2.Bölüm: "İkinci Şans"

5.2K 201 65
                                    

•highlnd - how to love•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•highlnd - how to love•

•••

Hayatım boyunca tereddütte olduğum anlarım azdı benim. Bir şeye karar vermekle yapmak arasında uzun uzun düşünmekten hoşlanmayan bir babanın kızından da beklenileceği gibi; düşünür, karar verir ve verdiği her kararın doğru olduğuna inanarak harekete geçmek için oyalanmazdım.

Büyük şeyler sanıyordum, küçük dünyamda ne kadar da önemli kararlar verdiğimi sanarak avutuyordum oysa kendimi. Bir geziye katılmak, ehliyet almak, gece dışarı çıkmak, okul tercihlerim... monoton giden hayatımda tek farklılıklar oldukları içindi bekli de onlara bu kadar büyük anlamlar yüklememin nedeni, belki de şu an daha önem arz eden bir durumla karşılaştırıldıkları için bana öyle geliyordu.

Önemsiz konuları ancak senin gibi bir kız bu kadar düşünür zaten!

Gereksiz yanımın azarlaması öylesine gergin bir tondaydı ki, sanki bütün algımın üzerinde bir ışık yakmış gibi, silkelendi zihnim.

Vicdanımın sesi miydi uzaklardan bana ulaşmak için yankılanan yoksa çoktan burnumun dibine kadar girmiş kulağıma fısıldayan korkum muydu, bu tedirginlik? Mantığımı konuşturmak istiyordum, mantığımın ikisi arasındaki mesafeyi kapatarak elime bir sonuç vereceğini sanıyordum çünkü.

Tanık ol.

Yurt binasının bir çalışma odası çoktan sorgu çukuruna çevrilmişti bile ve ben bu bilgiyi öğrendiğim andan itibaren tek yaptığım oturduğum koridor sandalyesinde bir iç muhasebenin terazisini tutturabilmek için uğraşmaktı.

Sıranın bana geleceğini biliyordum. Bizden önce buraya çağrılan kızlardan biri Nesli'ye, olayın olduğu gün kütüphanede olan herkesin tek tek sorgulandığını söylemişti.

Ela'yı gören, başka bir şüpheli gören, kan gören veya cinayeti gören ama yeter ki bir şey görsün de onu bir sandalyeye oturtup gerekli gereksiz bütün olayları dinleyelim, diyen bir üniformalı yığınının sıradaki adresiydi burası.

İki gün geçmişti ve gün geçtikçe artan bilgi kirliliğinden arta kalan birkaç hayali kan damlası, olduğu gibi rüyalarımdaydı. Ayrıntılarını hatırlamadığım ama net olmayan bir yüz tarafından köşeye sıkıştırılmanın, gerçek olmamasına rağmen, hissedilebilir huzursuzluğuyla geçiyordu saatlerim.

Günlerden pazartesiydi. Cuma gecesi koca kampüsün göbeğinde işlenen cinayetin çalkantılı dedikodularının bir nebze olsun dinmesi ve pazartesi daha normal hissedilmesi için yeterli sayılır mıydı bilmiyordum. İlgilenmiyordum, sebepsiz bir enerji beni sadece evime çekiyordu.

Dün sabah, ülke gündemine sıradanlaşmış bir kalıpla ama tanık olanların hayatına büyük bir sarsıntıyla giren haberin arkasından beni ilk arayan kişi annemdi ve telefonu açtığı an ilk söylediği şey, "Eve gelmek istersen, seni almak için hemen yola çıkarız." Olmuştu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin