken bütün konuları bitirip soru çözünce işin hallolduğunu sanırdım -ne kadar da safmışım, ya da tembel- çünkü tüm konuları bitirmek benim gözümde yarışın bitiş çizgisiydi ve kırmızı kurdeleden geçen derece yapardı.

Keşke sandığım gibi konular tek seferde aklımıza kazınsaydı. Şimdiki aklımla, tecrübeye sabit, tek bir cümle söylemek isterim ki: Ders çalışmak denilen eylem, sürekli bir genel tekrar içinde olma durumuydu. Bunu KPSS serüvenimde öğrenmiştim.

''Zehra? Saat 19.00 olmuş. Eve gitsek mi? Bugünlük yetmez mi?''

15 dakikaya yakındır gömüldüğüm hız problemi sorusundan Berna'nın dürtmesiyle doğruldum.

İşaret parmaklarımla gözlerimi ovalarken ''Kapanışa kalmayacak mıydık?'' diye sordum onunki gibi kısık bir sesle. Hemen sonrasında boynumu kütlettim.

''Benim kalmam lazım da senin bugün kapanışa kalmanın gereği yok bence.'' dedi Berna. Fosforlu kalemlerini kalemliğine koymaya başlamıştı. ''Sabahtan beri kitaptan kafanı kaldırmadın. Öğle yemeğine bile seni zor çıkardım.''

''Aklımı meşgul etmeliydim.'' Dün yaşadıklarım dile kolaydı.

''Hadi toparlan, toparlan.'' dedi sırt çantasına koyması gereken tek eşya gözlüğü kalmışken.

Yakında gözlüklüler kervanına ben de dahil olabilirdim çünkü uzağı puslu görüyordum. Göz doktoruna gitmeliydim.

''Ben devam edeceğim. Sen git.'' Uçlu kalemimi tekrar elime aldım.

''Yine burnun kanayacak.'' dedi Berna kızarak. Sesi fısıltıdan çıktığı için çevremizdeki gençler kafasını kitaplarından kaldırıp ona memnuniyetsiz bakış atmıştı.

''Kanasın. Acı çekmeyi hak ediyorum.''

Berna uçlu kalemimi elimden çekip alırken ''Saçmalama.'' dedi ve hemen ardından renkli tükenmez kalemlerimi, silgimi, ucumu kalemliğime tıkıştırdı. Kalemlerin tokuşmasından çıkan ses insanları yine rahatsız etmişti.

''Herkes ders çalışıyor. Ne evi?'' dedim Berna'nın kalemliğimi sırt çantama koymasını engellerken. ''Kaç gündür dersleri boşladım, biliyorsun. Hazır kıvama gelmişken kesemem.''

''Sağlık sınavlardan daha önemli.'' Ayağa kalkıp çantamı kendine çekti; çantamı bırakmadım.

''Sağlıklıyız Allah'a şükür.'' Çantamı kendime çektim ama o da hala tutuyordu.

''Direnme.'' Çanta yine ona gitti. ''Kalk yoksa Yadigar Teyze'ye kendine çok yüklendiğini söylerim.''

''Hain.'' dedikten sonra çantamı saldım. Çabuk pes etmiştim çünkü çevremizdekilerin siniri burunlarına kadar yükselmiş görünüyordu. Laf yemeden kütüphaneden çıkmak istedim.

Berna pis pis sırıtıp kitaplarımı çantama yerleştirirken sandalyemi yere sürtmeden ayağa kalktım. Bacaklarım tutulmuştu.

''Şaka maka yine midenden rahatsızlanacaksın diye endişeliyim. İki hafta önce burnun kanamıştı. Dün değil evvelsi gün de bayılmışsın. Yadigar Teyze'ye söz verdim sana göz kulak olacağıma dair.''

BİR ZAMANLAR AŞIKTIKWhere stories live. Discover now