Eternal trust

114 18 2
                                    

Gözlerimi başka bir yerde kapatıp yine bir şekilde bu yatakta açıyordum. Üzerimdeki örtüyü atıp lavaboya doğru ilerledim. Saçlarımı da düzelttikten sonra altıma gri eşofman ve üstüme de dolapta bulduğum koyu yeşil sweatshirt'ü geçirip aşağı indiğimde salon sessizdi. Louis'nin hala odasında olma ihtimali vardı. Saat çok erkendi.

Louis'nin birşeye ihtiyacım olduğu zaman kullanmamı söylediği girişteki telefonu kulağıma yaklaştırdığımda, "Bay Styles?" diyen sesi duydum.

"Louis odasında mı?" bunun saçma bir soru olduğunun farkına vararak kendimi düzelttim. "Yani...evde mi?"

Telefonun diğer ucundan gelen sesler dış kapıdan da duyuluyordu. "Hayır, Bay Tomlinson dün siz eve geldikten biraz sonra çıktı. Eve gelmedi."

Zayn'in yanında olduğunu düşünüp çok üstelemedim ve kahvaltı için mutfağa ilerledim. Sonuçta onu kaç gündür tanıyordum ki?

Ona güveniyordum. Beni korumuştu ve tüm tehlikelere karşı bana evini açmıştı ama o eve gelmedi diye endişelenecek kadar önemli bir yeri yoktu hayatımda.

Olduğum yerde birkaç saniye hareketsiz durdum. Kendimi kandırmayı bırakıp hızlıca mutfaktan yatak odasına doğru ilerlemem çok ani olmuştu. Odasına girerken birçok kez karar değiştirmiş, ama sonunda dayanamayıp kapı kolunu indirmiştim.

Koyu tonların ağırlıklı olduğu oda oldukça düzenli ve zevkliydi. Odadaki herşeyi ellemek isteyen tarafımı susturmak artık imkansız hale geldiğinde, gözüme çarpan parfüm şişesini elime alıp kapağını açtım.

Erkeksi koku tüm hücrelerimi işgal ederken elimdeki şişeden kokusunu sadece benim alabileceğim kadar üstüme sıktım. Parfüm sıktığım yeri avucumun içine toplayarak yatağa uzandım.

Kendimi sırt üstü yatağa bıraktığımda, kimsenin uzun süre bana dokunmasına izin vermeyeceğimi düşünüyordum ama şu an yattığım yatak beni değişik bir şekilde huzurlu hissettiriyordu. Dün yaşadığım anlar tekrar gözümün önüne gelince gözlerimi kapattım. Ellerim tekrar boynumu bulduğunda yastık gözyaşlarımla ıslanmıştı.

Louis dün olanları biliyor muydu?

Attığım her adımı takip ederlerken, üstelik birde Louis gibi birinin evinde kalırken öğrenmemesi saçmalık olacağından "benden iğreniyor mu?" daha mantıklı gelmişti. Böylece dün bana olan tavırlarının -normalde de pek nazik sayılmazdı- açıklaması olabilirdi.

Saat çok erken olduğundan gözlerim bana ihanet ederek kapandı.

***

Bu sefer kesinlikle daha iyi hissederek kalktığım yatağın ucunda Louis'nin beyaz gömleklerinden birini görmem, bir süre olduğum yerde şaşkınca gömleğe bakmama sebep oldu.

Odadan çıkmam ışık hızında gerçekleşirken şimdi ne bok yiyeceğimi düşünüyordum. Sorunun tek cevabı olsa da, bunu düşünmek beni utançtan kıpkırmızı yapıyordu. Aynı evde ne kadar saklanabilirim ki? diye düşünüp merdivenlere adımladım.

Mutfağa gidip sifona kahve koyup beklemeye başladığım sırada, duyduğum sese karşılık yanaklarım yanmaya başlamıştı.

"Kahvaltı yap." neredeyse yerimde sıçramıştım. Ne diye arkamdan geliyordu ki?

"İştahım yok." Normalde de çok kahvaltı yapmazdım, bunun üstüne dün tacize uğramış biri olarak şu an iştahımın olmaması normal değil miydi?

Kahve dolu bardağı alıp mutfaktan çıkacakken yine tekrarladı, "Kahvaltı yap." Hayatım boyunca bu iki günde aldığım kadar emir almamıştım.

Two hearts in one home | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin