58.BÖLÜM: "Son Kumlar"

68K 3.2K 2K
                                    

•••

"Kör aşık gibi bakmayı kes şu kıza. Korkup kaçacak şimdi."

"Sadece aşık baksam." derken iç çeken Akın sindiği cam duvarın aynaları ardından hala aynı yeri izliyordu. Hayatında gördüğü en güzel kadını. Kahverengi saçları, mahrur, acılı ama güçlü kız çocuğunu. Onu keşfedip aralarına alındığını öğrendiği gün ilk kez görmüş, sadece durmuş ve aldığı ilk nefes anında tutulmuştu. Başka bir açıklaması yoktu. Gözleri onu bir an kaçırsa orada kaybolacakmış ve yine orada ölecekmiş gibi hissediyordu.

"Gel otur şuraya adamın asabını bozma." Akın elleri cebinde başını çevirdi ve arkasında, geniş kare masasının gerisinde oturan kardeşine baktı. Aralarında kan bağı yoktu ama Semih'i kardeşi yerine koyması için fazlasına da gerek duymuyordu. Bu adamı severdi, kendisinden önde giden bir iki yaşı adına saygı duyardı, dediği her şeyi yapar canını da ortaya koyardı ama şu an tek yapmak istediği durmadan konuşan ağzını silahla tıkayıp doya doya güzel kıza, Nihal'e bakmaktı.

"Akın!" Kendilerine boş boş bakmasına sinirlendiklerini anlayarak sonunda pes edip karşısına oturdu.

"Oğlum işin şakası da bir yere kadar. Şu kızı rahat bırak. En kendinde olman gereken zamanda sen aklın beş karış havada, işini aksatıyorsun," diye onu azarlayan Semih'in gerginliğini anlıyordu. Söyledikleri pek bir etki yapmamıştı üzerinde ama yine de toparlanmaya özen gösterdi. Arkadaşının aklını kurcalayan şüpheleri çoğaltmak istemiyordu.

"İşimi aksattığım falan yok." derken arkasına yaslanıp geniş alnına düşen saçlarını geriye taradı. Yeni görevi için aylardır uzatıyor olmasa çoktan makası vurmuştu. Kumral bir adamdı, teni daha açık, gözlerinin açık kahvesinden daha da açık renkte olan bir karışlık uzun saçları yüzünden kendini kabak gibi ortada ve parlıyor hissediyordu.

"Onu bunu bilmem Akın. O kızı göreve koyduk diye hemen sen de dahil olmak istedin, resmen zorla kendini seçtirdin. Şu hevesin yüzünden yılların emeğini mahvedersen..." Akın Semih'in söylediklerini tek kulağıyla dinlediği yerde birden oturduğu yerde dikleşerek sözünü kesti.

"Heves değil! Heves değil abi. Ben Nihal'i seviyorum. Görev bitip dönene kadar da bir adım atmayacağım, sana söz verdim bu durum sorun olmayacak." dese bile Semih'in mavi gözlerinde sadece belirsiz bir şüphe vardı. Semih emeklerinden ve görevin öneminden bahsederken bile, Akın'ın cümlede takıldığı tek yer duygularının heves denerek küçümsenmesiydi.

Bu durum Semih'in içine sinmiyordu. "Akın..." Ellerini masanın üzerinde birleştirerek öne eğilirken olabildiğince mantıkçı bir açıklama yapmak istiyordu. "Yol yakınken ya seni ya da Nihal'i görevden alalım," dediğinde beklediği itiraz daha erken geldi.

"Abartıyorsun."

"Abartmıyorum Akın. Gün değil ay değil. Görev yıllarca sürecek ve sen daha şimdiden kızın dibine düşüyorsun. Her an birlikte, iletişim içinde olunca da böyle uzaktan bakmakla mı yetineceksin?" diye sorarken Akın'ın camın gerisinde bir toplantıda hevesle anlatılanları dinleyen Nihal'e baktığını gördüğünde sakin kalmaya çalışırken sertçe yüzünü sıvazladığı elini masaya vurdu. Çıkan ses Akın'ın ilgisini tekrar kendine çektiğinde zor kullanmak veya patronluk taslayıp Akın'a ambargo koymak istemiyordu. Akın ve Kemal'in en az kendisi kadar emekleri varken o ikisine an geliyor kendinden çok güveniyordu.

"Kemal gidebilir?" diye bir öneride bulduğunda Akın güldü ve ayağa kalkarak teslim olurcasına ellerini iki yanına kaldırdı. "Semih. Kemal bir aylık evli abicim, sence gider mi?.. Rahat ol ve bana güven kardeşim. Halledeceğim ve istediğini alıp sana getirecek sen pek sevgili dostumuz Richard Snow'u alaşağı ederken ben de Nihal ile evleneceğim," dediğinde Semih içten bir sabır çekip ters ters Akın'a baktı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin