36.BÖLÜM : "Plan

97.5K 4.6K 680
                                    

•●•

Uzun zaman sonra medeniyetin içine düşmüşümde, ilk defa görmüşüm gibi bakıyordum karşımdaki orta boy tüplü televizyona. Gözlerim sonuna kadar açık, belli bir ritimle dizime vurduğum kumandanın içine çektiği hipnoza kapılmış gibiydim. Ekranda kıpırdanan silüetleri seçemeyecek kadar yoğunlaşmıştı gözlerim. Başka yapacak bir şeyim olmadığı için boş vakitleri doldurması gereken ama aylardır yüzüne bakmadığım için yadırgadığım o renkli kutu ne yazık ki ilgimi dışarıdan sesleri gelen yavru köpekler kadar çekmiyordu.

Varlığını gereksiz bulduğum televizyonu kapatıp, kumandayı sehpaya bırakırken uyuşmuş bedenimi duvarların kirli kremiyle aynı renk koltuktan kaldırdım. Menteşeleri gıcırdayan kapıyı açıp ahşap verandaya çıktığımda, ısınmaya başlayan havayı kutlarcasına küçük beyaz bir kelebek hafif hafif esen dağ havasını arkasına katarak gözlerimin önünden geçip gitti.. Aynı anda burnumdan geçip genzimi rahatlatan onlarca bitkinin birbirine karışmış kokusunu soluduğumda, içimde ki sıkıntı yerini anlık bir huzura bırakmıştı.

Ayaklarımda ki terliklerimle yeni yeni uzayan çimleri ezerek ileride ki kocaman ağaçların altında birbirleriyle amansız bir savaşa girmiş gibi duran ama aslında sadece bir kaç haftalık olmanın getirisiyle heveslisi oldukları oyunlarına kendilerini kaptırmış, üç kurt köpeğine doğru gülümseyerek yürüdüm.

Yavrular, babam beni Çanakkale sınırları içerisinde olduğunu bildiğim, ağaçların arasında kaybolmuş bu dağ evine getirdiğinde, sadece birkaç gün önce doğmuş ve anneleri ise ertesi gün ölmüştü.

Babam ile İzmir'den ayrıldığımız gün, her şeye rağmen o kadar korkuyordum ki... Gelecekte ne ile karşılaşacağımdan değil, geride ne bırakmıştım, onu daha çok merak ediyordum. Eminim ki Hakan amcanın beklediği bir şeydi gidişim, o yüzden sabah kalktığında pek şaşırmamış olmalıydı. Asmin, aramızda ki varla yok arası iletişimin son bağınıda kocaman bir nefretle kesip atmış ve çoktan bana yapacağı işkence metodlarını bir sıraya dizmişti bile. Belki Burcu Abla bu duruma biraz üzülmüş olabilirdi. Sonuçta kim olursa olsun, kadın iyilik timsaliyken kolay kolay nefret besleyemeyeceğini düşünüyordum. Zaten geri kalanı beni ellerinden kaçırdıkları için kendilerine sövüyorlardı, buna emindim. Durum şu an onların gözünde; burunlarının dibine kadar girmiş ve onlarla gözlerinin içine baka baka alay edip gitmişim gibi duruyordu. Beni tanımıyorlardı ve bu düşüncelerinde kendilerince haklı olabilirlerdi. Zaten olay şuydu ki; hiçbirinin ne bana besledikleri düşmanlık ne de intikam planları umrumda değildi.

O evden ayrılmamın üzerinden geçen bir hafta da başımı yastığa her koyduğumda bir tek şey meşgul ediyordu aklımı; Cihan. Gece çöküpte, ben bana verilen küçük odama kendimi kapattığımda Cihan'ın her şeyi öğrendiğinde ne yaptığını bilebilmekti tek derdim. Gözlerim uyku diye çırpınırken bile o sabahı somutlaştıracak yüzlerce senaryo yazmış, Cihan'ın tepkilerini bir şekle sokarak merakımı gidermeye çalışmıştım. Gittiğimi nasıl öğrenmişti, kağıdı okuyup mu öğrenmişti yoksa farkeden biri mi haber vermişti. Ne hissetmişti. Hayır, merak ettiğim telefonda bile kendini belli eden nefreti değildi. Cihan gittiğimi ilk öğrendiği anda, ona bıraktığım mektubu okuduğu anda ne hissetmişti, bunu ölesiye merak ediyordum ki... Tam şu anda bunu öğrenebilme fırsatım olsa, sırf bu yüzden her şeyi yapabilirdim.

Oturduğum yerde bacaklarıma tırmanan, terliklerimin ucunu kemiren yavrulara ne kadar daldıysam artık, iki gündür evde olmayan babamın arabasının sesini bile duymamıştım.

"Tanem!" Başımı ağır ağır çevirirken, güneşe gelen gözlerimi kısarak, eliyle yanına gitmemi işaret eden babama baktım.

Bir hafta önce bu eve geldiğimizde bizi evde iki adam karşılamıştı. Babam onların kendisine yardımcı olduğunu söylemiş ve ne konuda olduğunu sorduğumda ise yorgun olduğunu söyleyerek beni geçiştirmişti. Ondan sonra ki günlerin çoğunu merkezde geçirdiği gibi sorduğum her soruda, her şeyi düzene soktuktan sonra hayatımızı düzene koyacağımızı ve eski hayatımıza döneceğimizin vaatlerini vermişti. İnandırıcı geliyor muydu? Belki. Bir parca eskiye özlemimin getirisiydi o belki de.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin