35.BÖLÜM: "Ayrılık Tohumları"

127K 4.9K 902
                                    

•••

"Güzel bacak!" Kolumu içinde kaybolduğum askıların üzerine atarken, gözlerimi kısacık bir an, ayna karşısında giydiği şortun sağını solunu inceleyen kıza çevirmiştim.

Elleri göğsünde bağlı, yaslandığı tezgahtan kıza bakan Cihan'ın gözleri kilitlendiği yerden ayrılıp kirpiklerini uykudan uyanıyormuş gibi kırpıştırsa da dönüp bana bakmadı. Dudağının bir yanı hafifçe yana kıvrılırken, şeklini bozmadan, "Öyle," diye mırıldandı. Şu an yapmam gereken tek şey olaya kıskançlıktan kuduran gereksiz yanıma uyarak, parmaklarımı o mavi gözlerine sokmak olmalıydı. Yani sevgilim beni umursamadan başka kızları, 'sütun gibi bacakları' diye ekledi gereksiz yanım, gözleriyle yiyip bitirirken yapmam gereken bu olmalıydı ancak görmezden gelemeyeceğim bir nedenden ötürü derin bir nefes alıp, elimde ki penyeye umutsuzca baktım.

Babam ile konuşmamın üzerinden birkaç gün geçmesine rağmen hala onu aramamıştım. Onun da beni aramaması üzerine ara sıra umutlanıp verdiğim kararları durmadan değiştirsem de, biliyordum ki babam vazgeçmeyecekti. Belki paranoyak yanım bugün formundaydı belki de gerçekti ama nedense her attığımız adım izleniyormuş gibi geliyordu.

Yanımda Cihan vardı, evden çıktığımızdan beri varlıklarını peşimizde bildiğim bir kaç koruma vardı etrafta. Bu şekilde korkmamam gerekirdi aslında ama telaşıyla elleri titreyen mantığım buna engel oluyordu. Zaten endişesinin beni sarmasına yetecek kadar haklıydı. Tam şu durumda babam dediğini yapıp karşımıza çıksa ve Cihan'a ilgili baba ayaklarıyla 'Kızımdan uzak dur!' dese; yeminler olsun Cihan oracıkta yanından ayırmadığı silahındaki tüm mermileri itinayla üzerimize boşaltırdı. O anın kanlı görüntüsü silik bir sahne halinde gözlerimin önüne geldiğinde, irkilerek doğruldum.

"Yiyecekmiş gibi bakmayı kes!" diye tısladım, hala elimde ki tişörtü incelerken. Başını ağır ağır bana çevirirken iç çekti. "Sadece düşünüyordum."

"Neyi?! Kıza sevgilinin yanında nasıl asılacağını mı?" Az önce ki dalgınlığım, kıskançlığımla harlandı.

Dudaklarını birbirine bastırarak kıza tekrar dönüp, arkasında ki tezga tutundu. "Sadece senin üzerinde nasıl duracağını..."

"Ahh..." Gözlerimi devirerek reonların üzerine attığım bir kaç parça kıyafeti alıp, deneme kabinlerine doğru yürüdüm. Yürürkende sadece kendime sövdüm. Gerçekten ama gerçekten kendime inanamıyordum. Ciddi anlamda kafayı yemiş ve eceline susamış gibi davranıyordum. Babam benden haber bekliyordu, Cihan babamla konuşmamın üzerinden geçen dört günün üzerine gittikçe durgunlaşıyordu ve ben hala ne yapacağıma karar veremememe rağmen alış veriş yapıyordum. Gerekli miydi, elbette hayır ama evin son durumunu düşünürsek ikimizin de biraz o atmosferden kurtulmaya ihtiyacı vardı. Özellikle de Cihan'ın.

Onur'la yaptığı tartışma yüzünden, Onur birkaç gündür evde değildi. Asmin beş karış suratla odasından çıktığı nadir anlarda Cihan'a öfkeyle bakıyor, yemeğe katılmıyor, birkaç kez yanına giden Cihan'la konuşmak şöyle dursun yüzüne bile bakmıyordu. Cihan ne kadar belli etmese de üzüldüğünü tahmin edebiliyordum. Sonuçta kardeşiydi ve ne kadar kötü bir yol seçmiş olsa da, Asmin'in iyiliğini istiyordu. Bunun için ona kızamazdım, kardeşini korumaya çalışıyordu ama Asmin ve Onur'dan aldığı tepkilerin onu fazlasıyla etkilediği gün gibi ortadaydı.

Dalgındı... Her an tetikte olan Cihan son günlerde çok dalgındı. Gözleri tıpkı az önce ki gibi bir noktaya dalıp gidiyor ve bir kaç kez seslenmemin üzerine ancak ona ulaşabiliyordum. Bazen kafamı çevirdiğimde gözlerini üzerimde buluyordum. O anlarda taki göz göze gelene kadar tepki vermiyor, o an lacivert olan gözleri gözlerime değdiğinde sımsıcak gülümseyip, tekrar başka bir yere odaklanıyordu. Ve bu durum... beni fazlasıyla tedirgin etmeye başlamıştı. Sadece tedirgin de değil üstelik... Kafamın içinde, sanki eski bir sandıkta yıllanmışda tüm gücünü biriktirmiş gibi bir rüzgar ufak ufak esiyor ve gelecek olan kasırganın haberini verircesine tüm duygularımı ayağa dikiyordu.Sonra o duygular bir araya geliyor küçük bir hortumla birbirine karışıp, katmer katmer artan korkunun sancağını diktiği ortak bir zirvede sönüyordu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin