The taste of lies

104 9 35
                                    

Hastane odasında sıkıntıyla günlerdir olduğu gibi karanlık camdan dışarı bakarken Zayn'in sonunda uyuyor oluşu tek tesellim olabilirdi. Louis ise gözlerini bir an benden ayırmadan bana bakıyordu. Camın arkasındaki yıldızlar her zamankinden daha parlakmış gibi gelirken neredeyse dört gün olsa da ilaçlar hala kanımda dolaşıyor olduğundan kafamı sallasam tüm oda benimle sallanıyormuş gibi hissediyordum.

Louis bana bakmaya devam ederken bundan rahatsız değildim. Bunu yanlızlıkla boğulduğum Los Angeles'daki dairemde dört ayın her bir anı o kadar çok hayal etmiştim ki, şimdi böylesine gerçek dışı gelmesi ile her an Louis'nin tüm bunların bana gerçek olduğunu söylemesine ihtiyacım vardı.

Neredeyse zifiri sessizdi aynı o dört aylık karanlık gibi. Benden daha yaralı görünüyor, bu da o kurşunları tekrar tekrar aynı yere saplıyordu bedenimde. Bazen acıyı saklayamadığım zamanlar kendisi daha çok hissetmek ister gibi daha dikkatle bakıyordu bana.

Birkaç saat önce hissettiğim sızılar için sinirle Collin'in yanına gittiğinde Zayn'in arkasından bakışı hiç iyi değildi. Sorduğumda ise tüm bunları için kendisini suçladığını, bana belli etmek istemese bile tam anlamıyla dağıldığını söylemişti. Oysa burada olmamın tek sebebi bendim. Louis başından beri bunu kendi yoluyla halletmek istediğini söylese de tüm yaptığım bu şeylerin, gerçek olmasa bile Zack'in öyle sandığı bu ihanetin bir değeri olduğunu görmek istemiştim.

...Flashback...

Kahvaltıdan saatler sonra Zack ile herşeyin biteceği, en azından öyle umduğum yemek gerçekleşecekti. Louis ile sabahtan beri aramızdaki bu şeyin nedeni buydu, kendini halletmek istiyordu ve ben bunu göze alamazdım. Sadece artık yetinemediğim minik bir öpücük ile geçmişti kahvaltıya kadar. Oysa iyileşmek istiyordum ve bunun tek çaresi onun da bildiği gibi Louis'ydi.
Kendi ıslak imzasını taşıyan yaralarımı yine ancak o iyileştirebilirdi. Bunu her defasında hatırlamak zorunda olmak bazen Louis'nin bunu bilmediğini düşündürtüyor olsa da içimdeki o sessiz, yanlız ve parlak yıldızlar ile süslenen geceyi benden daha iyi tanıyordu.

Gözlerini tabaktan ayrıp bana baktığında ağzımı açtığım anda kalbim bedenimi terk edecekmiş gibi hissediyordum.

"Harry." Nasıl olur da tekrar tekrar söylemesini isteyebileceğim kadar güzel söyleyebilirdi ki adımı?

Bakışlarım onu bulduğunda gözlerine bakarken diğer tüm bedenim etkisiz hale geliyormuş gibi hissediyordum. Sert bakışları altında gittikçe kaybolurken sonunda her tınısında beni yok eden o sesini duymama izin vermişti.

"O adam sana asla dokunmayacak. Hiçbir şeyi umursamam, onu sana dokunan o elinden ayrı olarak o binadan çıkarırım."

Onaylamam için bana baktığında kafamı salladım. Plana göre Steve yemekten sonra yukarı çıkacak, Zack'in adamları da onu almak için peşinden gidecekti. Louis de bunun olmaması için onların peşinden gizlice giderken Zack de sonunda ortada Steve kalmadığı için bana sözleşmeyi verecekti. Zack hiçbir zaman infazını verdiği adamları görmek istemediği için Steve'in ortadan kaldırıldığına dair birşey istemezdi. Bu bazen onun kalbinden sıcak kan geçtiği kanısına varmama neden olsa da bu sadece minik bir andan ibaret oluyordu.

...

Kimse bilemezdi Zack'in sözleşmeyi ikimiz arasında bitirmeden önce son isteyeceği şeyin Steve'in ortadan kaldırılması olduğunu. Biz bilmesek de Zack benim bunu yapmayacağımı çok iyi bildiğinden şimdi buradaydım.

Bir yandan da Niall ve Liam'ı düşünüyordum. Büyük ihtimalle şu an Louis'nin evinde bir türlü onlara anlatamadığım, ve hatta buradan dört ay boyunca gitmeme neden olan o şey ile boğuştuğumu sanıyor ve bana nasıl iyi gelebileceklerini düşünüyorlardı. Tabii bilmedikleri; o şey, Louis'ye hissettiğim tüm o saf aşktan ibaretti.

Two hearts in one home | LarryOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz