61'1. BÖLÜM: "Av Vakti "

53K 2.3K 1K
                                    

•●•

Cihan evden gittikten sonra herkes huzursuz bir uyku için odasına çekildiği zaman yol yorgunluğunu üzerimden atmak için önce sıcak bir duş almış sonra da kendimi uyumak için zorlamıştım. Kafamı toparlamaya ihtiyacımın olduğu su götürmez bir gerçekti ve ben akşam yüzleşeceğim Cihan'ın dedesi için kendime manevi enerji biriktirmek istiyordum. O kadar bitkin ve yorgun hissediyordum ki yattığım yatakta, gözlerimi kaparken içten içe dillendirdiğim tek duam sakin kalabileceğim durgun bir gündü. Aksi için ise ihtimallerin daha yüksek olduğunu bildiğimden yarınlar yokmuşçasına uyudum. Bunu ne kadar başardım bilmiyorum ama uyandığımda henüz öğlen olmuştu. Akşam gelmesini beklediğim büyükanneleri mutfakta Burcu abla ile kahvaltı hazırlıyor bir yandan da benim gibi yeni uyanmış gözleri yarı kapalı, eli çenesinde uyuklayan Asmin'e akşamın planını anlatıyordu.

"Günaydın canım." Burcu abla şakıyarak fırından çıkardığı tepsiyi tezgahın üzerine bıraktığında bir anda etrafımızı saran erimiş peynir kokusuyla mest oldum. Evdeydim. Benim gibi gözleri anında açılan Asmin oturduğu yerden atlayıp tezgaha koştuğunda aynı şeyi ben yapamadan büyükannelerinin iki kolu beni yakaladı ve sıkıca sarılarak yerini hoş parfüm kokusuna bıraktı. Allah'ım, gerçekten evdeydim ve suratımı tama ortadan yırtacak şekilde gülmek istiyordum. Saygısızlık etmemek için kadının kollarında sarılmasına karşılık versem bile bilinen bir gerçek, bunun saygıdan daha fazlası olduğunu söylüyordu. Bu kadına sevgi beslemek gibi, aslında kimde ne hissediyorsam o duyguları barındırıyordum. Büyük anneleri kocası gibi kalpsiz, daha beteri kötü kalpli biri değildi... yani artık değildi. Aksine sonuna kadar torunlarının iyiliğini istiyor ve kocasıyla torunları arasına kendini köprü yaparak onları korumaya çalışıyordu. Bu bile onu sevmeme ve saygı duymama yeterken aynı pozitif hisleri ondan da almak aklımı Cihan'dan ve dedesinden uzaklaştırarak gevşememi sağladı.

"Yıllardır görmemiş gibiyim sanki. Döndüğüne çok sevindim. Harika görünüyorsun," derken parlak gözleri beni baştan aşağı süzüp Burcu ablaya döndü. "Öyle değil mi Burcu? Düğün akşamı nasıl da kusursuzdu, hala parıldıyor," dedikçe kafasını kumdan çıkaran egom ilk önce bir afallasa da sonra omuzlarını gere gere ortalıkta dolanmaya başladı. Zarafetin ne demek olduğunu bilip onu kendinde yaşatan bir kadından bunları duymak kesinlikle aciz güvenime ilaç gibi geliyordu. Bu göğsümde onlarca ceylanın zıplarken yaydığı tireşimlerin eşlik ettiği bir tebessüme neden oldu.

"Çok teşekkür ederim," Bir kızıllığın sıcaklığını hissettiğim yanaklarıma ellerini koyan kadın anlayışla gülümseyip Burcu ablaya yardım için beni bıraktığında daha büyük bir gülümseme için çırpınan dudaklarımı sıktım. Neyse ki güne iyi bir başlangıç yaptığım günleri de görmüştü bu şanssız gözlerim.

"Doruk uyanmadı mı hala Burcu abla?" Burcu abla ters bakışlar atarak Asmin'in elindeki ikinci dilim böreği alıp servis tabağına geri bırakırken bana gülümseyişi sıcacıktı. "Salonda canım. Poyraz ile birlikte ama hiç sesleri çıkmıyor, bir bak şunlara." dediğinde salona doğru yürüdüm. Ses gelmemesinin nedeni olan kapalı kapıyı açtığımda kenara itilmiş orta sehpanın yerine beyaz, renkli renkli baskıları olan bir örtü serilmiş, Poyraz sırt üstü yere bıraktığı çocuğun başında abuk subuk, her zaman ki doğal hareketlerini yaparak Doruk'un yüksek sesli çığlıklarına neden oluyordu.

"Beeeen. Biiiirr aslanıııım." Şarkı gibi mırıldandığı anlamsız cümlenin her bir kelimesinde Doruk'a doğru eğilip en sonunda kükreyerek çocuğun ödünü koparıyor ama hemen ardından bir çift kol ve ayağın neşeli bağırışlar arasında havada çırpınmasını sağlıyordu.

"Beeen. Biiiirr. Kurtuuuum!" Doruk'un tatlı bağırışlarına gülerek Poyraz'a arkadan yaklaşırken ona uydum.

"Seeeen. Biiirr. Öküzsüüün!" Kollarımı boynuna sıkıca sarıp ağırlığımı sırtına verdiğinde korkuyla sıçrayan Poyraz debelenerek benden kurtulmaya çalıştı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin